Ergenekon soruşturması kapsamında 7 Ocak sabahı gözaltına alınarak dört gün sonra tutuklanan yazar Prof. Dr. Yalçın Küçük ve Bağımsız Cumhuriyet Partisi (BTP) Genel Başkan Yardımcısı Engin Aydın tahliye edildi.
Küçük ile birlikte gözaltına alınan Emekli Albay Mustafa Levent Göktaş, eski Özel Harekat Dairesi Başkanvekili İbrahim Şahin, öğretmen Oğuzhan Sarıoğlu, Özel Harekat polisi Yaşar Oğuz Şahin, Fatma Cengiz, Fahri Kepek, iş insanı Hüdayi Ünlüer, Ersin Gönenci, Oğuz Bulut ve iş insanı Mehmet Koral, "Biz Kaç Kişiyiz Platformu" yöneticilerinden Hasan Ataman Yıldırım ile Bağımsız Cumhuriyet Partisi (BTP) Genel Başkan Yardımcısı Engin Aydın tutuklanmıştı.
Küçük'e tahliye; Şahin'e yok
Küçük'ün tutukluluğa yaptığı itirazı kabul eden mahkeme, aynı gün tutuklanan İbrahim Şahin'in tahliye talebiyse reddetti. Avukatları, Şahin, Küçük, Şahin'in yeğeni Yaşar Oğuz Şahin, Fatma Cengiz, Oğuz Bulut ve Engin Aydın'ın tutukluluğuna önceki gün (20 Ocak) itiraz etmişlerdi.
Perinçek: Hükümeti devirememişiz, yazıklar olsun bize
"Ergenekon" davasının 40. duruşmasında, 24 Mart 2008 tarihinde tutuklanan İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne savunmasını sundu.
Ntvmsnbc.com sitesine göre, eski YÖK Başkanı Kemal Gürüz'ün "Ben Amerikancıyım" sözlerine tepki gösteren Perinçek, JİTEM'ci Albay Kırca'nın intihar etmesinde herkesin payı olduğunu belirterek "Kendi payımı üstleniyorum, yeterince mücadele edememişim. Hükümeti devirememişiz, yazıklar olsun bize" dedi.
"Kahramanları intihar eden bir millet ayakta kalamaz. Kahramanları intihar eden bir ordu savaşma yeteneğini kaybeder. Kahramanları intihar eden bir yargı, başka büyük bir devletin infaz memurluğuna dönüşür. Şu anda Türk yargısı ABD'nin infaz memurluğuna dönüşmektedir. Hayretler içinde kaldık. Eski YÖK Başkanı, 'Ben sapına kadar Amerikancıyım' diyor. Yani diyor ki 'Ben suçsuzum, ben Amerikancıyım, beni neden aldınız.'"şeklinde konuştu.
Yaratılan ideolojik iklimde vatanseverliğin suç sayıldığını savunduğunu iddia eden Perinçek, iddianamede örgütü kuran, ilişkiler ağını ören, çatısını çakan kişinin Tuncay Güney olduğunu ileri sürdü; Güney ile 2001'de yapılan mülakat, buna dayanılarak yapılan şema ve Güney'in polise verdiği belge çuvalının davanın üç kanıtı olduğunu savundu.
Perinçek, Güney'in mülakatı olmaması durumunda ortada bir örgütün de olmayacağını dile getirerek, iddianamede Güney'in adının 487 kez geçtiğini, iddianamenin yarısının Güney'den oluştuğunu, diğer yarısının da "fasa fiso'"olduğunu öne sürdü; "Bir meczubun Türkiye ile oynayamayacağını" ifade etti. (EÖ)