"Yarar" yarar mı?
Bu yeni tarz muhabirliğin 'yararlarını ve zararlarını' tartıştık. Yararları konusunda, 'özel haber çıkarma şansı', 'haberi hızlı geçme olanağı', 'içeriden bilgi alma kolaylığı' gündeme geldi.
Ancak daha sonra, avantaj gibi görünen bu üç alanda, önemli bir terminoloji düzeltmesi yapılınca, bu ortamda alınan 'haber' ve 'bilgi'nin de niteliği, içeriği, hedefi ortaya çıktı.
Çünkü askeri yatılı muhabirlerin elde edebileceği 'özel haber', 'süratle geçeceği haber' ya da 'içeriden elde ettiği bilgi'nin sadece ve sadece Amerikan yanlısı haber ve bilgiler olduğu ortaya çıktı.
Sınırlar sözleşme
Aslında bu tür bilgilere haber demek bile yanlış. Çünkü tek yanlı bilgiye haber denmiyor, propaganda deniyor. Askeri yatılı muhabir, zaten imzaladığı sözleşme gereği, gömülü olduğu Amerikan askeri birliği aleyhinde haber yapamıyor.
Söz konusu sözleşme, tek başına, muhabirin haber kaynağına özgürce ulaşma hakkını kısıtlıyor. Ayrıca edindiği bilgileri de serbestçe geçemiyor askeri muhabir.
Dersteki tartışmanın en güzel ve en eğlenceli yanı ise, yine terminoloji konusunda oldu. İlişik, iliştirilmiş sıfatının 'embedded'e tekabül etmediği çünkü bu Türkçe kasıtlı yanlış çevirinin aslında 'attached' sözcüğünün karşılığı olduğu da belirtildi.
Aslında ne demek?
Sonra da sınıftaki 20'yi aşkın öğrenci, 'embedded' sözcüğüne, hem kelime anlamı hem de işlevi itibarıyla Türkçe karşılıklar önerdiler. İşte 'embedded'in Türkçe karşılıkları gül destesi:
- Sözleşmeli muhabir (Gazeteci sadece medya kuruluşuyla iş sözleşmesi imzalar)
- Tertip muhabir (Askerlerle aynı dönemde bayrak altına alınmış muhabir)
- Eskort muhabir
- Erimiş muhabir
- Şirketten Muhabir (Hem 'Çaylar Şirketten'e gönderme, hem de 'Corporate Muhabir')
- Eklenmiş muhabir
- Kiralık muhabir
- Cep muhabiri (İn the pocket)
- Çantada Keklik muhabir
- Bağlanmış muhabir
- Yapıştırılmış muhabir
- Tâbi muhabir
- İntern muhabir (Hem tıp öğrencilerinin staj dönemine gönderme hem de 'içerlek' anlamında)
- Muhbir muhabir
- Entegre muhabir
- Kurulmuş-Zemberekli muhabir (Anahtarla kurulan yaylı-zemberekli oyuncaklar gibi)
İşin içine bir perçem mizah katılmış olmasına rağmen, İletişim öğrencilerinin 'embedded'leri nasıl gördükleri konusunda hoş örnekler...
Warblogging: askeri muhabirin samimi içeriği
Bir başka hoş gelişme ise Dördüncü Kuvvet Medya sitesinde Ertuğrul Acar'ın (www.dorduncukuvvetmedya.com) 'Cüneyt Özdemir'in bir de günlüklerini okuyun; farkı göreceksiniz... " başlıklı yazısı askeri muhabirlerin foyasının çok kısa bir süre içinde çıktığını kanıtlıyor.
'Warblogging' denilen bu yeni iletişim mecrası sayesinde Amerikalı askeri muhabirler, bir ihtimal vicdanlarını temizlemek için, medyalarına haber olarak geçemedikleri (Çünkü 50 maddelik sözleşme engel! Çünkü ortam müsait değil!) bilgi, duygu ve izlenimlerini İnternet'te web sitelerinde savaş günlüğü olarak yayınlıyor.
