Her gün gazetelerde ve televizyonlarda "fuhuş baskını" haberlerini görüyoruz. Görüntü ve haber içeriklerinde ise sadece seks işçiliği yapan kadınlar kimi zaman yüzleriyle kimi zaman uyruklarıyla ya da isimleriyle deşifre ediliyor. Ancak yasalara göre seks işçiliği yapmak değil, yaptırmak suç.
bianet, bu haberlerin nasıl yapıldığını ve yapılması gerektiğini her iki tarafa da sordu. Bu baskınları haberleştiren bir televizyon muhabiri ve seks işçileriyle çalışan Kadın Kapısı'ndan Şevval Kılıç cevapladı.
"Haberler 'caydırıcı' olsun diye böyle yapılıyor"
bianet'e konuşan, adını vermek istemeyen bir televizyon muhabiri, fuhuş baskınlarında seks işçiliği yapan kadınların fotoğraflarının öne çıkarılmasını "caydırıcılık" unsuruyla açıklıyor.
"Oraya gidenleri korkutmaya, gitmemeye ikna etmeye çalışıyorlar aslında. Biz haberlerimizde kadınların suratlarını kesinlikle göstermiyoruz. Gösterenler de suç işliyor zaten.
"Fuhuş baskınlarında suçlu olan seks işçileri değil, onları pazarlayanlar. Basın oraya gittiğinde, 'Bunların hangisi elebaşı' diye soruyor, onun da görüntüsünü çekiyor. Bir de 'Aralarında hasta olan var mı' diye sorulur. Basın bunu görev edinmiştir kendine."
Kadının cinsel yolla bulaşan bir hastalığı varsa ise bunu saklayarak seks işçiliğine devam etmemesi gerektiğini söylüyor ve ekliyor: "Ben böyle bir haber yapmadım ama bu durumda 'Elena AIDS'li olmasına rağmen fuhuş yapmaya devam ediyor' gibi haberler çıkabiliyor."
Yaygın medyada kadının hangi ülkeden geldiğinin yazılması ise haberin oluşturan 5N1K'nın gereği olarak görülüyor.
Baskın haberleriyle ilgili dikkat çeken bir diğer nokta ise polisin baskını muhabirlerle birlikte gerçekleştirmesi. Konuştuğumuz muhabir, polisin basını haberdar etmediğini, bunun gazetecilerin takibiyle olduğunu söylüyor ancak "Fuhuş baskınlarında caydırıcı etkisi olsun diye haberli gidildiği de oluyor" diye ekliyor.
"Kendi ahlak anlayışlarını dayatıyorlar"
Şevval Kılıç da, seks işçileriyle ilgili haberlerin çok taraflı ve ayrımcı yazıldığını söylerken, basının geleneksel ahlak kurallarını ve kendi ahlak kurallarını topluma mal etmeye çalıştıklarını ifade ediyor.
"Medyanın dilinin hatalarını günlerce konuşabiliriz. Kadınları kurban göstermeleri stigmatizasyona yol açıyor, kendi ahlak kurallarını gözetip taraflı haber yapıyorlar... Azınlıkları, savunmasız grupları hedef alan haberlerin sonucu nefret söylemidir."
Haberlerin patriarkal bir gözle, kadını değil erkeği gözeten bir şekilde yazıldığını söyleyen Kılıç, "Tüm sistem böyle işliyor aslında" diyor:
"Genel kadınların bağlı olduğu timlerin genel kadınları koruması beklenirken, halkı bu kadınlardan korumaya çalışıyorlar.
"Birkaç sene öncesine kadar suçüstü yapıldığında kadın kovuşturmaya uğrar, erkek serbest bırakılırdı. Ama bu iş tek başına yapılmıyor ki! Ben bunun bir suç olduğunu kabul etmiyorum ama eğer satıcı 'suçluysa' alıcı da 'suçludur'. Tabii, kadınların deşifre olması, erkeklerin de deşifre edilmesini gerektirmez. Deşifrenin her türlüsü yanlış."
Kılıç, seks işçilerinin medyada "düşmüş/düşürülmüş' kadın imajıyla" sunulduğunu belirtirken, haberlerin seks işçiliğini bir meslek olarak görmeyen zihniyetin bakış açısıyla yazıldığını belirtiyor.
"Bir kadın kendi iradesiyle seks işçiliği yapmayı nasıl seçer, seçtiğini söylüyorsa da mutlaka bir travma geçirmiştir, söyledikleri ciddiye alınmamalıdır' diye düşünüyorlar. Bu tam orta sınıfın ortodoks ahlakçı bir yaklaşımı. Basının yaptığı milyonlarca yanlış var.
"Hatta mümkünse seks işçisi haberi yapmasınlar. Seks işçileri kendi medyalarını oluştursun.
"Örneğin batıda LGBT'ler, anaakım medyanın onları doğru ifade edemediğine inandıkları için kendi medyalarını geliştirmişler. LGBT duyarlı haberli yapanlar, pozitif bir dil kullanan haberler yapan çok büyük haber portalları var. Mesela burada KaosGL bu işi çok iyi yapıyor. Seks işçileri için de bunun böyle olması gerekiyor belki de.
"Kesinlikle insanların empatinin ne olduğunu anlamaları gerekiyor. Ya da en azından seks işçiliği yapan birinin de fikrini almak gerekiyor bu haberlerin ne kadar incitici olduğuyla ilgili." (ÇT)