Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen) genel başkanı Zübeyde Kılıç, bir yandan eylemlere katıldıkları iddiasıyla çocukların terör suçlarından yargılandığını, diğer yandan çocuklara yönelik polis şiddetinin sürdüğünü hatırlatarak bir açıklamayla tepki gösterdi. Kılıç'ın yaptığı basın açıklamasını aktarıyoruz.
Ülkemiz çocuklarının yüz yüze olduğu pek çok sorun bulunmaktadır. Yoksulluk, çocuk işçiliği, çocuk istismarı, eğitim ve sağlık hakkından mahrumiyet, sağlıklı barınma ve beslenme olanaklarından yoksunluk bunlardan bazılarıdır.
Devlet otoritelerinin, başta BM Çocuk Hakları Sözleşmesi olmak üzere, çocukları korumaya yönelik pek çok uluslar arası belgeye imza atmış ve çocukları korumak için gerekli önlemleri almakla yükümlülük altına girmiş olmalarına rağmen, bu yükümlülüklerini yerine getirme konusunda yeterince çaba harcadıkları söylenemez. Çocuklarımıza ulusal bayram armağan edecek kadar değer verildiği dile getirilse de, verilen değer sözde kalmaktadır. Son günlerde yaşanan olaylar bunu bir kez daha açık bir şekilde göstermiştir.
Devletin çocukların korunmasına ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmesini beklerken, son günlerde çocuklara reva görülen uygulamalar, sağduyu sahibi herkesi dehşete düşürmektedir. Çocuklarımızın hayatları ve bedenleri deyim yerindeyse çatışma alanına çevrilmiş bulunmaktadır. Adana'da, Van'da Hakkari'de, Diyarbakır'da onlarca çocuk, çocuk olduklarına bakılmaksızın tıpkı yetişkinler gibi Terörle Mücadele Yasası'ndan yargılanmış, tutuklanarak yetişkinlerle aynı koğuşlara konulmuştur. Bu yargılamalardan birisi, 23 Nisan'dan yani Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'ndan bir gün önce Diyarbakır'da karara bağlandı. Çocuklara hayatlarını geri dönülmez şekilde etkileyecek olan hapis cezaları verildi. Zaten tutuklanmaları, Terörle Mücadele Yasası'ndan yargılanmaları yeterince yaralayıcı iken, bunların üzerine hapisle cezalandırılmalarını hiçbir hukuk, vicdan akıl ve mantık kabul edemez.
Kamuoyu Diyarbakır'daki cezalandırmanın şokunu atlatamadan, bir gün sonra, Hakkari'de sokak gösterilerine katılan 14 yaşındaki Seyfi T., bir polis tarafından öldüresiye dövüldü. Polisin elindeki silahı sopa gibi kullanarak çocuğu dövdüğünü kaydeden kameralar, onu yığılıp kaldığı yerde bırakıp giden polisten sonra başka bir güvenlik görevlisinin de çocuğun baygın halde yerde yattığını gördükten sonra uzaklaştığını kaydetmişti. Bu görüntüler, ülkemizdeki çocukların hayatlarının nasıl hiçe sayılabildiğinin utanç verici bir belgesi olmuştur.
Tüm bu yaşanılanların ardından "ne oluyor" diye sormak istiyoruz. Siyasetçilerin yıllardır çözemedikleri sorunların faturası bu çocuklara mı çıkartılıyor? Çocuklarımızın hayatları ve bedenleri, çözülemeyen çatışmaların yürütülme alanı olarak mı görülüyor? Bu çocuklar geleceğimiz olarak kutsanan, kendilerine bayram armağan edilen çocuklar değil mi?
Gözden çıkardıklarımızın, bedenlerini, canlarını ve hayatlarını hiçe saydıklarımızın kendi geleceğimiz olduğunu hatırlatmak istiyoruz. Çocuklarımıza reva görülen bu uygulamalardan bir an önce vazgeçilmeli, tutuklu bulunan çocuklar derhal serbest bırakılmalı, yetişkinler gibi yargılanmalarına son verilmeli ve onların yerine, çocuklara kalkan eller yargılanmalı!(ZK/EÜ)