Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesine ilişkin yeniden görülen davaya bugün Çağlayan Adliyesi'deki İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde (ACM) devam edildi.
Cinayette ihmali bulunduğu iddia edilen kamu görevlilerinin yargılandığı altısı tutuklu 85 sanıklı davanın 84. duruşması gerçekleştirildi.
24. duruşma haftası olarak bilinen dava sürecinde bu hafta duruşmalar üç gün sürecek. Eylül ayında gerçekleştirilen 23. Duruşma haftasında Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) Kararnamesi ile davanın görüldüğü 14. ACM'de heyet değişikliğine gidilmişti.
Tanıkların dinlenmesiyle devam eden mahkemeye Emre Efe Şimşek başkanlık etti.
Duruşmaya tutuklu sanıklar dönemin İstanbul Emniyet İstihbarat Şubesi Müdürü Ali Fuat Yılmazer, dönemin Emniyet İstihbarat Dairesi Başkanı Ramazan Akyürek katıldı. Diğer tutuklu sanıklar da SEGBİS aracılığıyla bulundukları cezaevlerinden duruşmaya katıldı. Halen ev hapsinde bulunan Dönemin Trabzon İl Alay Komutanı Albay Ali Öz ve dönemin İstanbul Emniyeti İstihbarat Şubesi Müdürlerinden Ahmet İlhan Güler, dönemin Trabzon İl Emniyet Müdürü Reşat Altay Erhan Tuncel'in bulunduğu tutuksuz sanıklar katıldı. Dink ailesi avukatlarından Hakan Bakırcıoğlu, Hülya Deveci, Sebu Aslangil ve sanık avukatları da duruşmada hazır bulundu.
Duruşma öncesinde adliyenin C Kapısı karşısında toplanan Hrant'ın Arkadaşları bir basın açıklaması gerçekleştirdi. "Hrant için adalet için" ve "Biz bitti demeden bu dava bitmez" sloganları atılan açıklamada basın açıklamasını Hrant'ın Arkadaşları'ndan Bülent Aydın gerçekleştirdi.
Bülent Aydın açıklamasında şunları söyledi:
"Hrant için adalet demeye devam edeceğiz""19 Ocak 2007'de öldürülen Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink Cinayeti Davası'nın 84. duruşması için adalet nöbetindeyiz. Bir ay sonra 19 Ocak günü Hrant Dink'i katledilmesinin 12. yılında Agos Gazetesi'nin önünde vurulup düştüğü yerde anacağız. Cinayet davası da ardından gelen aylarda 12. yılını dolduracak. Biz Hrant'ın Arkadaşları ilk duruşmadan beri buradayız. Adalet talebimizi haykırmaya ve Hrant için adalet demeye devam ediyoruz. "6'sı tutuklu 85 sanığın yargılandığı davada bu hafta yapılacak duruşmalarda mahkemenin davet ettiği tanıklar dinlenecek. Hrant Dink'in gerçek katilleri hak ettikleri cezayı alana ve bu alçakça cinayetin hesabı tüm ortaklardan sorgulama kadar bu dava bitmiş olmayacak." |
Duruşma mahkeme Başkanı Emre Efe Şimşek'in duruşmayı açmasıyla başladı. Yapılan yazışmalar okundu. Heyetteki bir üye hakimin değişti anlaşıldı.
Eski Rize İl Emniyet Müdürü dinlendi
Mahkeme heyeti ilk olarak cinayet tarihinde Rize İl Emniyet Müdürü olan Şahmaz Demirtaş'ı dinlendi. Demirtaş il emniyet müdürlüğü görevinden önce 2003 – 2006 tarihleri arasında İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü İstihbarattan Sorumlu Müdür Yardımcısıydı.
Demirtaş olay tarihinde Rize İl Emniyet Müdürü olduğunu söyleyerek olayı basından öğrendiğini söyledi. Demirtaş "Olayın aydınlatılmasını sağlayacak bir bilgiye sahip değilim" dedi.
