Dr. İsmail Beşikçi*, Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un "ağalık" üzerine sözlerini yorumladı ve bugün Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki en büyük ağaların korucubaşları olduğunu vurguladı.
bianet'in sorularını yanıtlayan Beşikçi'nin saptamaları şöyle.
Devlet ağaları hep destekledi: Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana ağalarla, beylerle, şeyhlerle, aşiret reisleriyle ilişki kuran, bu kurumları destekleyen her zaman devlet olmuştur. Çünkü bu kişiler ve kurumlar aracılığıyla, Kürtlerdeki milli hareketi kolaylıkla frenleyebilmekte, halk desteğini engelleyebilmektedir.
Koruculuk: 1985'te koruculuğun organize edilmesiyle, bu kurumlara can veren, bu kurumları ayakta tutan yine devlet olmuştur, ordu olmuştur. Bugün en büyük ağalar korucubaşlarıdır. Devlet ve ordu onları, onlar da devleti ve orduyu desteklemektedir.
Korucular ve aşiretlerle devletin bütün makamlarıyla görüşebildi: 1990'ların sonlarını düşünelim. Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit, belediyelerinin sorunlarını konuşmak isteyen Halkın Demokrasi Partisi'nden (HADEP) belediye başkanlarına randevu vermiyordu. Ama korucubaşları, aşiret reisleri Genelkurmay, Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık dahil devlerin bütün makamlarıyla görüşebiliyorlardı.
Ağalar savaşta devletin yanında: Son Kürt savaşının bu kadar uzun sürmesinin önemli bir nedeni, savaşı yoksul Kürt halk kesimlerinin sürdürüyor olmasıdır. Savaşta ağaların, beylerin, aşiret reislerinin, şeyhlerin yer almıyor olmasıdır. Onlar koruculuk kurumu vasıtasıyla, devletin ve ordunun yanında yer almaktadır.
Başbuğ ne demişti?
Başbuğ, Şeker (Ramazan) Bayramı dolayısıyla 21 Eylül'de gittiği Mardin'deki Sınırtepe Karakolu'nda şu sözleri söylemişti:
"Özellikle bu bölgedeki insanlarımız, vatandaşlarımız, Doğu Anadolu dahil olmak üzere ağalardan çekti. Bugün bu noktalardaysak, altında yatan temel nedenlerin bir tanesi bu. Bu zamanın ağalarından çeken insanlarımız, siyaset ağalarından terör ağalarından mustarip. Esas temel sorunlardan bir tanesi de, bu halkımızın siyasetin ağalarından, terör ağalarından kurtarılması." (TK)
* Sosyolog Beşikçi, Kürt sorunu üzerine çalışmaları nedeniyle 17 yıl hapiste yattı; 32 kitabı yasaklandı. 1969'da genç bir akademisyenken doktora tezini "Alikan Aşireti Üzerine Sosyolojik Bir İnceleme" başlığıyla hazırladı. Aynı yıl "Doğu Anadolu'nun Düzeni, Sosyo-Ekonomik ve Etnik Temeller" kitabını yazdı.