19 Ocak 2007, Saat 15:05'te "Evet, biz Ermenilerin bu topraklarda gözümüz var. Var, çünkü kökümüz burada. Ama merak etmeyin. Bu toprakları alıp gitmek için değil. Bu toprakların gelip dibine gömülmek için" diyen gazeteci Hrant Dink, İstanbul'un en merkezi noktalarından birinde, Osmanbey'de, yayın yönetmeni olduğu Agos gazetesinin önünde güpegündüz katledildi.
Cinayetin üzerinden 11 yıl geçti. Davayı takip edenlerin bildiği, yıllar süren dolambaçlı hukuk mücadelesi, soruşturulanlar, soruşturulmayanlar, hiç aydınlanmayak noktalar ve davanın içine girdiği girdapları Avukat Hakan Bakırcıoğlu'na sorduk.
Bakırcıoğlu, tüm bu süreçte kamuoyunun davayı sahiplenmesinin pekçok soruşturmanın önünü açtığını söylerken, cinayete giden sürecin kendisinin yeniden soruşturulması gerektiğini vurguladı ve bunun için Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) yaptıkları ihlal başvurusunun sonucunu beklediklerini söyledi.
"AYM'ye ihlal başvurumuzda soruşturulması gereken kişileri yazdık"
AYM'ye ihlal başvurunuzda temel talep nedir. Şu an yargılanan 85 sanık arasında yer almayan ve yargılanması, hakkında soruşturma açılması gereken size göre eksik kimler var?
İstanbul Vali Yardımcısı Ergun Güngör, İstanbul MİT Bölge Başkan Yardımcısı Özel Yılmaz, İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürü Selim Kutkan, İstanbul İl Emniyet İstihbarat Şube Müdürlüğü görevli Güren Köksal, İbrahim Pala, İbrahim Şevki Eldivan, Bahadır Tekin, Özkan Mumcu başvurumuzu oluşturan isimlerin bir kısmı.
Bunun yanı sıra, cinayete giden süreçte bulunan ve soruşturulması gerektiğini belirttiğimiz Veli Küçük ve Kemal Kerinçsiz de yine başvurumuzun konusunu oluşturan kişiler. Ve cinayete giden sürecin kendisinin yeniden soruşturulması gerektiğini de beyan etmekteyiz. Salt Kemal Kerinçsiz, Veli Küçük değil. O süreçte yaşanan bütün olaylar ve o süreçte bulunan bütün kişilerin soruşturulması gerekiyor.
Dolayısıyla eğer Anayasa Mahkemesi bir ihlal kararı verecek olursa bu ihlal kararı hem bir kısım kişi hakkında iddianame düzenlenmesini zorunlu kılar, hem de bu ihlal kararı cinayete giden süreçte yaşanan bütün olayların ve kişilerin yeniden soruşturulmasının mümkün hale gelmesini sağlar.
Yaklaşık bir buçuk yıllık bir süre oldu sanırım başvuralı. Cevap için bir öngörünüz var mı zaman olarak?
Anayasa Mahkemesi'ne daha önce yapmış olduğumuz başvuru birkaç aylık zaman zarfında sonuçlanmıştı. Yani İstanbul Bölge İdare Mahkemesi, İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü görevlileri ve Ergun Güngör kararına yönelik başvuru karara bağlanmış ve ihlal kararı verilmişti. Dolayısıyla biz bu sürecin uzadığını ve biran önce bu kararın verilmesi gerektiğini düşünmekteyiz.
Fakat hangi tarihte olacağı konusunda bir öngörümüz yok.
Peki AYM'nin Şahin Alpay ve Mehmet Altan kararının mahkemeler tarafından uygulanmamasından sonra karar çıksa bile uygulanacak mı gibi bir endişe oluştu mu?
Bizim Dink cinayeti soruşturmaları sonucu varılan bir karardı. Dolayısıyla eğer ihlal kararı verilecek olursa savcılık tarafından belli kişiler üzerinden iddianame düzenlenmesi zorunlu olacaktır ve bir kişi üzerinden de soruşturma zorunlu hale gelecektir.
Dolayısıyla bu durumun Dink cinayeti soruşturmasına bir etkisi olduğunu çok düşünmemekteyiz. Yani Dink cinayeti soruşturması için yaptığımız başvuruyu çok etkileyeceğini düşünmüyoruz.
"Bu haliyle gerçeğin tamamına ulaşılamaz"
"FETÖ" ile ilişkilendirildikten sonra da sanık sayısında artış oldu. Hali hazırdaki sanık sayısı 85. Sizin için bu davayla ilgili herhangi bir somut gelişme yaşandı mı?
İddianameler önemli. Bizim hakkında iddianame düzenlenmesini talep ettiğimiz kişilerin bir kısmı hakkında iddianame düzenlendi. Süren yargılamada da önemli bilgiler de açığa çıktı. Fakat dediğimiz üzere cinayete giden süreçte yaşananlar gerektiği gibi soruşturulmadılar.
Oysa ki cinayete giden süreçte yaşananlarla cinayet arasında çok doğrudan bir bağ bulunmakta ve yine bizim hakkında iddianame düzenlenmesini talep ettiğimiz tüm kişiler hakkında iddianame düzenlenmedi.
Bu sebepledir ki düzenlenen iddianamelerle yapılan yargılamaları önemsiyoruz fakat bu haliyle kalması durumunda gerçeğin tamamına ulaşılamayacağını ve bütünlüklü bir yargılamanın yapılamayacağını ve nihayetinde de bütün sorunları kapsayan bir karar çıkmayacağını düşünüyoruz.
