30 Mart 2014 yerel seçimlerinde Diyarbakır’da toplam 14 aday yarışacak. Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) adayı Galip Ensarioğlu ve Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) adayı Gültan Kışanak arasında geçeceği tahmin edilen seçimlerde sadece üç kadın aday bulunuyor.
Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı üç dönemdir Osman Baydemir yürütüyordu. Baydemir’in Urfa’dan belediye başkan adayı olmasıyla BDP bu göreve Eş Genel Başkanlığı görevini yürüten Kışanak’ı aday gösterdi.
Kışanak’ın seçilmesi durumunda ilk kez bir büyükşehir belediyesinin başkanı kadın olacak. Seçimlerde Diyarbakır için yarışacak diğer iki kadın aday ise Hak ve Özgürlükler Partisi’nden (Hak-Par) Sevgi Çelik Moray ve Doğru Yol Partisi’nden (DYP) Funda Kaya.
“Sorunları belediye çözemez”
Diyarbakır’a adım attığınız anda sizi siyaset ve seçim gündemi karşılıyor. Barış ve Demokrasi Partisi’nin (BDP) seçimleri farklı kazanacağından hemen herkes emin ancak konuştuğum insanlar üç dönemdir BDP ve öncüsü partilerin belediyecilik anlayışlarını da eleştirmekten geri durmuyor.
Havaalanından çıktığımda taksiciye Diyarbakır’da geçirdiğim süre boyunca karşılaştığım hemen herkese sorduğum iki soruyu yöneltiyorum:
“Diyarbakır’ın belediyecilik açısından en önemli sorunu nedir” ve “Geçtiğimiz dönem Diyarbakır’ın hangi önemli sorunu çözüldü?”
Taksici, “Diyarbakır’ın kendisi sorun” diye yanıtlıyor sorularımı ve ekliyor: “Diyarbakır’ın sorunları kim gelirse gelsin çözülmez. Burada işsizlik, fakirlik var. İnsanlarda bıkkınlık var. Devlet gelip fabrika yapsa da buranın sorunları çözülmez.
“1993 döneminde Refah Partisi (RP) belediyeyi kazandığında biraz şehrin eli yüzü düzelmişti. Bunlar da bir şeyler yapmaya çalışıyor ama dedim ya, Diyarbakır’ın sorunlarını belediye falan çözemez.”
“Burası Diyarbakır”
Taksiden Dağkapı’da inip biraz gece gezmesine çıkıyorum. Ortalıkta birkaç tane akrep aracı görsem de halk hiç oralı değil; akrepler geliyor, geçiyor, gençler beşer onar kişilik küçük gruplar halinde güleryüzle bir yandan çekirdek çıtlayıp bir yandan bağırıyorlar: “PKK halktır, halk burada…”
Muhakkak ortalıkta dolaşan sivil polisler vardır ama akşam 22.00-23.00 arası Dağkapı çevresinde akreptekiler dışında hiç polis görmedim. Bunun yarattığı rahatlık da genç-yaşlı, kadın-erkek Diyarbakırlıların yüzünden okunuyor.
Saat 23.00’ü geçerken bir TEKEL’e giriyorum ve sigara alırken iki tane de bira alabilir miyim, diye soruyorum. İşletmeci yüzüme öyle bir bakıyor ki, o zaman bir kez daha anlıyorum Diyarbakır’da olduğumu; saat 22.00’den sonra alkollü içki satışı yasağı falan sökmez burada…
Parklar, bahçeler
Gündüz sokaklarda dolaşırken taksiciye sorduğum iki soruyu yöneltiyorum insanlara. Cevapların kesişen kümesi kesinlikle “işsizlik”. O yüzden bir süre sonra soruları “İşsizlik dışında en önemli sorun nedir” diye sormaya başlıyorum.
İnsanlar genel olarak yolların kötülüğü, altyapı eksikleri gibi sorunlardan bahsediyor. Suyun pahalı olması da önemli bir şikayet konusu.