Hakim Şimşek 17 Şubat 2006 tarihinde Trabzon Valiliği'nden İstanbul'a gönderilen ve cinayeti ihbar eden belgeyi sordu. Cinayeti bildiren yazıyı geç gördüğünü söyleyen Demirtaş, ilgili yazının şubeden şubeye yazıldığı söyledi.
"Yazı şube müdürüne gelir. Daire başkanlığı koordine eder. Eğer ilden ile yazılan bir yazı olsaydı görürdüm ama şubeden şubeye yazılmış, o nedenle yazı benim önüme gelmedi."
Mahkeme başkanının, tanık Demirtaş'a belgenin değerlendirilmesini sorması üzerine Demirtaş "Normalde gelen haber ciddi bulunursa şube istihbarat müdürü bize ve ilgili birimlere sözlü bilgi verir" ifadelerini kullandı.
Tanık Demirtaş'a ilk verdiği ifadesindeki "İstanbul işi daha çok Trabzon'a bıraktı" sözü hatırlatıldı. Bunun üzerine Demirtaş "Olay İstanbul İstihbarat Şube'ye bildirmiş ama şube müdürüne bildirilmemiş. Şube müdürüne bildirilebilirdi. Bildirilmediği için İstanbul'un işi daha çok Trabzon'a bıraktığı sonucu çıkıyor tarafımdan" dedi.
"Yazıyı bana müfettişler gösterdi"
17 Şubat 2006'da Trabzon'dan İstanbul'a gönderilen belgeyi daha sonra Başbakanlık Teftiş Kuruluyla gerçekleşen bir mülakat sırasında gördüğünü belirten Demirtaş, bunun normal olduğunu söyleyerek "Yazıyı şube müdürü Engin Dinç yazmış. Şubeden şubeye yazılmış yazıyı ben görmem. Yazı kendi hiyerarşisi gereği benim elimden geçmez. Yazı bana yazının yazılmasından üç dört ay sonra müfettişler tarafından gösterildi" dedi.
Yazıların denetlemesi yapılmıyor
Dink ailesi avukatı Hakan Bakırcıoğlu Demirtaş'a Trabzon'dan gelen yazının denetlemesinin yapılıp yapılmadığını sordu. Demirtaş ise kimsenin denetlemediğini söyledi. Bakırcıoğlu bu sefer istihbarattan sorumlu müdür yardımcısı olarak kendisine hangi bilgilerin geldiğini sorudu. Demirtaş "Müdür yardımcısı olarak gelen bilgiler il emniyet müdürü ya da müdür yardımcısı ibaresiyle gelirse benim önümden geçerdi" ifadesini kullandı.
Hakan Bakırcıoğlu daha sonra Demirtaş'ın ifadesinden şu alıntıyı yaptı: "Sansasyonel durumlar nedeniyle Hrant Dink'in ilgi alanına girdiğini söylemişsiniz. Nedir bu sansasyonel durumlar?
Bakırcıoğlu'nun sorusuna karşılık Demirtaş "Dink'in devam eden davaları vardı. Davalar sırasında protestocular gelip eylem yapıyorlardı. Slogan atıp, yumurta fırlatıyorlardı. Bu nedenle Hrant Dink'in istihbaratın gündeminde olması gerektiğini düşündüm, istenmeyen durumların önüne geçmek için" dedi.
Bakırcıoğlu: Dink'in öldürülmesi sansasyona girer miydi?
Bakırcıoğlu Demirtaş'ın cevabına ithafen öldürülmesi sizin tabirinizle sansasyona girer mi diye sordu. Demirtaş "Tabi girer. Öldürülmek büyük bir olay" dedi. Bakırcıoğlu daha sonra Dink'in öldürülmesine ilişkin olayda, öldürülmesini önlemek için herhangi bir emir verip vermediğini sordu.