Eğer ki Anayasa Mahkemesi ihlal kararı verir ve İstanbul Sulh Ceza Hakimliği kovuşturmaya yer olmadığına dair karara itirazlarımızı kabul eder ve İstanbul Savcılığı yeni baştan bir soruşturma yapar ve gerekli iddianameleri düzenlerse ancak o zaman adil bir yargılama yapılması mümkün hale gelir.
"Belirli saatlere ait kamera kayıtlarına hiçbir zaman ulaşılamadı"
Cinayet günüyle ilgili çevredeki kamera kayıtlarındaki boşluklardan konuşursak...
Cinayet gününe ait kamera kayıtlarından önemlileri yok. Sorunlardan bir tanesi bu ve neden olmadığının izahı da yapılabilir durumda da değil. Bir ikincisi de cinayetten sonra kamera kayıtları için bankaya giden iki görevli var. Onlar oradayken gelen başka iki görevli de var onun öncesinde. Onlar kamera kayıtlarından örnek alıp çıkmak için oradalar.
Sonrasında evraklarda, kamera kayıtlarını teslim alan görevlilere sorulduğunda, kendilerinden önce bankaya gelip görüntüleri alan kişilerin kim olduğu konusunda bilgi sahibi olmadıklarını söyler durumdalar.
Dolayısıyla hem kamera kayıtlarının belirli saatlerinde görüntüler yok, neden olmadığına dair izah yok. İkincisi de kayıtları alan görevlilerden önce bankaya gidip görüntüleri alan şahısların kim olduğuna dair de bir tespit yapılabilmiş değil.
Onlar aslında başından beri olan ama bizim çalışma yapılmasını talep ettiğimiz görüntülerdi. Ama var olan görüntüler her daim eksiklikler içeren görüntüler. Hiçbir zaman o belirli saatleri kapsayan görüntülere ulaşılamadı. Dolayısıyla bugün hala tartışma konusu yapılan görüntüler aslında 2007 tarihi itibariyle var olan ama üzerinde çalışma yapılmayan görüntüler.
"Operasyon yetkimiz yoktur savunması sorumluluğu bertaraf etmeye yönelik"
Aralık'taki duruşmada dönemin Trabzon İl Jandarma İstihbarat Şube Müdürü Metin Yıldız'a cinayetin işleneceği bilgisi olduğu halde neden operasyon yapılmadığıyla ilgili bir soru yöneltmiştiniz. O da operasyon yetkisinin kendilerinde olmadığını söyledi. Bu ne kadar inandırıcı, hali hazırdaki sanıklar sürekli topu başkasına atıyor gibi bir tablo var duruşmalarda.
Metin Yıldız İstihbarat Şube Müdürü ve elde edilen bilgiler operasyon yapılmasını zorunlu kılan bilgiler. Çünkü Yasin Hayal'in Hrant Dink'i öldürmeyi tasarladığı, birkaç arkadaşıyla birlikte hareket ettiği, krokiler hazırladığı, cinayet için silah temin etmeye çalıştığı bilgileri var ve biz yine biliyoruz ki cinayet silahı henüz ele geçmeden düzenledikleri bir rapor var.
Haber kayıtlı bildirim formu adını verdikleri. 20 Ocak 2007 tarihinde saat 21:30'da hazırladıkları bir rapordur bu. Ogün Samast Samsun otogarında 22:30 ya da 22:40'ta yakalandı ve cinayet silahı da o zaman ele geçmiştir.
Dolayısıyla henüz cinayet silahı ele geçmeden, cinayetin el yapımı silahla işlendiği bilgisine dahi sahiptir Trabzon İl Jandarma Komutanı istihbarat görevlileri. İstihbarat Şube Müdürlüğü görevlileri operasyonlara kılavuzluk yapan birimler ve operasyonu yapacak icracı birimlere bilgi de aktaranlar. Dolayısıyla "Bizim operasyon yetkimiz yoktur" sözü ve savunması sorumluluğu bertaraf etmeye dönük bir savunma.
Esasında bilgi edindikleri an itibariyle, MİT Trabzon Bölge Başkanlığı ile paylaşmaları, Trabzon Valiliği'ne aktarmaları, Trabzon İl Emniyet Müdürlüğü'ne iletmeleri, Trabzon Cumhuriyet Başsavcıları'na iletmeleri, Trabzon ve İstanbul İl Jandarma Komutanlıkları'na bildirmeleri ve savcılık ile koordine olarak operasyon yapma yükümlülükleri var. Bu savunmanın hiçbir kıymeti harbiyesi bulunmuyor.
"Kamuoyunun 11 yıldır süren ilgi birçok şeyin soruşturulmasını mümkün kıldı"
Siz 11 sene sonra hala kamuoyundan davaya yönelik aynı ilginin olduğunu ve bunun yargılamanın sürmesi üzerinde etkili olduğunu düşünüyor musunuz?
Şunu söyleyeyim... Bence cinayeti gerçekleştirenlerin öngöremedikleri temel mevzu bu denli toplumsal bir tepkinin ortaya çıkacağıydı. Bu büyük toplumsal tepki ortaya çıkınca birçok şeyin soruşturulması mümkün hale geldi. Elbette 11 yıl süren bir yargılama çok uzun bir zaman, bir yandan bu ülkede bir sürü gelişme yaşanıyor. Hala büyük bir duyarlılık var. Bunun da davaların ve soruşturmaların gidişatına katkı sağladığını görüyoruz. (PT)