Fazla güzel bir kadındı, adam kadını öldürdü
"'Ey faniler, güzel bir kadınım ben, bir taş hülyası gibi' demişti Beaudelaire. Güzellik öldürür. Perşembe akşamı, saat 19.40'da, Paris'in 19. mahallesindeki Belleville caddesinde bir süpermarkette, bir kadın alış-veriş yapıyor. Bundan 37 yıl önce Hong Kong'da doğmuş güzel bir kadın.
"Çok güzel bir kadın. 40 yaşında evsiz-barksız bir adam, kadını fazla güzel buluyor. Elinde bıçak, yaklaşıyor kadına ve sırtından hançerliyor kadını. Ağır yaralı olarak Georges-Pompidou Avrupa Hastanesine kaldırılan kadın, ameliyat masasında öldü. Hayatını kısaltan adamın yüzünü bile hiç göremeden.
"Evsiz-barksız adam süpermarketin kapısında yakalandı. Gözaltındaki ilk ifadesinde 'Yaşamayı hak etmiyordu çünkü fazla güzeldi' dedi. Polisin yaptığı açıklamaya göre, adam 'akli melekelerini' kullanamaz görünüyordu."
Kısa ve sade
İç sayfada yayınlanan, 15 satırlık bu imzasız yazı, bana bir kaç açıdan bir gazetecilik yazım harikası gibi geldi. Teknik açıdan deşmeye çalışalım:
Habere, vuruculuğunu veren bir kaç unsur var: Metin kısa, sade bir dille kaleme alınmış. Dikkat ederseniz hiç safra yok, yorum-yargı da bulunmuyor. Olayı eğmeden, bükmeden, eklemeden, çıkarmadan bütün çıplaklığı ile aktarıyor. Soğuk mu? Hayır değil. İşin trajik yanı da bu.
Fransızca'da 'Fait divers', İngilizce'de 'City news' bizde 'rutin haber' kategorisine giren bu yazı, etik kurallar açısından da başarılı. Öldürülen kadının adı verilmiyor, ama tanınabilmesi için gerekli tüm unsurlar var:
Yaşı, doğum yeri, büyük bir ihtimalle oturduğu semt. (Gerçi Belleville Çinlilerin yoğun yaşadığı bir semt olması itibariyle bu profile uyan onlarca kadın olabilir). Katilin de adı verilmiyor. Her ikisi de kasıtlı. Maktulün ve katilin yakınları, cinayet haberini zaten polisten aldı.
Mahremiyet!
Yakınların şok edici bir ölüm haberini ve acısını kamuya mal etmeyi yanlış bulan etik anlayış, bir insanın kızının ya da eşinin öldüğünü ya da babasının oğlunun katil olduğunu herkes gibi gazeteden öğrenmesini men ediyor. Mahremiyet.
Haberden katilin 'akıl hastası' olabileceğini anlıyoruz. 'Demans' halinde iken işlenen bu cinayet, mahkemeden sonra, katilin, cezaevine değil, psikiyatri hastanesine gönderilmesine neden olabilir. Althusser vakasında böyle olmuştu.
Haber imzasız olduğuna göre, ajanstan alınmamış, ya da belki ajanstan ya da polis bülteninden özü alınıp işlenmiş bir haber. Güzel haber yazımına, iletişim fakültelerinde örnek olarak gösterilebilecek bir yazı. Habere edebi bir tat katan alıntıyla başlıyor yazı.
'Le Spleen de Paris'nin (Paris'in İç Sıkıntısı) şairi Beaudelaire'den bir dizeyle girmek: Bir taş hülyası gibi... Güzellik ile ölüm arasındaki ilişkinin zakkum köprüsünde anahtar bir sözcük daha var: Yaşamayı hak etmiyordu!
Hakiki, kurgu yok
Kuşkusuz haberi yayınlayan Libération gazetesinin kültürü geleneği ile Libération okurlarının profilini de hesaba katarak tahlil yapmak gerekir. Yazıda verilen bilgiler, yazının okur üzerinde yaratabileceği olası duygu ve algılama geniş perspektifli.
İşin içinde evsiz-barksız bir adam ve mesleğini bilmediğimiz bir kadın var. Ama hafta içi bir akşam saati alış-veriş yaptığına göre, 37 yaşındaki Hong Konglu kadının iş-güç ve ev-bark sahibi olduğunu kolaylıkla çıkarabiliriz. Toplumsal boyutun ipuçları da var. Cinayetin iki tarafının tezat konumları da.
Ortalama Libération okurunun Foucault ve Lacan'ı hiç olmazsa genel olarak bildiğini farz edersek, olayın aktarımında psikiyatrik boyutun mevcudiyetini de biraz düşünüp okuyabiliriz.
Kimi okur, 15 satırlık haberi okuyunca, bir eksiklik duygusu hissedebilir. Çünkü olay, mesela bir Polanski ya da Rohmer filminin senaryosu olabilecek zenginlik ve derinlikte. Üstelik de hakiki, kurgu değil.
Yazan kadın değil
BİA'da biz, habercilik yaparken ve tüm eğitim çalışmalarımızda, insan hakları, düşünce-ifade özgürlüğü ile çocuk hakları konularının yanı sıra kadın haklarına da özel önem veriyoruz.
Bu haberi yazan gazetecinin kadın olmadığını kolaylıkla ileri sürebilirim. Alıntı yapılan şair erkek, yazım üslubunda feminizan bir iz bile yok. Belki de, bir kadın, bir erkeği 'fazla yakışıklı' bulup öldürse, Libération'un yayınlayacağı haber, cinayete, mutlaka farklı bir perspektiften bakardı.
Ya da bıçaklı adam bir kadını değil de bir erkeği öldürseydi. Ama yüzeysel olmayan bir okuma, akıl hastası katilin, medyadaki meta-kadın imajından büyük ölçüde etkilendiğini çıkarabilir. Güzel, çok güzel, fazla güzel...Neye göre? Yine de metnin kadın hakları açısı eksik, belki de flu ya da bakışsız.
Beyaz adam, Hong Kong doğumlu kadın
Son nokta: Adamın doğum yeri, milliyeti, derisinin rengi verilmediğine göre, beyaz bir Fransız olduğunu çıkarabiliriz. Maktül ise Hong Kong doğumlu. Dolayısıyla, Fransa'daki ırkçılık ortamını da hesaba katarak, yabancı düşmanlığı boyutunun da haberde yeteri kadar açık olduğunu anlamak kolay.
Sonuç olarak, Türk medyasında, benzeri haberler, ya ilgisiz-gereksiz magazin ayrıntılara boğulup sansasyona kurban edilir ya da masa başı uydurmalarıyla kurgusal hale getirilir. Dramaya dönüştürülür.
Toplumsal, psikolojik boyuta da girilmez. Üstelik de uzun uzun pespaye cümleler ve dev fotoğraflarla süslenir Libération'da bunların hiç biri yok. Çünkü yazı hala düşüncenin kutsal mecrası. Görsellik ise duygunun motive edicisi...Anlamak istiyorsan oku, heyecanlanmak istiyorsan resme bak. (RD/BA)