10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nde basın sendikalarına gazetecilerin temel on sorunlarını sorduk. Sendikaların ortaklaştığı sorunlar örgütlenmenin önündeki engellere, sansür ve otosansür ve işsizlik.
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na (DİSK) bağlı Basın-İş Sendikası gazeteciliğin “iş”ten ziyade “meslek” olarak ifade edildiğini belirterek gazeteciliğin mesaiden öte bir yaşam biçimi olduğunu vurguluyor.
DİSK Basın-İş 1980 darbesi sonrasında basında sermayenin yeniden yapılanması ile değişen patron yapısının gazetecilik anlayışında da değişime yol açtığını belirtiyor.
DİSK Basın-İş gazetecilerin temel sorunu olarak şunları sıralıyor:
Ekonomik sorunlar
1 - Ekonomik sorunlar: Sermaye yoğun yatırımlara dönüşen basın kurumlarında ücret skalaları değişti, çalışanların ücretleri arasında uçurumlar oluştu. Ayrıca patronların yarattığı ekonomik ve siyasi bağımlılık sansüre ve otosansüre yol açtı.Tüm bunlar karşısında çalışanların meslekten beklentisinde de ekonomik sorunlar ön plana geçti. Bu nedenle bugün basında en önemli sorun sorulduğunda ekonomik sıkıntılar ifade ediliyor.”
Editöryal bağımsızlık yok
2 - Editöryal bağımsızlık: Haber kadrolarında çalışanlar gerek devlet gerek sermaye cephesinden -hem medya kuruluşunun sahibi olan sermaye hem de reklamverenler- gelen sansür uygulamalarına maruz kalıyor ve zaman içerisinde bu otosansüre yol açıyor.
Uzun ve kötü çalışma koşulları, işsizlik
3 - Uzun çalışma saatleri: Kurumlarda 'küçülme' adı altında sürekli olarak yapılan tensikatlar, kalan elemanların daha fazla çalışarak daha fazla iş yapmasına yol açıyor. Bu süreler için genellikle mesai ücreti ödenmiyor.
4 - Kötü çalışma koşulları: Uzun çalışma koşullarının yanı sıra basın emekçiler, iyi havalandırılmayan, sağlık standartlarına uymayan, doğal ışık almayan ortamlarda çalıştırılıyor. Kötü koşullar nedeniyle beden sağlığında sorun yaşayan birçok insan mesleği terk etmek zorunda kalıyor. Örneğin kameramanlar, tripod olmaması, asistanının bulunmaması gibi nedenlerle kısa sürede omurga hastalıkları yaşamaya başlıyor.
5 - İşsizlik: Hemen her basın kurumu yaz aylarına girerken kadrosunu azaltıp kış aylarına girerken yeniden eleman alımı yapıyor. Bunun dışında gazetecilere yönelik 'açlıkla terbiye etme' anlayışı uzun süredir devam ediyor.
6 - Yıpranma hakkının gasp edilmesi: Basın iş yasasına tabi çalışanlara tanından yıpranma hakkı Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) iktidarı tarafından önce kaldırıldı sonra kısmen iade edildi. Ama bu konuda hala sıkıntı var.
7 - Meslek içi eğitim: Hemen hemen hiçbir kurumun çalışanlarına yönelik meslek içi eğitim çalışması bulunmuyor. Çalışanlar yeni teknolojileri, gelişmeleri kendi imkanları ile takip etmek zorunda kalıyor.
8 - Yetenek ve birikim ödüllendirilmiyor: Ana akım medyanın büyük bölümünde çalışanların terfileri veya istihdam edilmeleri yetenekleri ve bilgilerine göre yapılmıyor. Yöneticiler patrona, siyasilere yakın isimlerden belirleniyor. Kadınların yetkili konumlara gelmesi birçok kurumda mümkün dahi olmuyor.
Sendika düşmalığı
9 - Yatırımlar yetersiz: Basın kurumlarında teknolojinin giderek daha fazla kullanılır olması kaçınılmaz olarak yatırım gerektiriyor. Ancak patronların yatırımlara gerekli önemi vermemesi nedeniyle çalışanlar açısından birçok iş sıkıntı olarak geri dönüyor. Örneğin muhabir ve foto muhabirleri, fotoğraf makinası, teyp, taşınabilir bilgisayar gibi iş için kullanması gereken cihazları kendi cebinden almak zorunda kalıyor. Hatta iş için yaptığı görüşmelerde kendi telefonunu kullanmak zorunda kalıyor.
10 - Sendika düşmanlığı: Elbette çalışanlar açısından tüm sorunlarını çözmenin en önemli aracı örgütlenerek, birlikte mücadele etmektir. Bunun farkında olan medya patronları siyasi ve ekonomik anlamda kendi aralarında çatışmalar yaşasalar da sendika düşmanlığı konusunda bir araya geliyorlar. Hatta çalışanların hak arama mücadeleleriyle ilgili birbirlerine bilgi veren farklı gruplardan insan kaynakları departmanları, gazetecileri işsizliğe mahkum etmeye çalışmaktadır. Elbette gazeteciler arasında sendikal örgütlenme olması gerekenin çok altında olmasına rağmen, tüm sorunların çözümünde tuttuğu yer nedeniyle aslında en önemli sorundur.
“AKP iktidarı hakları gasp etti”
DİSK Basın-İş ayrıca 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü için yaptığı basın açıklamasında şunları ifade ediyor:
“5953 sayılı Basın çalışanlarının özlük haklarını düzenleyen yasanın gazeteciler ve matbaacılar açısından en önemli kazanımlarından biri, yıpranma hakkının tanınmasıydı. Gerek yazı işleri kadrosunda çalışanlar gerek 1475 sayılı İş Kanunu hükümleri doğrultusunda çalışan matbaa ve teknik ekibin yıpranma hakkı AKP iktidarı tarafından gasp edildi. Kısa bir süre önce ise iyice tırpanlanmış bir şekilde sadece 5953 sayılı yasa hükümlerine bağlı çalışanlara iade edildi.
“Bugün geriye dönüp baktığımızda, basın sektöründe sermayenin yeniden yapılanması doğrultusunda kurumlar el değiştiriyor. Sermaye yapısının her değişimi ise çalışanlara işsizlik, daha fazla çalışma, hak gaspı olarak geri dönüyor. 2014 yılına çok sayıda arkadaşımız işsiz olarak girdi.
“Bir kez daha tekrarlıyoruz. Toplu işten çıkarmalar suçtur, suç işlemeye son verin. Matbaa çalışanları ve teknik kadroların gasp edilen yıpranma hakkı geri verilsin. İşçilerin insanca yaşamak için çalıştığını unutmayın. Sağlığı tehdit eden çalışma koşulları iyileştirilsin ve sendikal baskılara son verin.” (EA)