27 Ekim, salı günü İzmir 8. Ağır Ceza’da bir duruşma var. Suat D., Murat K., Reşit A., Kubilay A. adlı sanıklar Ekrem Kaceroğlu’nu “kasten öldürme” suçundan müebbet istemiyle tutuksuz yargılanıyor.
Ekrem Kaceroğlu 7 Ekim 2014’te İzmir Bornova’da “Kobané‘ye yönelik IŞİD saldırıları ve hükümetin tavrı”nı protesto eyleminde silahla vuruldu, yere düştükten sonra linç edildi, 19 Ekim’de öldü.
Dava avukatlarından Eylem Yıldız üçüncü duruşma öncesi yargılamanın kritik noktalarını “şüpheliler hakkında etkin bir soruşturma yürütülmemesi, delillerin toplanmaması ve mahkemenin yargılamayı tutuksuz sürdürmesi” olarak özetliyor.
“Hem linç hem de ateşli silahla öldürme hakkındaki bir dosyanın tutuksuz sanıklarla yürütülmesi, 6-8 Ekim olaylarında öldürülen HDP'liler ile ilgili diğer dosyalarla paralel olarak, cezasızlığın hedeflendiğinin -bizce- kanıtı...”
7 Ekim 2014
İzmir-Bornova-Doğanlar mahallesinde akşam saatlerinde bir grup karşı toplanıyor. Polis yürüyüşe geçmelerine izin vermeyince Doğanlar Pazar yerinde oturma eylemi yapıyorlar.
Aynı mahallede oturan kalabalık bir grup oturanlara taş ve sopalarla saldırıyor, ateş açıyor. Görüntülerde TOMA, resmi ve sivil polisler de var.
Reşit A. TOMA önünde koşarken havaya ateş açtığını kendi anlatıyor ifadesinde. Başka silah sesleri de duyuluyor. Kaceroğlu yere düşüyor. Polis saldıranlara müdahale etmiyor, TOMA, Kaceroğlu’nun yerdeki yaralı bedenine doğru su sıkıyor.
Saldırganlar tekme, sopa ve taş ile yaralı yatan Kaceroğlu’nu linç ediyorlar. Dakikalarca süren bu duruma polis karışmıyor. Sadece bir polisin “ambulans” diye seslenişi de karşılığını bulmuyor. Yaralıyı daha sonra yakınları bir arabayla Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne götürüyorlar.
19 Ekim 2014
Kaceroğlu, 12. günde tedavi görmekte olduğu Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Yoğun Bakım ünitesinde hayatını kaybediyor.
Otopsi raporunda "ölüm nedeni 'ateşli silah yarası'; yüzünden vurulmuş, yüzünden giren kurşun beyin ve beyinciğe zarar vermiştir. Ayrıca vücudunda uğradığı linç nedeniyle darp izleri de mevcuttur" notu düşülüyor.
Eşi konuşuyor: “İlk gitti, sonu oldu”
Dilşah Kaceroğlu, bianet'e konuşurken “ilk defa gitti, insanlar ölmesin diye, sonu oldu,” dedikten sonra “Her şey çok açık, çok belli. Zoruma giden onların serbest dolaşıyor olması” diye ekliyor.
“Neden serbest geziyorlar? Eşimi öldürdüler; Eşimin katillerini istiyorum. “
Ekrem Kaceroğlu 38 yaşındaydı, 33 yıldır Muş Bulancak’tan göç ettikleri İzmir’de yaşıyordu, çay ocağı işletiyordu. Eşi Dilşah’la kardeş çocuklarıydılar, çocuklukları beraber geçti, 19 yıl önce evlendiler. Üç kızları oldu. 8, 15 ve 18 yaşındalar.
“Kızımız hukuk okuyacak”
Dilşah Kaceroğlu kızlarının çok iyi okuduklarını, en büyüğün bu yıl üniversite sınavlarına gireceğini anlatıyor.
“Hukuk okumak istiyor; kızımız ‘babamın davasının peşini bırakmak istemiyorum’ diyor.
“Biz çok sevdik birbirimizi. O kadar iyi bir insandı ki; mahallede herkes onu severdi. Çay ocağı işletiyordu. kayınım, eşimin kardeşi bakıyor şimdi oraya.
“Polisler görevini yapsaydı, şimdi belki yaşıyor olacaktı. “
Sanıklar ve raporlar
Cumhuriiyet Savcısı Gürcan Erkan’ın hazırladığı İddianamede yer aldığı üzere, Reşit A. ve Suat D.’nin evlerinde yapılan aramada nitelikleri belirtilen çok sayıda yarı otomatik tabanca, ses fişeği, av fişeği kovanı ele geçirildi, kriminal raporları alındı.
Ekrem Kaceroğlu’ndan çıkarılan 2 metalik kurşun parçasında atıldıkları silahlara ait karakteristik izler oluşmadığından atıldıkları silahlar tespit edilemedi.
