Referandumdan beridir, Eleni Mavru'yu takdirle izliyorum. Bir kadın milletvekili, AKEL gibi "disiplinli" partinin kararına uymayarak Annan planına evet diyor.
O zamandan sonra yapılan her seçimde başına aksi bir şey gelecek diye endişeleniyorum. Referandum sonrası yapılan milletvekilliği seçimlerinde başta onun, sonra Takis ve Hristu'nun milletvekili seçilip seçilemeyeceğini merakla bekliyordum. Çok şükür kazandı(lar). Sonra AKEL kurultayındaki seçimlerde başarılı oldu. En son da Belediye Başkanlığı seçimlerinde, kazanmayacak söylentilerine rağmen onun başaracağına inanıyordum.
Ona duyduğum ilginin birinci nedeni kadın politikacı olmasındandır. İkinci neden de "sürü" kimliğinin dışına çıkan insanlara yapılan ayırımcılığa, kötü muameleye, engellemelere tahammül edemeyişimdir. Böylesi insanları desteklemeyi görev sayarım. Bir kadın milletvekili, AKEL gibi disiplinli bir partinin kararına uymayarak referandumda evet diyor. İnsan buraya bir mim koyar! Aradan bir yıl geçer ve AKEL Eleni ve diğer evetçileri, disiplin kuruluna sevk edip cezalandırır. Uyarı ve kınama cezası alan Eleni Mavru ile röportaj yapmam artık şart olur ( Bu röportaj 30 Haziran 2005 ve 1 Temmuz 2005 tarihli Yenidüzen'de yayınlanmıştır).
2005 yılı haziran ayının ılık gecesinde Hamur lokantasının Kıbrıs atmosferinde buluşup saatlerce konuşuyoruz. Tutumundan biraz gerileyeceğini sanıyorum ama hayır. "Evet dediğim için pişman değilim"' diyor ve Annan planını neden desteklediğini şöyle açıklıyordu.
"Ben AKEL'in yeniden birleşme ve barış fikirleriyle büyüdüm. Dayandığım temel budur. Planı ele alırsak, bu en iyi bir çözüm şekli olmayabilirdi ama benim anlayışıma göre çözüm sadece bir anlaşmayı imzalamak değildir. Devamlılığı olan bir süreçtir. Çözümü yaşatmak halkın, siyasi partilerin hükümetlerin çabasına bağlıdır. Bu nedenle ideal bir anlaşma olmasa da hepimizin çabasıyla barışı getirebileceğimizi düşündüm."
Gece boyunca, kendisinin tutumundan, şahsi problemlerinden çok Annan planı fırsatının kaybedilmesine çok çok üzüldüğünü fark ettim. O momentumu bir daha yakalayamayacağımızı tüm iyi niyetine rağmen hissediyordu ve beni de aylar sürecek bir hüzne gömüyordu. Hatta partide yaşadıklarını sorduğumda "Sıkıntı yaşadım, başka arkadaşlar da yaşadı. Gerçekten zor bir dönemdi. Acı olan, disiplin kurulu kararından çok çözüm konusunda çok değerli bir zemini kaybettiğimiz duygusunu daha güçlü biçimde hissetmekti" demişti.
Önemli bir fırsatın kaçırıldığını sürekli vurguluyordu ve işlerin daha kötüye gittiğini seziyordu: "Referandumdan sonraki gelişmeler planın reddedilmesi, referandum sırasındaki olumlu politik havayı gelecekte bulamayabileceğimiz şeklindeki değerlendirmemi haklı çıkarmıştır" diyordu.
Politik geleceğini tehlikeye atıp atmadığını sorduğumda ise "Evet, kısa dönem için risk oluşturuyor. Ancak insan düşünce ve davranışlarında tutarlılık gösterir, dürüst ve içten davranırsa, uzun vadede takdir görür. Sizinle aynı görüşü paylaşmayan insanlar bile, görüşlerin ve ideallerin samimi ve istikrarlı biçimde savunulmasına saygı duyarlar" diyordu.
Eleni'nin, tahminlerin aksine, önce, milletvekili, geçen hafta da belediye başkanı seçilmesinin altında yatan onun karakter tutarlılığı ve dürüstlüğüdür.
Barışçılığı ve evetçiliği de "şartlı" ya da "dönemsel" değildir. Her iki toplumlu etkinlikte onu görürsünüz. İki hafta önce, Türk ve Rum Yazarlar Birliği öykü şiir yarışması ödüllerini dağıtmak için Mağusa kapısında gece düzenlemişti. Eleni, seçim koşuşmalarına aldırmadan o gecede hazırdı ( Takis de vardı).
İki yıl önce, Rum tarafında geleceğin politikacıları kimler olabilir sorusunu Rum arkadaşlarla tartışırken, birisi "Eleni Mavru" demişti. Birkaç kişi, "AKEL onu referandumda evet dediği için yaşatmaz" diye itiraz etmişti.
Bu yazıyı yazarken öngörüsü haklı çıkan arkadaşı arayıp tebrik ettim. (FA/TK)
* Fatma Azgın'ın yazısı Kuzey Kıbrıs'taki Yeni Düzen gazetesinde, 21 Aralık'ta yayınlandı.