*Fotoğraf: HDP
Halkların Demokratik Partisi (HDP) kadın milletvekilleri, Kandıra F Tipi Cezaevi’nde şüpheli bir şekilde yaşamını yitiren Garibe Gezer ve HDP önceki dönem Eş Genel Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk’un sağlık sorunlarına ilişkin Meclis’te basın toplantısı düzenledi.
Toplantıda konuşan Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, “Cezaevlerinde, Diyarbakır Cezaevini aratmayan uygulamalar olduğunu” söyledi.
"Süngerli odaya konuldu"
Cezaevilerinde her gün hak ihlallerinin arttığını ifade eden Acar Başaran, “İktidarın politikaları sonucunda Garibe Gezer’in şüpheli ölümü oldu. Garibe Gezer, 15 Mart’a Kayseri Bünyan Cezaevi’nde tek kişilik hücreye alındı, buna itiraz etti, akabinde hukuksuz bir biçimde Kandıra 1 Nolu F Tipi Cezaevi’ne sürgün edildi. 22 günlük hücre cezasından sonra 3 kişilik koğuşa geçmek istedi.
Ancak bütün başvurularına rağmen hiçbir talebi kabul edilmedi ve Garibe hukuksuz bir biçimde tek kişilik bir hücrede tutulmaya devam edildi. Buna itiraz ettiğinde süngerli odada tutuldu. Süngerli oda 80’li yıllardaki Diyarbakır Cezaevi’ndeki uygulamaların bir benzeri olarak bugün işletiliyor” dedi.
"Cinsel saldırıya uğradı"
Gezer’in cezaevinde cinsel saldırı ve işkenceye maruz bırakıldığını hatırlatan Acar Başaran, şöyle devam etti: “24 Mayıs günü erkek ve kadın gardiyanların işkencesine ve kötü muamelesine uğradı. O gün cinsel saldırı ile yüz yüze kaldı. Garibe bunu kamuoyu ile paylaştı, bunun karşısında tekrar ısrarlı bir biçimde tek kişilik hücrede kalmak istemediğini belirterek dilekçeler verdi, bu dilekçeler işleme alınmadı.
7 Haziran günü hücresini yakmak istedi, öncesinde intihar girişiminde bulundu, ısrarla hücrede tutuldu. Vekillerimize yaşadığı işkence, cinsel saldırı ve kötü muamele ile ilgili mektup yazdı. Bunların bir kısmı vekillerimize ulaşmadı, bir kısmı ulaştı.
Bununla ilgili Meclise onlarca soru önergesi verdik, defalarca gündeme getirdik, ‘Garibe Gezer devletin gözetiminde olan cezaevinde işkenceye uğradı’ dedik. ‘Garibe Gezer devletin, Adalet Bakanlığı’nın gözetiminde olan cezaevinde kötü muamele ve cinsel saldırıya uğradı ve hala tek kişilik hücrede tutuluyor, bu hukuksuzluğa son verilsin’ çağrısı yaptık.
"Şüpheli biçimde yaşamını yitirdi"
Mecliste, sokakta, alanda Garibe’nin sesi olmaya çalıştık ama maalesef iktidar ve Adalet Bakanlığı her defasında olduğu gibi bütün çağrılarımızı yanıtsız bıraktı, en nihayetinde önceki gece avukatlarının ve ailesinin açıkladığı biçimde Garibe şüpheli bir biçimde yaşamını yitirdi.
‘İntihar’ diye ailesine aktardıldır, ama ailesi ve avukatları bunun intihar olduğuna inanmıyor. Biz de intihar olduğu konusunda ikna değiliz. Bu kadar sistematik bir biçimde işkence ve kötü muameleye uğrayan bir kadının ölümünü ‘intihar’ olarak kabul etmiyoruz.”
"Aysel Tuğluk'u tahliye edin"
Acar Başaran, Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin “cezaevinde kalamaz” raporu verdiği halde Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) “cezaevinde kalabileceğini” belirttiği Aysel Tuğluk’a son durumuna değindi:
“Aysel’in durumu hergün biraz daha kötüye gidiyor. Cezaevinde kaldığı süreç hastalığını kötü etkiliyor. Bizler buradan bir kez daha iktidara sesleniyoruz: Yaptığınız hukuksuzluktan vazgeçin, düşman hukuku uygulamaktan vazgeçin. Aysel Tuğluk, yıllarca bu ülkede demokrasi ve kadın mücadelesi veren bir yoldaşımızdır.
Aysel Tuğluk, bütün toplumun vicdanıdır, bu hukuksuzluktan vazgeçip Aysel ve diğer hasta tutsakların kötü bir sonuçla karşılaşmaması için derhal tahliye edin. Aysel’in sağlığının kötüye gitmesinin sorumlusu iktidardır. Bütün kadınlara da sesleniyorum; gelin Aysel’in sesi olalım, gelin bu hukuksuzluk karşısında ortak mücadele yürütelim.” (RT)