Cumartesi Anneleri’nden Fatma Morsümbül, “Kemiklerini bulsam gömmeyip sırtımda taşıyacağım” dediği oğlu Hüseyin Morsümbül’e ulaşamadan hayatını kaybetti.
Fatma Morsümbül’ün Bingöl’den Galatasaray Meydanı’na uzanan mücadelesini Cumartesi Anneleri/İnsanları Sebla Arcan ve Hanım Tosun anlattı.
TIKLAYIN: CUMARTESİ ANNESİ FATMA MORSÜMBÜL HAYATINI KAYBETTİ
Sebla Arcan, Fatma Morsümbül’ün 1990’lı yıllarda karşı karşıya kaldığı ağır polis şiddetine rağmen her hafta Galatasaray Meydanı’na geldiğini söyledi.
Hanım Tosun, “Cumartesi’ye ilk gittiğimde parmakla sayılan analardan biriydi” dediği Fatma Morsümbül’le gözaltına alındıklarını, birlikte kayıpları için Galatasaray’da olduklarını anlattı.
TIKLAYIN: FATMA MORSÜMBÜL GALATASARAY'A YOLLADIĞI MEKTUPTA "BARIŞ İSTİYORUM" DEMİŞTİ
Arcan: "Her Cumartesi sizinleyim" diyordu
Sebla Arcan, Fatma Morsümbül’ün 1990’lı yıllarda sağlık durumu iyi olmamasına ve her hafta gözaltı ile karşılaşmasına rağmen Galatasaray Meydanı’na gelmekten vazgeçmediğini anlattı.
“2000’li yıllarda sağlığı iyice bozuldu. Bingöl’e yerleştiler. Ama bize sürekli ‘Her Cumartesi sizinle Galatasaray’da birlikteyim’ diyordu.”
Arcan, Fatma Morsümbül’ün sözlerini şöyle hatırlatıyor:
“Hüseyin’in kemiklerini bulursam onları asla gömmeyeceğim, bir torba dikip ölünceye dek sırtımda taşıyacağım, öldüğümde Hüseyin’in kemikleriyle gömüleceğim. En büyük düşüm bu’ diyordu.
“Benim bu devletten iki oğul alacağım var. Devletin vatandaşı düşman gören politikası, savaş politikalarında ısrar etmesi sonucu iki evladımı kaybettim’ diyordu.
“Hüseyin ilk çocuğuydu. ‘İlk anneliğimdi’ derdi. Kaybolduktan sonra diğer çocuklarına yeterince yapamadığını söylerdi. ‘Evimiz o günden sonra yas evi oldu, ondan sonra hiçbir çocuğuma annelik görevimi tam yerine getiremedim, aklım fikrim hep Hüseyin’deydi’ diyordu.
“iki oğlundan biri Ekin’di. Ağabeyinin Ağabeyinin durumu nedeniyle ağabeyinin adını alarak dağa gitmiş, bir çatışmada ölmüştü. Morgda soğutma cihazının fişi çekilerek bedeninin çürümesine sebep olunmuştu. Bu ağır acı Fatma anneyi çok etkilemişti. ‘Ölülülerimden bile intikam alıyorlar’ diyordu. Ekinden sonra sağlığı iyice bozuldu, diyaliz hastasıydı.”
“Onların kararlılığı olmasa 613. haftaya gelemezdik”
Arcan, Fatma Morsümbül ile ilgili “Alanda hepimize vazgeçmemeyi öğreten annelerden biriydi” diyor.
“Onların o kararlılığı olmasaydı bugün 613. haftaya gelemezdik. 613. haftayı gerçekleştiriyorsak bunda Fatma, Asiye, Fincan, Berfo annenin kararlılığı var.
“Bu kararlılığı miras olarak sahipleniyoruz. Çok üzgünüz. Hem Hüseyin’in akıbetini öğrenemeden aramızdan ayrıldığı için üzgünüz, hem de onun oğlunun kemiklerine ulaşma düşünü gerçekleştiremediğimiz için üzgünüz.
“Hüseyin Galatasaray’da bulunan insanlara emanet. Fatma Morsümbülün arayışı Galatasaray’daki diğer kayıp yakınları ve hak savunucuları tarafından sürdürülecek.”
Tosun: Polislere parmağını salladığı günleri unutmuyorum
Hanım Tosun, Fatma Morsümbül’le anılarını anlatırken, birlikte çok kez gözaltına alındıklarını söyledi.
“Polislere sürekli parmağını kaldırıp salladığı günleri unutmuyorum.
“Yaşlı başlı, acılı annenin gözaltına alınırken, kadın polislerin ona nasıl davrandığı, dün akşam hep gözlerimin önünden geçiyordu.
“Bir gün, gözaltına alınmış arabanın içindeyken çok kötü davrandılar. Fatma anne, ‘Neden böyle yapıyorsunuz, biz çocuklarımızı, çocuklarımızın katili arıyoruz’ dedi.
“Ona kötü laf söylediler. Fatma anne de ‘Bizim annelerimiz, babalarımız, nereden geldiğimiz bellidir, siz hangi yuvadan geldiniz bize bu küfürleri söylüyorsunuz, söylediklerinizi size iade ediyorum’ dedi.
“Polisin biri tekme tokat saçını çekti, arabanın içinde gaz sıktılar, kapıyı da kapattılar.”
“Onun acısı daha büyüktü”
Fatma Morsümbül’ün oğlu Hüseyin’in gözleri önünde gözaltına alındığını, eşiyle birlikte kendisinin de gözaltına alındığını, oğlu Ekin’in de çatışmada hayatını kaybettiğini hatırlatan Hanım Tosun, “Onun acısı daha büyüktü” diyor.
Fatma Morsümbül’ün “Oğlumun kemiklerini bulsaydım, sırtımdan indirmezdim” sözlerini hatırlatıyor.
“Maalesef gözü açık gitti. Kemikleri bulamadı. Bir annenin iki evladını kaybetmesi, birisinin kemiklerinin nerde olduğunu bilmemesi en büyük acılardan biri."
“Acı arkadaşımdı”
Birlikte kayıpları için verdikleri mücadeleyi anlatırken “Çok değerli bir arkadaşım, yoldaşım, acı arkadaşımdı” diyor.
“Bazıları diyor ‘meslektaşlarımız’, bizim mesleğimiz farklı, meslektaş değil acı arkadaşlarıyız.
“Yaşı büyüktü, hiçbir anne onun gördüğü bu acıya dayanamaz ama o dayandı. Direndi. Oğulun kemiklerini bulmak için direndi. Mücadele etti.”
“Kaç anne daha gözleri açık gidecek?”
Hanım Tosun, “Kaç anne daha gözleri açık gidecek” diyerek sesleniyor:
“Bu ülkeyi yönetenlerde vicdan, merhamet yok, acının ne olduğunu bilmiyorlar. Kimse Fatma annenin sesine ses olmadı, acılarına merhem olmadı.
“Kaybedenlerin karşısında dimdik ayaktayız, bu mücadeleyi elimizden geldiğince sürdüreceğiz, katillerin peşinde olacağız.
“Bu ülkeyi yönetenlere sesleniyoruz; Artık yeter. Kaç anne daha gözleri açık gidecek? Oğlunun kemikleri bulunmadan bu dünyadan ayrılıp gidecek? Vicdanı olan insan varsa, evlat acısının ne olduğunu biliyorsa, kardeş acısını, arkadaş acısını biliyorsa, bu sese kulak versin.” (BK)