Demirtaş, "Benim o konuda herhangi bir hareket kabiliyetim yok. Benim söyleyeceğim şeyler şube müdürüne emir telakki etmez. Ben idari personalim. Bana öyle bilgi gelmediği için de harekete geçmedim. Ben İstanbul'da çalıştığım süre içerisinde Hrant Dink'le alakalı ona açılmış davalar ve bu davalar sürecinde yapılabilecek eylemleri önlemekle ilgili görevliydim. Her gün yüzlerce evrak geliyor. Bilgilerin değerlendirilmesinde, ciddiyete alınmasında kesinlikle bir eksilik var" dedi.
"Yönetim sadece protokol görevimi görüyor?"
Okan Şimşek'in müdafi avukatı Demirtaş'a sorusunda "Görevde olduğunuz süre boyunca hiçbir şey yapmamışsınız. Denetleme yapmamışsınız, size bilgi gelmemiş, üstlerinize bilgi vermemişsiniz. İstanbul il emniyet müdürü ve yardımcıları sadece protokol görevimi yapıyor" diye sordu. Demirtaş ise bu soruyu "Evet, dışarıdan bakarsanız sadece protokol görevi yapıyor" diye cevapladı.
Tutuklu sanık Ali Fuat Yılmazer söz alarak Demirtaş'a "Benim denetim yetkim yok dediniz. İstanbul il emniyet müdür yardımcısının istihbarat şubelerini denetleme yetkisi yok mudur?" sorusunu yöneltti. Demirtaş bu soruyu şöyle cevaplandırdı:
"Bir konuda denetlemem gerektiği söylenirse veya emir gelirse denetlerim. Ama emir gelmeden denetleyemem. Benim İstanbul İstihbarat Şubesini denetlemem için birinin bana mutlaka yazılı emir vermesi gerekir.
"Zaten tahkikat hangi ilde başladıysa o il soruşturmanın koordinatörüdür. Olayla ilgili soruşturmayı başlatan il Trabzon olduğu için bütün yazışmaları onlar takip etmek zorundadır."
Öğleden sonra Hakan Aydın Türkeli dinlendi
Öğlenden sonra devam eden duruşmada dönemin Terörle Mücadeleden sorumlu İstanbul İl Emniyet Müdür Yardımcısı Hakan Aydın Türkeli tanık olarak dinlendi. Meslek hayatının yedi senelik kısmının İstanbul'da geçtiğini belirten Türkeli, cinayetin yaşandığı gün yurtdışında olduğunu söyledi.
Türkeli, cinayet sonrasında Ogün Samast, Yasin Hayal ve Erhan Tuncel ekibinin yakalanması ve sonrasındaki süreci anlattı. Yasin Hayal'in gözaltındayken Elazığlı Erhan diye birinden bahsettiğini bunun ardından ellerinde açık kimlik bilgisi olmadığı halde Trabzon Emniyet Müdürlüğünün Erhan Tuncel'i yakalayarak kendilerine gönderdiğini söyledi.
Erhan Tuncel'in polis muhbiri olduğunu söylediğini ve cinayete ilişkin bilgileri Trabzon Emniyet'indeki polis memurlarına anlattığını ancak avukatıyla ifade vermeye başladığında susma hakkını kullandığını söyledi.
Cinayetten sonra Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı ile İstanbul Emniyeti arasında bir gerginlik olduğunu anlatan Türkeli, istihbarat şubesinden hiçbir bilgi alamadıklarını aktardı.
Türkeli'ye 2004 yılında Dink'in iş yeri ve Agos gazetesinde güvenlik tedbiri alınması için yazdığı yazı soruldu. Türkeli, ''Sabiha Gökçen haberinden dolayı tedbir aldırdık. Gerekli yerler yazdık. Hem evi hem de gazete hem de Hrant Dink'in kulladığı yol güzergahında tedbir aldırdık. Ancak bu konjonktörel bir durumdu'' diye konuştu.
Türkeli, İl Asayiş toplantılarında Dink konusunun hiç konuşulmadığını da söyledi. (HA)