UNFPA (United Nations Population Fund) Türkiye, 10 Haziran Perşembe günü saat 15.00’te, “Dijital Şiddet 101” başlıklı bir webinar gerçekleştirdi.
TIKLAYIN - Kadın üzerinde yeni panoptikon*: Siber-stalking
Dijital şiddeti teknolojik gelişmeler ve COVID-19 pandemisi ile artan dijitalleşmenin getirdiği bir kavram olarak ele alan webinarda, “Dijital şiddet nedir? Dijital şiddet de toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin bir formu mudur? Dünyada ve Türkiye'de durum nedir? Dijital şiddetle nasıl başa çıkabiliriz?” soruları çerçevesinde uzman görüşleri paylaşıldı.
Sunucu Simge Fıstıkoğlu’nun moderatörlüğünde gerçekleşen webinarın konuşmacıları, özel konuk olarak yer alan şarkıcı ve UNFPA Türkiye İyi Niyet Elçisi Edis Görgülü, UNFPA Türkiye Program ve Ortaklıklar Sorumlusu Nazife Ece Karaduman, Toplumsal Bilgi ve İletişim Derneği (TBID) proje koordinatörü Şevket Uyanık, akademisyen Doç. Dr. Gülüm Şener, Psikolog Nilay Abınık ve Wikimedia Topluluğu Kullanıcı Grubu Türkiye (WMTR) üyesi Başak Tosun’dan oluştu.
Webinar, UNFPA Turkey YouTube hesabından canlı yayımlandı.
Webinar, moderatör Simge Fıstıkoğlu’nun, dijital şiddetin toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile paralel bir kavram olduğunu vurguladığı ve uzmanlarca paylaşılacak bilgilere değindiği açılış konuşması ile başladı.
"Farkındalık yaratmak bir çözüm"
Açılış konuşmasının ardından konuşan UNFPA İyi Niyet Elçisi Edis Görgülü’nün, teşekkür ederek başladığı konuşmasından şu ifadeler kaydedildi:
“Çok daha derinlemesine incelenmesi gereken bir konu olduğunu düşünüyorum. Etkilerinin ve doğurduğu sonuçların farkına varmıyor bile olabiliriz. Çok uzun zamandır bildiğimiz bir şiddet türü değil. Dijital kimliklerimizin çok ön planda olduğu bir hayat yaşıyoruz. Dijital şiddetin fiziksel şiddet kadar ağır olduğunu düşünüyorum.
"Bununla ilgili herhangi bir yaptırım veya önlem alma konusunda tecrübemiz yok. Ne kadar farkındalık oluşturursak ve sosyal medya kullanım etiğini ne kadar çok insana empoze edebilirsek o kadar hızlı iyi dönüş alabileceğimizi düşünüyorum.
“İnsanlar anonim olarak kullandıkları dijital kimlikleri ile istediklerini söyleyebilme özgürlüğü elde ettiklerini düşünüyorlar. Çok ilkel bir döneme geri götürüyor bu bizi. Umuyorum ki olabildiğince farkındalıkla bu sorunun da üstesinden geleceğiz.
“Ben toplum önünde biriyim. O sebeple şiddete hedef olabiliyorum. Ama çok daha fazlasını yaşayanlar var. Bildiğim, ülkeyi terkeden insanlar var. Ben dijital şiddetin bazen kurbanı, belki bazen faili olarak buradayım.”
Simge Fıstıkoğlu’nun dijital şiddetle mücadele kapsamında genç neslin yapabileceklerine ilişkin sorusunu yanıtlayan Görgülü, sorgulamaya öncelikle kendilerinden başlamaları gerektiğini belirtti.
"Her beş kadından en az biri çevrimiçi taciz mağduru"
İyi Niyet Elçisi Görgülü’nün konuşması sonrası, UNFPA bünyesinde dijital şiddetle mücadeleye dair projeler yürüten uzmanlar, dijital şiddete en çok maruz kalan grubun kadınlar ve gençler olduğunu aktardı.
UNFPA Türkiye Program ve Ortaklıklar Sorumlusu Nazife Ece Karaduman, dijital şiddetin kadınların kendi bedeninde söz sahibi olma yetisine olumsuz etki ettiğinin altını çizdi.
“Dijital hayata entegre olmak artık gündelik hayatımızın vazgeçilmez bir unsuru ve bir hak. Özellikle pandemi sürecinde dijital dünyaya daha bağlı olmaya başladık ve dijital şiddetin boyutu arttı.
"Dijital şiddet gerçek dünyada yaşanan şiddetten ayrı bir kavram değildir. Dijital şiddete en çok maruz kalan grupların kadınlar ve gençler olduğunu görüyoruz. Her beş kadından biri en az bir dönemde çevrimiçi tacize maruz kalıyor. Çevrimdışı alanda yakın çevrelerinden, aile üyelerinden tacize, şiddete maruz kalan kadınlar aynı kişiden çevrimiçi şiddete de maruz kalıyor.
