Sendikadan toplu istifaların başladığı dönemde TGS İstanbul Şubesi'nde yönetim kadrosunda bulunan ve Cumhuriyet gazetesinde çalışan Ercan, gazetelerin Babıali'den ayrılmasından sonra basında dayanışmanın kaybolduğunu vurguladı.
Sendikasızlaştırma sürecinin ücret zamlarından sonraki dönemde başladığını hatırlayan Ercan, "Arkadaşlarımız bu kazanımların günlük olduğunu göremedi. İkitelli'de işyerlerine kartla girip çıkan insanlar birbirlerine ve işlerine yabancılaşmıştı. Kişise ilişkiler ön plana çıkmıştı ve yöneticiler ne isterse o oluyordu" dedi.
Matbaa işçileri ve sendika
Ercan, Türkiye'de gazetecilerin sendikasızlaştırılması sürecini şöyle özetledi:
* 1980 yılı başlarında TGS'nin üye sayısı 6 bin kadardı. O dönemin yasaları uyarınca bağlantılı iş kollarında da örgütlenebiliyorduk. Yani, gazetecilik iş kolunun dışında basın işçileri, matbaa işçileri de bize üyeydi.
* İş Kolları Yasası'nda 1983 yılında yapılan bir değişiklikle bu iş kolları bizden ayrıldı. 1984 yılında, 2821-2822'nin yürürlüğe girmesiyle matbaalardaki üyelerimizi kaybettik, üye sayımız 3 bin 500, 4 bine düştü.
* 1990 yılında, Milliyet gazetesinde toplu sözleşme imzaladık. Çok çetin bir süreçti. Kavgalı, gürültülü oldu. Mali konularda önemli bir sorun yaşamadık ama, iş güvencesiyle ilgili konularda çetin bir mücadele verdik. Aynı dönemde sendika içinde de problem yaşıyorduk. İstanbul Şubesi ile Genel Merkez arasında da bir tartışmamız vardı. Tartışma sürecinde, İstanbul Şubesi görevden uzaklaştırıldı, toplu sözleşme imzalandı.
Sendikasızlaştırma müdürlerden başladı
* Milliyet gazetesi sahibi Aydın Doğan toplu sözleşmenin kendisine yük getirdiğini, bundan sonra toplu sözleşme imzalamak istemediğini söyledi. Bir yıllık bir sürece yayarak sendikayı gazeteden uzaklaştırdı. Sendikasızlaşma, Milliyet'in yönetici kadrolarında başladı. Kemal Kınacı müessese müdürü olmuştu. Doğan önce müdürlerin sendikadan istifasını istedi. Bu kişiler istifa ettikten sonra kendi altlarındaki kişilere baskı yaptı. Her yönetici kendi çalışanına baskı yaparak teker teker sendikadan istifa ettirdi. O dönemde, gazetecilerin 48 bin liralık noter parasını bile Aydın Doğan karşıladı.
* İstifa etmeyi kabul etmeyen çok küçük bir azınlık tazminatları ödenerek işten çıkarıldı. Geri kalanlar ise herhangi bir direniş örgütlemeden üyelikten ayrıldı. Sonuçta, Milliyet gazetesindeki yüzde 51 çoğunluğumuzu kaybettik. 1992 yılından sonra da orada toplu sözleşme yetkimiz kalmadı.
Simavi ve Doğan arasında "sendika" pazarlığı
* Milliyet'ten sonra süreç hızlandı. 1994 yılında Aydın Doğan Hürriyet'i Erol Simavi'den o zamanın parasıyla 7 trilyon liraya satın alırken bir şart koşmuştu: "Ben bu gazeteyi sizden satın alırım ama, önce işçilerin sendikadan istifa etmesi gerekir."
* Aydın Bey satın almadan Hürriyet'ten istifalar başlamıştı. Bu süreci Ertuğrul Özkök örgütlüyordu. O zaman Hürriyet Haber Ajanjı, Hürgün ve Hürriyet'te çalışıyordu arkadaşlarımız. Hürriyet İkitelli'deki binasına yeni taşınmıştı ve biz sendikadan arkadaşlarla birlikte günlerce oraya gidip geldik. Arkadaşlarımıza, sendikadan ayrılmamalarının gerekçelerini anlattık.
Ertuğrul Özkök'ün rolü
* Babıali'den ayrıldıktan sonra gazeteci arkadaşlar arasında dayanışma kalmamıştı. İnsanlar kapıdan kartlarla girip çıkıyordu. Çalışanlar arasındaki yabancılaşma çok fazlaydı. Üstelik, işlerini kaybetmekten de çok korkuyorlardı. Ertuğrul Özkök ne derse o oluyordu.
* O dönemde TGS İstanbul Şube'nin başında Ziya Sonay bulunuyordu. Ziya Bey, Ertuğrul Özkök'e istifaları durdurmasını söyledi. Ancak Özkök, "Ben bu insanlara sizin verdiğiniz paradan fazlasını vereceğim" dedi. Bizler bu söze karşı çıktık ve güvence ortadan kalktıktan sonra kazanımların geçici olacağını söyledik. Özkök söylediğini yaptı. Önce ücretleri artırdı, sonra arkadaşların sendikadan istifa etmesini sağladı. Ancak, bu iyileştirmenin devamı gelmedi. Arkadaşlarımız senelerce aynı ücrete çalıştılar.
Altı bin üyeden bin üyeye
* İstifa etmeyenleri hemen işten çıkarmadılar, sürece yayarak tasfiye ettiler. Sonuçta, Hürriyet gazetesinin üç şirketinde çalışan sendikalı arkadaşların yüzde 90'ı üyelikten ayrıldı. 800 kadar üyemizi kaybettik.
* Şu anda üye sayımız, Çalışma Bakanlığı'nın resmi verilerine göre 3 bin 400. Ancak, bizim verilerimize göre gerçek üyemizin sayısı bin, bin 200. Ancak Anadolu Ajansı dışındaki yerlerde toplu sözleşme imzalamamıza yetmiyor üye sayımız. Arkadaşlara da bir faydamız dokunmuyor.(BB)