Ancak her ne kadar “daha fazlası lazım” dense de belediyenin yeşil alan çalışmalarından genellikle herkes memnun. Ara sıra “Belediye park, bahçe yapacağına şu yolları yapsın” diyenler çıkıyor ama insanlar çoğunlukla özellikle yaz aylarında o yeşil alanların önemini bildiklerinden belediyenin park, bahçe çalışmalarından memnunlar.
Kürt sorununun çözümü
Konuştuklarım arasında dikkat çeken bir diğer ortak nokta da Kürt sorunu ve Batı’nın Doğu’ya bakışı. Özellikle gençler aslında kendilerinin Batı’dan göründükleri gibi olmadıklarını anlatmaya çalışıyorlar.
Bu algının çözüm süreciyle birlikte de kırılamadığını dile getiren Diyarbakırlılar, sadece kendi kentleri için değil, tüm Doğu ve Güneydoğu Anadolu için aynı şeyi söylüyorlar ve bu algı nedeniyle medyayı sorumlu tutuyorlar.
Görüştüğüm insanlardan biri kente ilişkin sorunların hepsinin zincir gibi birbirine bağlı olduğunu ve zincirin başının da Kürt sorunu olduğunu, Kürt sorunu çözülmeden hiçbir sorunun çözülemeyeceğini ifade ediyor:
“Demokratik çözüm süreci devlet açısından devletin istediği gibi gidiyor; insanlar ölmüyor. Ancak bunun kalıcı olabilmesi için başka adımlar da atması gerekiyor. Yoksa yıllardır var olan sorunlar aynen dururken ‘Silahlar sustu, Kürt sorunu çözüldü’ demenin bir manası yok. Önemli olan silahların ebediyen susmasıdır.”
Kadınlar ve kent
Diyarbakır, bölgede gördüğüm kadarıyla kadınların sosyal hayata en fazla dahil olduğu yer. Buna rağmen “Kocam, babam, abim görür” endişesi hakim. O nedenle kadınların şehir hakkındaki görüşlerini dinleyebilsem de kameraya hayli az kadın konuştu.
Diyarbakır’da kadın olarak rahat ettiklerini, önemli sorunlarla karşılaşmadıklarını dile getiren kadınların da en önemli sorunu işsizlik. Çalışmak istediklerini ama iş bulamadıklarını dile getiren kadınlar, bu konuda belediyenin daha fazla çaba sarf etmesi ve kendilerine istihdam yaratılması gerektiği görüşünde.
Çocuklar her yerde
Diyarbakır’da her zaman olduğu gibi çocuklar her yerde. Gece gündüz hemen her yerde onlarca çocuk var.
Ne var ki, yetişkinler bu çocuklara yeteri kadar sahip çıkılmadığı görüşünde hemfikir. Bu konuda uzun yıllar yurtdışında yaşadıktan sonra Diyarbakır’a dönen Udi Yervant, çocukların çok küçük yaşlarda uyuşturucu kullanmaya başlamasından dert yanıyor.
Çocukların erken yaşta uyuşturucu ile tanışmasının beraberinde eğitimsizliği ve işsizliği getirdiğini de dile getiren Yervant, bu konuda devletin belediye ile işbirliğine giderek çocuklar için özel çözümler bulması gerektiğinin altını çiziyor.
Çözüm, devletin adım atması
Sonuç olarak, Diyarbakır her zaman olduğu gibi enerjisi çok yüksek ve adeta enerjisini nereye akıtacağını bilemeyen bir çocuk gibi.
Her ne kadar herkes belediye seçimlerini ve günlük siyaseti konuşsa da, insanlar sonuçtan emin olduklarını dile getiriyor ve açıkçası ciddi bir seçim heyecanı yaşamıyorlar.
En çok önemsedikleri, seçimlerin ardından demokratik barış ve çözüm süreci çerçevesinde devletin demokratikleşme adımlarını hızlıca atması ve barış ortamının kalıcı hale gelmesi. (EKN)
* 2014 Yerel Seçim Videorama Dosyası'na desteği için Friedrich Ebert Stiftung Derneği'ne teşekkürlerle…