'Warblogging' sözcüğüne karşılık olarak sözlükler 'İnternet'te savaş günlüğü yayınlamak' tanımı veriyor. Bir muhabir, duyup gördüğünü, araştırıp öğrendiğini, kendi gazete-TV-radyosunun dışında bir başka medyada yayınlamak ihtiyacını duyuyorsa, bu başlı başına ne kadar büyük bir kısıtlama, sınırlama içinde çalıştığını gösterir.
Günlüklerin önemi
Acar'ın yazısına göre, bir CNN muhabiri savaş günlüklerini yayınlamaya başladı ama 'Büyük Biraderin Yeğeni' uyandı ve muhabirinin bu hakiki ama gayri-resmi günlüklerini kesmesini talep etti. Yani, muhabirin, kendi medyası olan CNN'e geçtiği haberlerin, aslında, muhabirin ya da CNN'in resmi bakış açısı, bir başka deyişle medyatik gerçek olduğu kanıtlanmış oldu.
Ben ilke olarak ordu ile sözleşme imzalayıp muhabiri bizim öğrencilerin saydığı sıfatlardan biri haline sokan askeri muhabirliğe ilke olarak karşıyım. Ne var ki Cüneyt Özdemir olsun, eminim Mithat Bereket de dönünce yazıp anlatacaktır, diğer yerli ve yabancı meslektaşların İnternet'teki savaş günlükleri haliyle bize farklı, içeriden bilgi ve izlenimler aktarması açısından ayrıca da askeri muhabirliği teşhir etmesi açısından önemli ve değerli.
Mesela El Cezire saldırı ve işgali toplam 8 muhabirle izleyip aktarırken, bir muhabir Kuveyt'teki askeri birliklerle gömülmüş durumdaydı. Saldırı ve işgal henüz tamamen bitmemişken savaş günlüklerinin yayınlanmaya başlaması bile meslek açısından olumlu. Hem askeri muhabirliği savunanlara somut bir darbe vuruyor hem de Amerikan psikolojik savaş dairesinin çaresizliğini sergiliyor:
'Sen gazeteciyi askeri muhabir yapabilmek için o kadar çalış-uğraş, saldırıdan önce kampa al, eğit. 'endoctrine' et, ama o muhabir, medyasına geçemediği haberleri İnternet'te yayınlasın. Bir nevi besle kargayı oysun gözünü...'.
CNN ve etik?
CNN, şimdi basın yasasına, muhabiri ile yaptığı iş kontratına filan dayanarak, muhabirin savaş günlüklerini yayınlamasını etik'e aykırı buluyor. CNN ve etik?
What? Askeri muhabirlik etik kurallara çok uygun da 'warblogging' değil, öyle mi?
Oysa ki, muhabir, aslında gerekli önlemlerini almış. Savaş günlükleri CNN'in rakibi bir başka medyada yayınlanmıyor. Kendi İnternet sitesinde yayınlıyor. Üstelik savaş günlüklerinde doğrudan haber, yorum, haber analizi ya da izlenim bulunmuyor.
Bu sadece bir günlük. Muhabir gördüklerini ama daha çok da iç dünyasını anlatıyor. Haberine yazamadıklarını sıkıştırıyor aralara. Tamamen şahsi. Para kazanmak gibi bir amacı da yok. Dolayısıyla savaş günlüklerinin etik kurallara aykırı bir yanı yok!
Acar'ın yazısında warblogging'le ilgili bağlantı adresleri de var:
http://www.warblogs.cc/
http://www.kevinsites.net
http://www.warblogging.com/
http://story.news.yahoo.com/news?tmpl=story&u=/nm/20030410/lf_nm/media_blogs_dc_1
http://www.daypop.com/search?q=warblogs&t=a
http://stuarthughes.blogspot.com/
http://www.Back-to-Iraq.com
http://www.muhajabah.com/islamicblog/veiled4allah.php
Embedded muhabirlerin Türkçe göbek adlarından biri 'Gömülü' ya. Aslında galiba biraz da ve şimdiden'Batık Muhabir'. (RD/NM)