Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin yeniden görülen duruşmada tanıkların dinlenmesine devam ediliyor.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın 14. celsesinin üçüncü duruşmasına tutuklu sanıklar eski Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek, dönemin İstanbul İstihbarat C Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer, tutuksuz sanıklar eski Trabzon Emniyet Müdürü Reşat Altay ile dönemin İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler katıldı.
Tanıklar
Duruşmada, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı tarafından kurulan Hedef Şahıslar Programı'na Dink'in neden dahil edilmediği irdelendi, programla ilgili olarak Sabri Uzun'dan önceki İstihbarat Daire Başkanı olan Muzaffer Erkan, eski İstihbarat Büro Amiri İlhan Murat Kulalar, 2005-2009 arası İstihbarata Karşı Koyma (İKK) Bürosu'nda polis olan Hüsamettin Yaman, İstihbarat Daire Başkan Yardımcısı Ömer Şen, İKK Şube'de memur olan Hasan Hüseyin Koca ve İKK Şube Müdürü Adnan Taştan tanık olarak dinlendi.
Erkan: Tehdit ciddiyse herkesin ihbar yükümlülüğü var
Duruşmada ilk olarak Muzaffer Erkan dinlendi. Erkan ifadesinde, Hrant Dink'inkine benzer bir vakanın kendilerine daha önce gelmediğini söyledi.
Mahkeme Başkanı Ali İhsan Horasan'n Dink'in İstihbarat Değerlendirme Programı'nda (İDP) fişi olduğunu hatırlatarak “Dink hakkında Trabzon'dan gelen istihbarat notları var. Buna rağmen fiş olsa bile, Hedef Şahıslar Programı'na alınması gerekir miydi” diye sordu. Erkan, bu durumda programa işlenmesi gerektiğini söyledi.
Dink ailesi avukatlarından Hakan Bakırcıoğlu'nun “Koruma kararı alması gereken il, üstüne düşeni yapmadıysa, İstihbarat Daire Başkanlığı müdahale edebilir mi” sorusu üzerine Erkan şöyle konuştu:
“Koruma talebi öncelikle ilden gelmeliydi. Bir insanın can güvenliği ciddi şekilde tehlike altındaysa herkesin ihbar yükümlülüğü vardır. Bu bilgiler zaten illerden geliyor. Eğer üzerine düşeni yapmadıysa ili uyarmak gerek.”
“Erkan'ın çapraz sorgusunda söz alan Yılmazer ise “Hedef Şahıslar Programı'nı hiç böyle bir şey yokken ben başlatmışım. Tehdit bilgilerini tam arşivleyelim istedik..
“Dink, koruma talebi olup olmadığına bakılmaksızın korunmalıydı. Resen İstihbarat Daire Başkanlığı'nın harekete geçtiği tek örnek yoktur. Yardımcı İstihbarat Elemanı devredeyse ayrıca özel hassasiyetleri ilin değerlendirmesi gerekir. Yükümlülük Trabzon ve İstanbul'daydı.”
Mahkeme başkanı Horasan'ın “Yılmazer hakkında FETÖ [Fethullah Gülen Terör Örgütü] yöneticisi olduğu iddiası var, siz böyle bir şey biliyor muydunuz?” sorusu üzerine Erken “1990'lı yıllarda Yılmazer ile birlikte çalıştık. Bilsem büroda tutmazdım” diye cevap verdi.
İlhan Murat Kulalar
Duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden katılan tanık İlhan Murat Kulalar, Hedef Şahıslar Programı'nın o dönem yeni hazırlandığını belirterek “2003'te ben Başkanlık'ta görevliyken resen koruma yazısı yazdığımızı hatırlamıyorum” diye konuştu.
Hüsamettin Yaman
Tanık Hüsamettin Yaman ise evrakların İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube'ye geldiğini, takip ettikleri örgüt ve ya grupların eylem niyeti olduğu kişi ya da kurumlar bu evraklarda geçiyorsa ilgili bürolara götürdüklerini söyledi. Yaman “Dink ile ilgili bir şey hatırlamıyorum” dedi.
Ömer Şen
Tanık Ömer Şen de Hedef Şahıslar Programı'na ilişkin tamime paraf attığını ama içeriğini bilmediğini söyledi.
Hasan Hüseyin Koca
Tanıklardan Hasan Hüseyin Koca da yeni oldukları içim programda işlem yapma yetkilerinin olmadığını, kendilerinin getir-götür işi yaptığını söyledi. Koca “Hedef şahıslarla ilgili illerden gelen bir yazıya şahit olmadım” dedi.
Adnan Taştan
Tanıklardan Sabri Uzun döneminde İKK Şube Müdürü olan Adnan Taştan "Hedef Şahıslar Tamimi'ni daire başkanının talimatıyla yaptığımızı hatırlıyorum" dedi. Taştan, mahkeme başkanı Horasan'ın emniyetteki “Fethullah Gülen Terör Örgütü” yapılanmasını sorması üzerine, "Gülen cemaatinin emniyetteki faaliyetini teşkilatta herkesin bildiği kadar biliyordum. Gruplaşma vardı" yanıtını verdi. Bunun üzerine söz alan sanık Ali Fuat Yılmazer, "Cemaat Sabri Uzun aracılığıyla mı 2003'te sizi tasfiye etti" diye sordu. Taştan ise "Evet ama bunu ispat edemem" şeklinde cevapladı.
Davaya yarın gazeteci Nedim Şener'in tanıklığı ile devam edilecek. (EA)