“Bugün 10 Ocak, Çalışan Gazeteciler Günü. Ülkeyi yönetenler çıkıp demeçler verecek, mesajlar yayınlayacaklar. Gazeteciler Günümüzü kutlayacaklar. Gazeteciliğin ne kadar değerli bir meslek olduğunu süslü kelimelerle anlatacaklar. Sakın inanma… Öyle düşünmüyorlar. Yalan söylüyorlar. Gazeteciliği yok ediyorlar. Tek tip, yandaş gazeteci istiyorlar.”
Dışarıdaki Gazeteciler, bugün yayınladıkları bir sayfalık gazete ile hem neden 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nü kutlamadıklarını anlattı hem de gazetecilerin de aralarında olduğu mahpuslara getirilen “tek tip kıyafete” tepkilerini gösterdi.
Sosyal medyadan yayınlanan “Tek tip gazeteci olmayacağız” başlıklı, "Hakikat" adlı gazete, #kutlamıyoruz etiketiyle paylaşıldı.
* Gazete sayfasına ve yazıların tamamına buradan ulaşabilirsiniz.
Hapisteki gazeteciler yazdı
Gazetede, hapis cezası verilen gazeteciler Nedim Türfent ile Zehra Doğan’ın ve tutuklu gazeteciler Ahmet Şık, Murat Sabuncu ve Cumhuriyet davası sanığı avukat Akın Atalay’dan alıntılar da yer aldı.
Nedim Türfent’in 17 Kasım 2017 tarihli duruşmadaki savunmasından: “Türk’ün gücünü göreceksiniz’ haberi yüzünden hedef alındım ve bunun için içerdeyim. Gazeteciler her konuda haber yapabilir. Ben hendeklerle ilgili Yüksekova’da haber yaptığım için şu an buradayım. Hendek haberi yapmam beni örgüt üyesi yapmaz, bu bir gazetecilik faaliyetidir.”
Zehra Doğan’ın 6 Ocak 2017’de Fransa'daki sergisi için gönderdiği mektuptan: “‘Neden Nusaybin’desin?’, ‘Neden bu haberleri yapıyorsun?’, ‘İtiraf et bu resimleri sen mi yaptın?’ sorularına maruz kaldım… Uzun lafın kısası gazetecilik faaliyetimden dolayı örgüt üyesi olduğuma karar verildi. Çizdiğim resimler de örgüt üyesi olduğuma dair delil olarak gösterilerek dört duvar arasına gönderildim.”
Akın Atalay’ın 24 Temmuz 2017 tarihli duruşmada beyanından: “Esareti kabul etmeyiz, onurumuzdan, haysiyetimizden, insanlığımızdan vazgeçmeyiz. Korkuya teslim olmayız. Gazeteciliğe, halkın bilgi edinme hakkına zarar verecek bir ödün vermeyiz, veremeyiz.“
Ahmet Şık’ın 25 Aralık 2017 tarihli duruşmada engellenen beyanından: “Ne yaparsanız yapın ne hakikati aramaya devam etmekte, ne de hakikati bulduğumuzda sahibi olan halka teslim etmekte bir an bile tereddüt etmeyeceğiz. Çünkü biz gazeteciyiz.”
Murat Sabuncu’nun 24 Temmuz 2017’deki duruşmadaki beyanından: “Ailem ya da milletvekili arkadaşlar ‘Süreçte sana en ağır gelen neydi’ diye sordular. Evimin basılması mı? Terörle mücadelede bodrum katında bekletilmem mi? Çocuğu olan 47 yaşında bir adam olarak Silivri Cezaevi’nde pantolonumu çıkarmaya zorlanmam mı? Bir gazeteci olarak bu duruşmada manşetlerin üstünden geçmem bana en ağırı geliyor.”
“Tek tip gazeteci olmayacağız”
Gazetedeki yazıda da Kanun Hükmünde Kararname ile getirilen “tek tip kıyafet” uygulamasına atıf yapıldı:
“Bugün onlarca gazeteci dört duvar arasında. Bugün 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü. Bugün Türkiye, dünyanın en büyük gazeteci cezaevi. Bugün kutlanacak bir şey yok.”
(AS)
* Dışarıdaki Gazeteciler: Gazeteci Ahmet Şık, OdaTV davasından 2011’de tutuklandığında, “Ahmet ve Nedim’in arkadaşları (ANGA)” isimli gazeteci inisiyatifi, tutuklu meslektaşları için eylemler düzenlemeye başladı. Şık ve Şener’in bir yıl sonra tahliye olmasıyla gazeteciler “Dışarıdaki Gazeteciler” adını aldı. OdaTV davası, KCK Basın davası ve şimdi Cumhuriyet gazetesi davasından hapiste olan meslektaşları için eylemlere devam ediyorlar.