Fotoğraf: Pembe Hayat
Ankara’da 2006’da trans kadınlara saldıran çeteden dört kişinin yargılandığı, 10 yıldan uzun süredir Yargıtay ve mahkemeler arasında mekik dokuyan davada saldırganların aldığı cezayı Yargıtay’ın bozması üzerine yeniden görülen davanın beşinci duruşması bugün (22 Şubat) görüldü.
Kaos GL'nin haberine göre, Ankara 30. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada yine karar çıkmadı. Mahkeme, parmak izi tespiti için Emniyet’e yazı yazılmasına karar verdi. Avukat Senem Doğanoğlu’nun, davanın kalabalık katılımla takip edildiği için büyük salon talebi kabul edildi.
Dava, 31 Mayıs 2022 saat 14.00’e ertelendi.
Son duruşmada ne oldu?
14 Aralık’ta Pembe Hayat Derneği’nin çağrısıyla 17 Mayıs, Kaos GL, Kırmızı Şemsiye ve ÜniKuir derneklerinin takip ettiği duruşmayı mağdurların Avukatları Evrim Demirtaş ve Senem Doğanoğlu’nun yanı sıra Ankara Barosu LGBTİQ+ Hakları Merkezi’nden avukatlar da takip etti. Avukatlar Merkez adına görev yazısı sundu ve katılma talebinde bulundu. Duruşmayı takip edenler arasında ABD Büyükelçiliği de vardı.
Duruşmaya saldırıların faillerinden Ayhan Günay’ın o dönem sevgilisi olan Gülcan isimli kadın da hem şüpheli hem de tanık sıfatıyla katıldı. Duruşmaya gelen Günay, kadına saldırmaya kalkınca duruşma salonundan çıkarıldı.
Gülcan’ın yağma, kesici aletle yaralama, darp olayıyla ilgili bildiklerini anlattığı ifadesi okundu. Tanık, Esat’ta kuafördeki saldırılar sırasında oradaki aracın Ayhan Günay’a ait olduğunu doğruladı, o dönem verdiği ifadede Günay’dan “imam nikahlı eşim” diye bahsederken, duruşmada bu ifadesini yalanladı.
Tanık, Şammas Taşdemir dışındaki saldırganları tanıdığını belirtti. Saldırılara kendisinin dahil olmadığını söyledi. Saldırganların, trans kadınlardan haraç alıp almadığına ilişkin Av. Senem Doğanoğlu’nun sorusuna ise “Bilmiyorum” diye yanıt verdi. Saldırılar sırasında Ayhan Günay’ın yanında olduğunu da reddetti.
Av. Doğanoğlu, saldırganların mağdur trans kadınları nereden tanıyabileceğini de tanığa sordu: “Ahmet Günay bu kadınları nereden tanıyor? Ayhan Günay saldırıya uğrayan kadınları nereden tanıyor? Harun Çardak, Şammas Taşdemir bu kadınları nereden tanıyorlar? Sizin vasıtanızla tanımıyorlarsa, nereden tanıyorlar?”
Tanık Gülcan, “Ben de o dönemde alemdeydim ama bilmiyorum. Hiçbir bilgim yok” diye yanıtladı. Ardından tanık polis eşliğinde salondan çıktı.
Saldırgan Ayhan Günay sonrasında duruşma salonuna alındı. Kuaförde trans kadınlara saldırıya ilişkin, “Birden olay çıktı, ne olduğunu anlayamadık” dedi. O sırada olay yerinde olan aracın kendisine ait olduğunu da doğruladı.
Mahkeme, Ankara Barosu LGBTİQ+ Hakları Merkezi’nin davaya katılma talebini reddetti. Dava 22 Şubat 2022 saat 14.30’a ertelendi.
Davada ne olmuştu?
2006 yılının Nisan ayında Ankara Eryaman’da bir çete trans kadınlara saldırdı. Birçok trans kadın yaşadıkları Eryaman’ı terk etmek zorunda kaldı. Bir kısmı şehir değiştirdi, bir kısmı Esat’a taşındı. Saldırılar Esat’ta da devam etti.
