Henüz on bir yaşında
Mimar Sinan Üniversitesi Sosyoloji Bölümü tarafından yapılan, Ticari Cinsel Sömürüye Maruz Kalan Çocuklar başlıklı araştırmada, çocuğun 'ticari cinsel sömürüye' maruz kalmasının nedenleri ve riskleri incelendi. Araştırmanın sonucu gerçekten dehşet vericiydi. Seks işçisi olarak kullanılan kız çocukları arasında henüz 11 yaşında olanlar bile vardı. Konunun bir başka dikkat çekici yönüyse, fuhuş sektöründe kullanılan bu çocukların sadece alt gelir grubundan değil, orta ve üst gelir grubundan geliyor olması. Hepsinin geçmişte yaşadığı ortak problemse, ailevi anlaşmazlık. Geleceğe dair hayallerindeyse,dışlanan kimliklerinden kurtulup, bir aile kurmak var. Doç. Dr.Erginsoy'a göre, çocukların hemen hepsi, 'Bir taraftan birikimimiz olsun, bu işten çıkarak, evleneceğiz, çocuklarımız olacak. Onlara annelerimiz gibi davranmayacağız'düşüncesindeler.
13-16 yaşında ilk deneyim
Uzmanlar, seks işçisi olarak çalıştırılan kızların,ilk cinsel deneyimlerinin 13 ile 16 yaş arasında başladığını belirtiyor. Mimar Sinan Üniversitesi sosyologları, bu çocukların ticari cinsel sömürüye maruz kalma nedenlerini şöyle açıklıyor: ''Ailelerinin kendilerini savsaklaması, kötü ekonomik koşullar, şiddet ve yakınlararası cinsel ilişki gibi etkenlere maruz kalarak geçirmiş oldukları duyarlı çocukluk dönemi ve parçalanmış aileler,bu kızların cinsel davranışı ile ilgili katı kültürel normların etkisini ortaya çıkarmıştır. Bütün bu nedenlerle, çoğu çocuk psikolojik olarak kendini bir ikilem içinde görüyor. Bunlarda kendine güven duygusunun çok az olduğu gözlenmiştir. Bu nedenle, yeniden özgüvenlerini kazanmaları ve yeni bir kimlik edinmeleri gerekmektedir. Kızlardan 20'si polis tarafından yakalandıktan sonra ailelerinin yanına geri dönmüş, ancak daha sonra bir fırsatını bularak tekrar evden kaçmışlardır. Asıl faktör ekonomik olmaktan öte, ailede çözülme, parçalanma, ilgi yoksunluğudur.''
(Nuran Çakmakçı'nın söyleşisi, Hürriyet 20 Mart 2001)
Yüksek sadakat, namus ve onur
Doç. Dr. Güniz Erginsoy araştırma esnasında, çocukların müşteri kimliği konusunda bilgi vermediklerinin altını çiziyor. 30 kız çocuğuyla görüşen Mimar Sinan üniversitesi sosyologları, karşılaştıkları çocukların kişilik özelliklerini ve yaşama bakış açılarını şöyle anlatıyor: 'Kendilerine has onur, gurur ve namus duyguları var. Yaşıtlarına göre daha yüksek sadakat, namus ve onur duyguları içindeler. Yapılarındaki, yaşantılarındaki dengesizlik nedeniyle duyguları çok yoğun yaşıyorlar. Arkadaşlarını çok seviyor, çok bağlanıyorlar. Bu çocuklar birden fazla travma yaşıyorlar. Kolunu kesiyor, kendilerini jiletliyorlar.
Aldıkları ilacın etkisiyle acı duymuyorlar.' Doç. Dr. Erginsoy, çocuklara ilk yapılacak yardımın onlara beceri kazandıracak bir iş vermenin yanı sıra barınacakları, giyinme ve beslenme ihtiyaçlarının karşılanacağı ve soru sorulmayacak bir 'ilkyardım istasyonu' kurmak olduğunu söylüyor. Bütün bunların yanı sıra öncelikle psikolojik olarak yaşadıkları travmanının tedavisi için psikiyatrik yardım görmeleri de gerekiyor.
Masajcı, şarkıcı, dansöz
Araştırmaya göre, sadece İstanbul'da sayıları 500 olarak tahmin edilen bu çocukların, çalıştırıldığı alanlar da dikkat çekici ve bir o kadar da düşündürücü. Zira seks işçisi çocukların pazarlandığı mekanlar, normal yaştaki seks işçilerinin çalıştığı mekanlarla aynı. Bu çocuklar da barmaid, konsomatris, şarkıcı ve dansöz olarak çalışabiliyor. Ayrıca masaj salonlarında çalışanların yanı sıra, özel masaj yapmak üzere evlere gönderilenler de var. Bunun dışında çocuklar, otostop yöntemiyle ve özel evlerde barındırılarak da pazarlanıyor. Araştırma sonuçlarına göre, bu çocukların en çok bulunduğu semtler arasında, polisin her gün kol gezdiği Taksim, Beyoğlu, Galata, Ataköy, Bakırköy gibi yerler de var.
Sosyolog Esin Küntay, seks işçisi olarak çalıştırılan kız çocukları için bundan sonra ne yapılabileceğini şöyle anlatıyor: ''Toplum olarak yıllardır bu çocukları görmezden gelip, sırt çevirdik, yok saydık. Bu gerçeği kabul edelim. Onları etiketlemeyelim. Her çocuk gibi onların da hakları var. Ayrımcılık yapmayı, devlet olarak tarafı olduğumuz Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi de yasaklıyor. Bu çocuklar cinsel açıdan sömürülüyor, çalıştırılıyor. Bu çocuklara yardım eli uzatalım. Bu konuyla ilgili resmi istatistik yok. Çünkü, bu yeraltı etkinliğidir. Başka bir deyişle yasaktır. Organize suçtur.''
Ya sizin kızınız olsaydı?
Türkiye sokaklarda mendil satarak ailesini geçindiren çocuklara alıştı. Her gün yolumuzu kesip, bizden para isteyen tinerci çocuklarsa artık dikkatimizi bile çekmiyor. Apartman boşluklarında, uyuşturucudan ölen gençlerin resimleriyse, görmeye alıştığımız haberlerden. Kendi gerçekleriyle yüzleşmek istemeyen Türkiye, geçen yıl seks kölesi olarak çalıştırılan bu çocuklarla tanıştı. Daha önce bu konuda Türkiye'de hiçbir araştırma yapılmamıştı. Artık nerede barındıklarından, nerelerde çalıştıklarına kadar haklarında her şeyi biliyoruz.
Şimdi çok içten kendimize sormamız gerekiyor, o kız çocuklarından biri sizin kızınız olsaydı, ne yapardınız? Evet, sabah okula giderken önlüğünü giydirdiğiniz , yatmadan önce saçını taradığınız, daha geçenlerde doğum gününü kutladığınız, hatta biraz evvel telefonla konuştuğunuz, o kızlardan biri sizin kızınız olsaydı ne yapardınız?
(Nuran Çakmakçı'nın 20 MART 2001'de Hürriyet Pazar söyleşisinden yararlanıldı)