Freedom House'un "İnternet özgürlüğü 2012 raporunda Türkiye'nin 46 puanla "kısmen özgür" ülkeler arasında yer almasını ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla "Innocence of Muslims" (Müslümanların Masumiyeti) isimli filmin engellenmesi yönünde talep üzerine yargının filmi kaldırmayan Youtube'a yönelik engelleme kararı vermesini İstanbul Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Özgür Uçkan'la konuştuk.
Uçkan, youtube'un uluslararası teamüllerle çalışan bir site olduğunu belirterek, herhangi bir ülkenin hassasiyetlerine göre video yayınlamasının vahim sonuçlar doğuracağının altını çiziyor.
Freedom House'un internet özgürlüğü raporunda Türkiye'yi Uganda ve Kenya gibi ülkelerin altına yerleştirmesini de değerlendiren Uçkan, Türkiye'de iktidarın basın özgürlüğüne bakışını göz önünde bulundurduğumuzda, internet üzerindeki baskıları arttırmaya yönelik çalışmalarının da şaşırtıcı olmadığını ifade etti.
"Hükümet 'internet düşmanı' tanımlamasını hak ediyor"
Dr. Uçkan, sadece Freedom House değil, Sınır Tanımayan Gazeteciler'den Avrupa Birliği (AB) ilerleme raporlarına kadar pek çok verinin internet özgürlüğü konusunda gerilediğimize işaret ettiğini belirtiyor.
"Genel bir eğilimin o rapora dayanması ve çok normal bir sonuç. İktidarın interneti ciddi şekilde denetim altına almaya çalıştığını görüyoruz, sansür giderek yükseliyor, anaakım medyaya yönelik baskılar internete de uygulanmaya çalışılıyor."
"5651 sayılı yasayı ağırlaştırmaya yönelik çalışmalar var. Basın Kanunu'nun antidemokratik kanunlarını internet medyasına uygulamak gibi çabaları var. Yine aynı tarzda internete kimlik numarasıyla girilmesi gibi çalışmaları da var. Bunların her biri son derece vahim örnekler."
"Bu alanda herhangi bir adım attıkları taktirde, 'Gözetim altında olan ülke', 'Kısmen özgür ülke' gibi tanımları da terk edip, resmen internet düşmanı kategorisine oturacağız."
"60-70 bin sitenin engelli olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Devlet eliyle filtre uygulamaktan tutun 5651 sayılı yasayı özgürlükleri tamamen ortadan kaldıracak şekilde uygulamaktan tutun, bunların dışında sosyal medyaya yönelik korku operasyonları düzenlemeye kadar çok ağır uygulamalarla karşı karşıyayız. Bunların sonucunda insanları otosansüre zorluyorlar."
"Türkiye tutuklu gazeteci sayısı bakımından dünyada birinci. Basın özgürlüğüne bu şekilde bakan bir yönetim, internetteki ifade özgürlüğüne, haber alma hakkına, bilgi edinme hakkına karşı nasıl bir tutum sergileyeceği de açık ve net şekilde ortada.
Bu nedenle hükümet 'internet düşmanı' tanımlamasını sonuna kadar hak ediyor."
"Rencide oldum deyip interneti sınırlandıramazsınız"
Youtube'a erişimin engellenmesi yönünde yargı kararını da değerlendiren Uçkan, "Müslümanlığın Masumiyeti" adlı filmin kendini bilmez üç kişi tarafından yapıldığını ve böyle bir film karşısında insanların "Rencide olduk, öldürdük" deme haklarının olamayacağı gibi devletlerin de "Rencide oldum, engelliyorum" deme hakkının olamayacağını ifade ediyor.
"Öte yandan youtube'u tamamen haklı buluyorum. Sonuçta youtube uluslararası teamüllere uygun olarak çalışan bir site. Herhangi bir ülke istedi diye, videoları kaldırma yoluna giderse bunun sonuçları vahim olur."
"Youtube'un kapatılması için çaba sarf eden ülkelere baktığımızda karşımıza hep internetin devlet kontrolünde olması gerektiğini savunan ülkeler çıkıyor."
"Southpark'ın veya Simpsons'ın hatta pek çok başka şov ve dizinin çeşitli bölümlerinde insanların hassasiyetleriyle, 'kutsallarıyla' dalga geçildi. Kimse de gidip ben rencide oldum diyip başkalarına saldırmadı. İpe sapa gelmez bir filmle rencide olduğunu söyleyen insanların başkalarını öldürme hakkı olabilir mi?"
"Atatürk'le ilgili görüntüler nedeniyle de youtube kapatıldı. Herhangi bir 'kutsala' bulaşılıyor diye internete sınırlama getirilmesi kabul edilemez. Kutsallar üzerinden giderek ifade özgürlüğünün kısıtlanmasına karşıyım."
"İktidar bir ahlaktan bahsediyor ama hangi ahlak? Toplumun genel ahlakı olamaz, kişinin ahlakı olur. O yüzden kimse iktidarın ahlak anlayışına uymak zorunda değildir." (EKN)