Pembe Hayat Derneği’nin kuruluşu da tam bu saldırılara karşı örgütlenmeyle oldu. Saldırıya uğrayan trans kadınlar suç duyurusunda bulundu, dava açıldı. Avukatlar Senem Doğanoğlu ve Hakan Yıldırım’ın takip ettiği dava 2008’de sonuçlandı. Sanıklardan Şammas Taşdemir, trans kadınların gittikleri kuaföre yönelik baskında silahla yaralamadan 45 ay; diğer sanıklar Harun Çardak ve Ahmet Günay 40’ar ay, Kurtuluş bölgesindeki trans kadınlara yönelik silahla yaralama eylemlerinden dolayı Ahmet Günay'ın 34 ay cezalandırılmalarına karar verildi.
Mahkeme, saldırganların çete olduğuna hükmetti ancak hükmü alt sınırdan kurdu. Yağma iddiasından ceza vermedi. Karar temyiz edildi.
2008’den günümüzde kadar ise yargı süreci adeta yılan hikayesine döndü. Yargıtay, 2011 yılında kararı bozdu. O sırada davaya bakan mahkemeler değişti. Ceza Muhakemesi Kanunu’ndaki değişiklikler ile dava bir mahkemeden diğerine gitti, geldi. Nihayetinde 2018 yılında dava yeniden Yargıtay’a gitti. Yargıtay, 21 Eylül 2020’de aldığı kararla yerel mahkemenin saldırganlara verdiği cezayı bozdu.
Yargıtay bozma kararında saldırganların “çete olduğuna ilişkin” araştırma yapılması gerektiğini söyleyerek o dönemki telefon kayıtlarının incelenmesini talep etti. 30. Ağır Ceza Mahkemesi de Yargıtay’ın bu kararına uyarak Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’ndan saldırganların birbiriyle haberleşip haberleşmediğine dair bilgi istedi.
Dava yeniden görülüyor ancak bir yandan davayı zaman aşımı tehlikesi de bekliyor.
Yargıda köşe kapmaca: Eryaman-Esat davası
Eryaman-Esat davası yargı sistemindeki değişiklikler adeta bir köşe kapmacaya dönüşmüş durumda. Saldırganlar hakkında gasp, yaralama ve örgüt eylemi kapsamında yaralamadan 2008 yılında ceza çıktı ancak yağma suçundan hüküm tesis edilmedi. Kararda ‘toplumsal önyargıların tetiklediği düşüncelerle bir araya gelen bir çete’ tanımı yapılmıştı.
Hem saldırganlar hem de saldırıya uğrayan trans kadınlar kararı Yargıtay’a taşıdı. Yargıtay kararı, ‘Mahkeme yağmadan da bir değerlendirme yapmak zorunda’ diyerek bozdu. Yargıtay’ın kararı bozmasının ardından yaşanan süreç ise karmaşık bir hikaye. Kanundaki değişiklikler ile dosya mahkemeler arasında senelerce gidip geldi. Av. Doğanoğlu bu süreci şöyle anlatıyor:
“CMK 250 ile yetkili mahkemeler vardı onlar kaldırıldı. Sonra genel mahkemeye gitmek gerekli dendi, sonra TMK 10 ile kurulanlar yürürlüğe girdi, onlar bakmalıdır dendi. Dosya çok fazla gitti geldi. Nihayetinde 2018 yılında çok absürd bir gerekçe ile dosya Ankara 30. Ağır Ceza Mahkemesi’ne iade edildi. Bir müştekiye tebligat çıkarılmaması idi gerekçe. Bir kişinin vekaletini bulamadıkları için iade ettiler. Dosya gide gele büyük ihtimal kayıpların da olduğu bir dosyaya dönüştü. Yıllar geçtikten sonra tekrar ulaşıp vekalet çıkardık ve dosya yeniden Yargıtay’daydı. Derken Yargıtay kararı bozdu ve sil baştan yargılama başlamış oldu…”
(EMK)