Birleştirilen Musa Anter ve JİTEM ana davasının 12. duruşması dün Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü.
Duruşmada tanıklık eden dönemin OHAL Valisi Ünal Erkan, müdahil avukatların JİTEM ile ilgili sorularını yanıtlamadı.
“Koskoca bir devlet memuruyum hayatım tertemiz”
Tanıkların dinlendiği duruşmaya sanık avukatları, kayıp yakınları ile avukatları, HDP Ankara il örgütü, HDP’li milletvekilleri Abdullah Koç ve Mehmet Rüştü Tiryaki katıldı. Mezopotamya Ajansı’nın haberine göre, dönemin OHAL Valisi Ünal Erkan duruşma salonuna iki korumasıyla geldi.
Tanık sıfatıyla dinlenen Ünal Erkan, Musa Anter’in öldürüldüğü gün kendisine telefonda, “İki kişi vurulmuş biri yaralı” dendiğini anlattı ve sözlerine şöyle devam etti:
“O dönemde orada pek böyle olaylar yoktu. Ne olduğunu öğrenin dedik. İki gün boyunca otele iki kişinin geldiği ve üç kişi ile birlikte çıktığını arabaya bindiği söylendi. Polisler soruşturmuştu o zaman. Otelden çıktıkları gün taksiye biniyorlar, sonra çıkmaz sokakta rahmetli Anter’i vurmuşlar. Benim sadece üniversiteye önemli bir hastam var dedim. Elinizde ne geliyorsa yapın demiştim o tarihte. Olayla ilgili bildiklerim bunlardır.”
“Koskoca bir devlet memuruyum hayatım tertemiz” diyen Erkan, müdahil avukatlarından Selim Okçuoğlu’nun “O dönemde OHAL valisinin çok yüksek yetkileri vardı. Özel kanun vardı değil mi?” şeklindeki sorusunu da şöyle yanıtladı: “Sokağa çıkma yasağı, yol kesme, memuriyetten alma benim yetkim arasında.”
“O sene beyaz Toros verdiler, başka renk vermediler”
Avukatların ısrarla JİTEM’i sorması üzerine tanık Erkan, “Cevap vermiyorum” dedi.
Duruşmada söz alan Musa Anter’in oğlu Dicle Anter’in, “Beyaz Toroslar suç aletidir” demesi üzerine Erkan, “Sizler hep konuşuyorsunuz. Habire gazetelere bilgi veriyorsunuz” dedi ve şunları söyledi:
“Toroslar dediklerinizi izah edeyim. Bölge Valisi olarak il valilerinin oto ihtiyacı var mı diye sorduk. Ben de bütçede alabileceğim kadarını aldırırım. O sene beyaz Toros verdiler, başka renk vermediler. Beyaz Toros’lar kullanıldı. Bunun altında bir şey mi arayacağız. Suç da işlenmiş ne diyebilirim. Olayların aydınlatılmasında iller sorumludur.”
Avukatların tekrar JİTEM sormasına bu kez de “Jandarma İstihbarat diye bir şey var ama JİTEM diyemem” diye cevap verdi. “JİTEM yasal mı” sorusu üzerine ise Erkan, “Onu ben tayin edemem. O dönem JİTEM ile ilgili bir konu tartışılacaksa asayiş komutanlığı buna bakar” yanıtını verdi.
“27 yıl oldu. Neden şimdi geldim”
Sonrasında tanık olarak dinlenen emekli Emniyet Müdürü Arif İpeklioğlu da şunları söyledi:
“27 yıl oldu. Neden şimdi geldim bilmiyorum. Haber merkezi anons etti. Ben de o dönemde cinayet masası sorumlusu olarak olay yerine gittim. Yerde iki kişi vardı. Biri benim 15 gün önce kitabını okuduğum kişiydi tesadüfen. Diğeri Orhan Miroğlu, yaşıyordu. Amacım olayın nasıl olduğunu bir an önce söyletmekti ama konuşamadı. Yaralıyı hastaneye sevk edelim dedim. Kamyonet bulduk yaralıyı götürdük.”
“Ayten Öztürk JİTEM’de sorgulandı, infaz edildi”
Tanıklardan, TEM Şube’de çalıştığını söyleyen Hüseyin Oğuz, işkencede öldürülen Ayten Öztürk olayını karakol komutanının bildiğini anlattı:
“Bilmemesi mümkün değil. Ayten Öztürk JİTEM’de sorgulandı onu biliyorum. Elazığ JİTEM’de yapıldı. Bunlar bana ters, orada masum insanlara işkence edildi. Elazığ JİTEM’de infaz edildi. Ben bu sırada istihbaratçıydım. Çok istihbarat gelirdi bize ve en ufak teferruata kadar bilirdik. JİTEM’e giren çıkamaz. Gözaltı yok, infaz var.
“Mesut Mehmetoğlu ve Abdulkadir Aygan ile telefonda konuştum. ‘Ayten Öztürk’ü aldık. Ben PKK itirafçısıyım, kendimi kabullendirmek için bunu yaptım ve pişmanım. Elazığ JİTEM’e götürdüm’ dedi. Tamamen işkenceden geçirdiler. Bir kişi öldürmedi yani.”
Tanıkları dinleyen mahkeme, bir sonraki duruşma tarihini 25 Aralık 2019 olarak belirledi.
Ne olmuştu? |
1999 yılında düzenlenen iddianamelerle 11 sanığın ve 2005 tarihli iddianameyle yargılanan 5 sanığın yargılandığı JİTEM örgütüne ilişkin davalar 2010 yılında birleştirildi ve dava “JİTEM Ana Davası” olarak anılmaya başlandı. Bu sırada gazeteci yazar Musa Anter’in 20 Eylül 1992’de öldürülmesiyle ilgili 1992 yılında açılan soruşturma kapsamında, eski JİTEM tetikçisi Abdülkadir Aygan’ın fail olarak işaret ettiği Hamit Yıldırım 29 Haziran 2012’de gözaltına alındı. Hamit Yıldırım’ın 2 Temmuz 2012’de tutuklanmasıyla dava zamanaşımından kurtuldu ve soruşturma sonucu hazırlanan 25 Haziran 2013 tarihli iddianame 5 Temmuz 2013’te Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilmdi. Musa Anter Davası 23 Aralık 2014 tarihinde JİTEM Ana Davası ile birleştirildi ve 16 Ocak 2015 tarihinde “güvenlik gerekçesiyle” Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nden Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi’ne nakledildi. Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi, birleştirme kararına itiraz etti ancak, itirazı değerlendiren Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin 29 Ocak 2016 tarihli kararıyla iki davanın birleşmesi kesinleşti. Birleştirilen iki dava Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülüyor. |
(AS)