"Dink Cinayeti ve İstihbarat Yalanları" adlı kitabı nedeniyle üç dava kapsamında toplam 32.5 yıl hapis istemiyle yargılanan gazeteci-yazar Nedim Şener'in bugün görülen duruşmasında, eski İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun tanık olarak dinlendi.
Uzun, Sultanahmet 2. Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, ajanlardan toplanan haber raporlarının kendisine ulaştırılmadan arşive kaldırıldığı için Agos gazetesi genel yayın yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin bilgisi olmadığını savundu; isim vermeden C Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer'i haber raporunu kendisinden saklamakla suçladı.
Uzun: İhbarlar bana ulaştırılmadan arşive kaldırıldı
"Şener'in kitabındaki görev yaptığım döneme ilişkin 'Hrant Dink cinayetinde devletin sorumluluğu varsa bana aittir' şeklindeki ifadem doğrudur. Dink'in öldürüleceğini ihbar eden cinayete ilişkin 'ses getirecek bir eylem düzenleneceği' yazılı rapor bana ulaştırılmadan arşive kaldırılmasaydı bu olay olmayacaktı."
Şener, "terörle mücadele eden görevlileri hedef göstermek" suçlamasıyla 28 yıla kadar hapisle yargılanıyor. Şikayet dönemin Trabzon Emniyet Müdürü Ramazan Akyürek, Emniyet İstihbarat C Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer, istihbarat polisi Muhittin Zenit ve Trabzon Emniyet müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürü Faruk Sarı tarafından yapıldı.
"Mutlaka bildirilmeliydi"
Zenit'in avukatlarının "gelen her raporun ardından koruma verilip verilmediğini" sorusu üzerine Uzun, "Her gelen rapora koruma talebinde bulunmuyoruz ama öldürme olayı söz konusudur. Bu ciddidir. Öldürmeyle ilgili bu tür raporlar yılda ya bir kere gelir ya da gelmez. 10 senede bir de gelebilir. Bu rapor üzerine emniyetin, istihbaratın toplanıp görüşüp karar vermek zorunluluğu vardı" şeklinde yanıt verdi.
Nedim Şener de avukatların sorusuna tepki göstererek, Dink cinayetinin "emniyetin projeli bir çalışması olduğunu" öne sürerek, "Dink zaten o dönem yargılanıyordu; göz önündeydi hep" dedi.
Uzun ise ifadesinde şunları söyledi:
"Hrant Dink'in adının geçtiği 17 Şubat 2006 tarihli Haber Raporu (F4) ile ilgili soru yönelten müfettişlerden Mustafa Üçkuyu'ya telefon ederek evrakla ilgili başka bir bilgi olup olmadığını sordum. Üçkuyu, evrakın üzerine 'C2 bürosuna havale' diye bir derkenar düşüldüğünü söyledi. Bunun üzerine 4 Kasım 2009 günü bir yazılı ifade verdim, Emniyet İstihbarat'ın görevini yaptığını yazdım. Ancak daha sonra raporun tamamına ulaştım.
"Müfettişlerin bana 'Hrant Dink'e yönelik ses getirici bir eylem' yapılacak şeklinde yansıttığı raporun tamamını okuduğumda şaşırdım. Çünkü yalnız ses getirici eylem değil Dink'in öldürüleceği, bunun için para ve silah temin edildiği gibi bilgilerin yer aldığını gördüm. 4 Aralık 2009 günü yazılı ek ifade verdim. O ifadede, '17 Şubat 2006 tarihli raporu Daire Başkanı olduğum dönemde görmedim, C Şube Müdürü bunu benden saklamış' dedim."
"Kitabımdaki bilgilerin teyidi"
Duruşma sonrasıysa Şener, bianet'e, Sabri Uzun'un kitabındaki iddiaları teyit ettiğini söyledi: "İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek ve C Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer'in görevlerini ihmal ettiklerini yazmıştım. Uzun da raporların kendisinden saklandığını söyledi."
Duruşmayı yakınlarını siyasi cinayetlerde kaybeden ailelerin oluşturduğu Toplumsal Bellek Platformu üyesi, Hrant Dink'in kardeşi Orhan Dink, Abdi İpekçi'nin kızı Nükhet İpekçi ve Ümit Kaftancıoğlu'nun gelini Canan Kaftancıoğlu da izledi. (BT/EÜ)