Saldıranlar arasında olup tüfekle ateş eden Reşit A., silahla ateş eden Suat D. yerde yatan Ekrem‘e tekme ve sopa ile vuran Murat K. ve Kubilay A. 11 Ekim 2014’te yakalandılar.
Murat K. ve Kubilay A. tutuklandılarsa da iki ay sonra 9 Aralık 2014’te silah kullanmadıkları düşünülerek serbest bırakıldılar.
Sanıklar 25 Mart 2015’teki ilk duruşmada karakol ve sorgu hakimliği ifadelerini kabul ettiler. Duruşmada gösterilen fotoğraf ve videolarda kendilerini ve diğer sanıkları teşhis ettiler. Ateş açtıklarını, Kaceroğlu’na tekme attıklarını, sopa kullandıklarını beyan ettiler.
HDP İzmir Vekili Ertuğrul Kürkçü: Kaceroğlu davası özellikle 6-8 Ekim günlerinde Türkiye'nin birçok ilinde hayatlarını kaybeden 51 insanın her birinin öldürülmelerinin resmi açıklamalarla hiçbir ilgisi olamayacağının anlaşılması bakımından çok önemli. Ne var ki, bu dava insan hakları savunucularının da basının da ilgisinin uzağında kaldı. Kaceroğlu, göz göre göre, polisin himaye ve denetiminde gerçekleştirilen bir silahlı paramiliter saldırının kurbanı oldu. Bunu bütün dava dosyasından, özellikle video kayıtlarından ve sanık anlatımlarından, çelişen ve değiştirilen ifadelerden görebiliyoruz. Ancak, davanın gidişine bakıldığında, suçlanan sivillerin de emniyet görevlilerinin de suçun ağırlığıyla uygun olmayan bir hoşgörü içinde yargılandıklarını görüyoruz. Emniyet görevlilerinin davadan vareste tutulmaları kadar, Ekrem’in babasının oğlunun öldürülmesini önlemek için mücadele ettiği için polise darp ve hakaret suçlamasıyla kovuşturmaya uğraması acı bir alay gibi. |
İlk duruşma
İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 27 Mart 2015’te yargılama Başkan Nilüfer Öncel ve üyeler Hamit Sarak ve Gürsel Diken'den oluşan heyet ile başladı. Savcılık makamında Halil İbrahim Kutlu vardı.
Eylem fotoğrafları, Reşit A.’nın ateş etme anı görüntüleri sunuldu. Sanıkların tutuklanması talebi reddedildi.
İkinci duruşma
24 Haziran 2015’teki ikinci duruşmada hakim Hamit Sarak’ın yerini Serdar Ergül aldı. Sanıklar ikinci duruşmaya katılmadılar. Talepleri olmaksızın sanıklar duruşmalardan vareste tutuldular.
Kaceroğlu ailesi avukatlarından Eylem Yıldız, “tanıklar gelirse nasıl teşhis yapılacak, böylesi bir suçtan yapılan yargılamada duruşmaya katılma zorunluluğu nasıl kaldırılır” diye soruyor.
Avukatlarının haklarında kuvvetli suç şüphesi bulunan şüphelilerin tutuklanması talepleri reddedildi, keşif talepleri henüz karara bağlanmadı.
Tüm kamera kayıtlarının tespiti ve istenmesi; 155 kayıtları, olay günü polislerin yaptığı telsiz konuşmaları ile ilgili avukat talepleri ise kabul edildi.
Polislere suç duyurusu
Avukatlar “polislerin görevi kötüye kullanma, görevi ihmal ve aslında öldürme suçuna iştiraki” hakkında 9 Ekim 2015’te suç duyurusunda bulundu.
Suç duyurusunun üzerinden 1 yıl 15 gün geçmesine karşın herhangi bir gelişme kaydedilmedi.
Babaya dava
Baba Bedrettin Kaceroğlu yerde yattığını görünce oğluna doğru koşarken linç girişimine maruz kalıyor, sonra oğlunun üzerine kapanarak onu korumaya çalışıyor.
BirGün’den Zeynep Yüncüler’in haberine göre, polis memurları M.T. ve Ö.U.’nun şikayetiyle başlayan soruşturma davaya dönüştü.
Baba Kaceroğlu “silahlı terör örgütüne üye olma” ve “görevi yaptırmamak için direnmek” iddiasıyla yargılanacak.
27 Ekim 2015
Dilşah Kaceroğlu müşteki olarak katıldığı duruşmadaki ifadesinde “Adalete bıraktım, ne diyebilirim? Şikayetçiyim. Aynı zamanda çocuklarım adına da şikayetçiyim” demişti.
Yarın, 27 Ekim’de adalet beklentisini ve talebini tekrarlayacak. (NM)