Cinayetin, Trabzon, Pelitli ve cinayet mahalliyle sınırlı çok yerel bir terör örgütü olarak tanımlandığına işaret eden Bayramoğlu, müdahil avukatlarının düşüncelerini tamamen paylaştıklarını ifade ederek, "Bu soruşturmanın genişletilmesi gerekiyor. Bu Türkiye'nin ahlak davası" diye konuştu.
"Karmaşanın parçalarını ortaya çıkarmalıyız"
Çeşitli çetelerin Dink cinayetiyle ilgileri ve ortaya çıkış zamanlamaları açısından durumu değerlendiren Bayramoğlu, "Bugüne kadar gelinerek bakıldığı zaman, Hrant'ın tam da ortasında olduğu büyük bir yumak olduğunu görüyoruz" dedi.
Hukuki sürecin hukuki bazı verilerle sınırlı olduğunu ancak siyasi delillerin, farklı bir analiz, mücadele ve soru sorma imkanı verdiğine işaret eden Bayramoğlu, "En büyük dileğimiz, bu merakın sadece mahkeme süreciyle sınırlı olmaması. Açıkçası basının bu karmaşanın parçalarının ortaya çıkarması için gayret göstermemiz lazım" diye konuştu.
"Şemdinli'de Ankara'daki siyasetin şekillenmesi var"
Hrant Dink'in öldürülmesiyle ilgili sürecin Şemdinli süreciyle bağlantılı olduğunu savunan gazeteci, "Şemdinli'de patlayan bombalar sadece bir ittifak sistemini değil bir çete sistemini açığa koydu. Devlet içerisindeki ilişkiler, siyasi ilişkiler, askeri otorite ilişkileri, Şemdinli iddianamesindeki ilişkiler Ankara'da siyasetin tasfiyesi ve şekillenmesi olarak bir yeniden yapılandırmayı ifade etti" diye konuştu.
Cinayetin, bu süreçte ilişkisine değinen Bayramoğlu, bunu üç noktaya dikkat çekerek açıkladı. Bayramoğlu şöyle konuştu:
"Birincisi, Malatya'dan Dink cinayetine kadar bir dizi vahşetler arka arkaya geldi. Daha önce Danıştay saldırısı, Cumhuriyet gazetesinin bombalanması gibi olaylar, bugün delilleri, kullanılan bombalar ve şüpheli insanlar itibariyle bütünüyle karşımıza çıkıyor. Dink davasının müdahillerinin bütün bu saldırılarda adı geçiyor."
"İkinci yön, arka arkaya bir dizi mühimmat depolarının ortaya çıkmasıdır. Bir tür, Türk gladyosu, Türk Ergenekonu'nun, Türkiye'de yarı resmi bir yapılanmanın ortaya çıktığı kanaatindeyim. Bu olaylardan yakalanan ve adı geçenlere baktığımız zaman, bu cinayetlerle mühimmat depoları arasında bir bağlantı olduğunu hissediyoruz."
Paramiliter güçler ve mühimmat ilişkisi...
"Üçüncü nokta ise şu: Türkiye'de bir süredir sivil toplum şeklinde, karşımıza çıkan ve ciddi faaliyet gösteren bir paramiliter örgüt vardır. Bunların içinde ve başında, ismini bildiğimiz veya bilmediğimiz, çeşitli subay ve askerler göre yapıyor. Bu isimlerin hemen hepsi ya bu cinayet dosyalarıyla ya da bu mühimmat depolarıyla ilgili olarak karşımıza çıkıyor. Yine hemen hepsi, 301 süreci başladığında yani Hrant Dink ile başlayan Orhan Pamuk, Perihan Mağden ve Elif Şafak ile devam eden bu süreçte aktif olarak bir seferberliğin içinde yer almışlardı. "
Bayramoğlu, "Bu soruşturmanın genişletilmesi gerekiyor. Dile getirdiğimiz iddiaların hukuki bir delile dönüştürülmesi için bizlerce bu politik kanıtların işlenmesi gerekiyor" dedi. (EÖ/EÜ)