Ankara Emniyet Müdürlüğünde Merkez Emniyet Müdürü olarak görev yapan eski İstihbarat Daire başkanı Sabri Uzun, Hrant Dink cinayetinin ardından "ne idare soruşturma yapan müfettişlerce ne de adli makamlarca görev yaptığı sürede meydana gelen cinayete ilişkin soru sorulmadığını" belirtti.
Uzun, bugün gazeteci Nedim Şener'in cinayetle ilgili" istihbarat yalanları"nı ifşa ettiği kitabı nedeniyle yargınladığı davada tanık olarak dinlendi.
"Birkaç ay önce İçişleri Bakanlığı Mülkiye müfettişliğinden bana olay ile ilgili bilgim olup olmadığını soran bir yazı gönderildi. Yazıda geçen 'Ses getirecek bir eylem düzenleneceği' cümlesi ile ilgili olarak bilgime başvurulmuştu. Bunun üzerine mülkiye müfettişi Mustafa Üçkuyu'yu arayarak konuyla ilgili 'Başka bilgi var mı? Yazı yazacağım ama elimde bilgi belge yok' dedim. Ayrıca müfettişe evrakın üzerindeki 'C-2 bürosuna havale' diye yazılı kaydı sordum. [C-2; emniyet genel müdürlüğünün istihbarat dairelerinin alt bürolarına verilen ad] Elimde başka belge olmadığı için ben de Trabzon emniyetinin görevini yerine getirdiğini belirten bir yazı gönderdim. Daha sonra bir gazetede bu belgenin olduğunu öğrendim. Baktım bana 'yok' denilen belgenin aslı var."
Raporda kendisine sorulan bilgilerden farklı bilgiler olduğunu gören Uzun, "Bu belgede yalnızca ses getirecek bir eylem olduğu değil aynı zamanda bu eylemin Hrant Dink'e yönelik öldürme olayı olduğu, silahın nasıl temin edildiği, suçlulara kimlerin destek verdiği gibi bilgiler yazıyordu. Raporun sonuç değerlendirme kısmında da bir memur 'Bunlar kafaya koydukları eylemi mutlaka yaparlar, radikal söylemleri dikkate alındığında şahsın söylediği eylemi yapabilecek kapasitede olduğu bilinmektedir. Alarm durumuna geçin' diyordu" dedi.
Asıl rapordaki bilgilerin ışığında müfettişlere 04 Aralık 2009'da ek ifade verdiğini belirten Uzun, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Raporu 'tesadüfen' öğrendiğimi ekledim. Ana evrakta müfettişler bana olayda kimin kusuru olduğunu soruyordu. Bunun üzerine bütün ilgili birimlere gönderdiğim 'Yapılan çalışmalar esnasında hedef şahıslarla ilgili elde edilen bilgiler hiçbir işlem yapılmayarak konusuna göre merkez şube müdürlüğüne ibraz edilecektir' yazılı tamim emri yerine getirilseydi ve ihbar raporu bana bildirilseydi, bunun sonucunda da koruma kararı alınsaydı bu olay olmazdı."(BT/EÜ)