"Toplumun aynası"
Dijital şiddete dair bir Vikipedi maddesi oluşturulduğundan söz eden Wikimedia Topluluğu Kullanıcı Grubu Türkiye üyesi Başak Tosun’un konuşmasında şu ifadeler öne çıktı:
“Dijital şiddete dair bir Vikipedi maddesi oluşturmak üzere çalışmalar yaptık. Vikipedi dediğimiz yerde, geleneksel basılı ansiklopedilerde olmayan bilgilere rastlıyoruz. Orası toplumun bir aynası gibi. Ne ile ilgileniyorsanız onunla ilgili bir madde buluyorsunuz. Toplumun aynası olan bir yere, dijital şiddet diye bir kavram girdi çünkü hayatımızda dijital şiddet diye bir şey var artık. Bu konuda haberler var, araştırmalar var, çalışmalar var.
Fail de olabiliriz
Konuşmasına dijital şiddet kavramını tanımlayarak başlayan akademisyen Doç. Dr. Gülüm Şener ise, “Fail olma ihtimalimizi de göz önüne almalıyız” dedi. Şener’in konuşması şöyle:
“Dijital şiddet çok büyük bir sorun haline gelmeye başladı. Neyi dijital şiddet olarak adlandırdığımız çok önemli çünkü bazen uğradığımızı farketmiyoruz bile.
"Dijital şiddet dediğimizde, bir bireyin veya bir grubun, teknolojiyi kullanarak başka bir bireyi veya grubu hedef alması, tehdit etmesi, manipüle etmesi, kontrol etmesi, nefret söylemine maruz bırakması, itibarını zedelemesi ve benzeri zarar verici davranışlardan söz ediyoruz.
"Kadınlar, LGBTİ+ bireyler, göçmenler, çocuklar, gençler ve engelliler dijital şiddete daha fazla maruz kalıyor. Toplumsal cinsiyete dayalı şiddeti diğer şiddet türlerinden ayıran özellik, failin kişi veya kişileri cinsiyetine veya cinsiyet kimliğine göre hedef alıyor olması. Kadınlar çok fazla, fiziksel görünümleri üzerinden tacize ve şiddete uğruyorlar.
"Dijital platformların gelişmesiyle insanların sürekli birbirini takip ediyor olması, gözetim toplumunda yaşadığımızı düşündürüyor. İzleme imkanı artınca yeni şiddet türleri ortaya çıkıyor. Araştırmalarımızda, her on kadından birinin ailesinden biri tarafından dijital şiddete maruz bırakıldığı ortaya çıktı.
"Fail olma ihtimalimizi göz önünde bulundurarak hareket etmeliyiz. Dijital okur-yazarlık becerilerinin gelişmesi gerekiyor. Dijital şiddete uğrandığında haklarınızı bilmeniz önemli. Tanık olunan durumda da pasif kalmamak, harekete geçmek gerekiyor.”
"Mağdur muyum? Fail mi?"
TBID proje koordinatörü Şevket Uyanık, dijital şiddetle mücadelede farkındalığı arttırmanın öneminden söz ettiği konuşmasında şunları aktardı:
“Dijital şiddet toplumsal bir sorun haline geldi. Konuya dair dijitalsiddet.org diye bir platform kurduk. Platformda tezler, konuya dair raporlar da yer aldı. Ayrıca kavramlar sözlüğü çalışması yaptık.
"Bu da bir farkındalık yarattı. Mesela sosyal medya hesabımızda bir postumuzun altında bir tartışma çıkmış, “Bana konum at demek bir dijital şiddet midir değil midir?” diye. Bu noktada mağdur muyum fail miyim sorusu açısından bir farkındalık gözlemledik. Çalışmalarımızın geldiği noktada görüyoruz ki, medya dijital şiddetle ilgili haberlere yer vermeye başladı.
"Görünürlük kazandı bu konu. Bize mailler gelmeye başladı, “X dizide bir taciz sahnesi var, bu konuda çalışma yapın” diye. Bu da sorunun ne kadar büyük olduğunu ve çözüme odaklanmamız gerektiğini bize gösteriyor.”
Abınık: Dijital şiddet toplumu etkiliyor
Psikolog Nilay Abınık, dijital şiddetin psikolojik sağlık düzeyindeki etkilerini kaydetti. Şiddet mağdurlarının yalnız olmadıklarını belirten Abınık, şu bilgileri paylaştı:
“Dijital şiddetten en çok kimler etkileniyor diye baktığımızda en temelde kadınları ve kız çocuklarını görüyoruz. Etkileri nedir diye bakacak olursak, psikolojik etkinin yanı sıra; fiziksel, sosyal, ekonomik ve daha birçok alanda etkilendiğimizi söylemek mümkün. Dijital şiddet günlük yaşamımızdan tutun, kişilerarası ilişkilerimize, eğitim ve iş imkanlarından yararlanabilme durumumuza, akademik başarılarımıza, psikolojik ve fiziksel sağlığımıza kadar etki edebiliyor. Psikolojik açıdan temelde yoğun bir endişe ve panik hali yaşandığını görüyoruz. Bu çok yeni bir şiddet türü ve hakkında bir şey bilmiyoruz. Bu da yaşadığımız endişe ve korkuyu artırabiliyor.
"Bir başkasının dijital şiddete uğradığına tanık olduğumuzda seyirci kalmamak ve kendimizin de birer fail olabileceğini unutmamak da oldukça önemli. Burada konuştuklarımız şiddet mağduru bakış açısından konuşuluyor gibi görünse de, bunlardan tüm toplumun etkilendiğinin altını çizmek istiyorum.”
(BS/EMK)