*Fotoğraf: MA/arşiv
Din Alimleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (DİAYDER) Başkanı Ekrem Baran ile 8'i tutuklu 23 mele (din alimi) hakkında açılan davanın ikinci duruşması İstanbul Adliyesi 14’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Tutuklu DİAYDER Başkanı Ekrem Baran ile meleler Aydın Ayhan, Mehmet Emin Aslan, Mehmet İnan, Hafik Tunç ve Ali Fuat Hatip duruşmaya tutuklu bulundukları Silivri Kampüs Cezaevi’nden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlandı. Tutuksuz yargılana din adamları ise mahkeme salonundaki yerlerini aldılar.
HDP İstanbul Milletvekili Hüda Kaya ile CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu'nun destek için katıldığı duruşma, kimlik tespitleriyle başladı.
Ardından avukatlar ev hapsi verilen din insanlarının, adli kontrol uygulamaların kaldırılmasını ve savunmasını yapan melelerin duruşmalardan vareste tutulmasını istedi.
Avukatların taleplerinden sonra da İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) çalışanı Nilüfer Taşkın, tanık olarak dinlendi.
Kültür Varlıkları Daire Başkanlığı’nda görev yaptığını dile getiren Taşkın, “Kültür varlıkları kültürleri yaşatmak için çalışır. Benim de görevim ibadethanelerden gelen taleplere ilişkin çözüm üretmeye çalışmaktır. Temizlik, bakım ve bu pandemi ile birlikte ekstra sorumluluklar da geldi. Özellikle yardım talebi geldi. Hatırladığım kadarıyla sosyal yardım talebinde bulunuldu. Bu durumu sosyal hizmetler bölümümüze ilettim” dedi.
"Ekrem Baran gibi yüzlerce kişi var"
Mahkeme Başkanı Akın Gürlek, Taşkın’a Ekrem Baran’ın yardım talebinde bulunup bulunmadığını sordu. Taşkın ise, çalıştığı birimde birçok insanı sosyal hizmetler bölümüne yönlendirdiğini açıkladı.
Daha sonra Baran’ın avukatı Fırat Epözdemir, Taşkın’a İBB’nin benzer derneklere yardım edip etmediğini sordu. Taşkın, İBB’nin farklı inançtan olan binlerce ibadethane ve derneğe yardımda bulunduklarını söyledi. Taşkın, ayrıca sosyal yardımlaşma birimine Baran gibi yüzlerce kişiyi de yönlendirdiğini belirtti.
"İhtiyaç kadar yardım veriyoruz"
İBB’de sosyal hizmetler daire başkanlığında daha önce çalışan Yavuz Saltık, tanık olarak dinlendi. Mahkeme başkanı Gürlek, Saltık’a çalıştığı hizmetin sorumluluklarını, bunun yanı sıra yardımları yapma kriterlerini sordu.
Saltık ise, yoksul, dezavantajlı kesimlere ve muhtacı olan herkese yardımda bulunduklarını kaydetti. Gürlek’in, yardımların nasıl yapıldığı sorusuna Saltık, İBB’ye ait yardım kartlarını cebinden çıkararak, “Bu kartlara yükledikleri puanları ihtiyacı olanlara ihtiyacı kadar yardım veriyoruz” diye yanıt verdi.
"DİAYDER'i bilmiyorum"
Gürlek, ayrıca Ramazan Bayramı’nda İBB’nin dağıttığı yardım kolilerini kimlere verildiğini sordu. Saltık, yardıma ihtiyacı olanlara İBB’nin her yıl düzenli olarak dağıttıklarının söyledi. Gürlek, Saltık’a Baran’ı tanıyıp tanımadığını, Baran’ın kendisine bir liste verip vermediğini sordu. Saltık, birçok insanın yoksullara dair kendilerine bilgilendirmede bulunduğu ve bu şekilde yardımda bulunduklarını kaydetti. Saltık, ayrıca DİAYDER’i bilmediğini söyledi.
Tanık hakkında suç duyurusu
İddia makamı, 6 kişinin tutukluluk halinin devamına, tutuksuz yargılanan melelere yönelik uygulanan adil kontrol uygulamalarının devamına karar verilmesini isteyerek, tape kayıtlarına dayanarak Ekrem Baran’ı yönlendirdiği gerekçesiyle tanıklardan Nilüfer Taşkın hakkında suç duyurusunda bulunulmasını talep etti.
Ardından tutuklu bulunan Ali Fuat Hatip, tansiyon, şeker ve birçok hastalığa karşı mücadele ettiğini ve tutuklu halin orantısız olduğunu söyleyerek, “Yargılamadan kaçacak değilim. Tahliye talebinde bulunuyorum” dedi.
Avukatı Emrah Baran ise, müvekkilinin kalp hastası olduğu, onlarca defa bundan ötürü hastaneye gittiğini ve buna dair raporları mahkemeye sunacağını ifade etti ve tahliyesini istedi.
Cezaevi koşulları hasta ediyor
Dosya avukatlarından Ayşe Acinikli, savcının lehe delil toplamadığını ifade etti ve “Savcı, lehe delil toplama ilkesini ihlal etmiştir. Tutukluluk hali hukuka aykırıdır. Bu hastalıklarla yaşayan müvekkillerimiz tahliye edilmelidir” dedi.
Tutuklu Ekrem Baran, dosya kapsamında yargılanan din insanlarının yaşları nedeniyle birçok hastalıkları olduğunu ve çok sayıda ilaç kullandığını belirtti. Baran, cezaevi koşullarının sağlıklarını kötü etkilendiklerini söyledi ve tahliye talebinde bulundu.
Tutuklu din insanı Hafik Tunç ise savunmasında telefon görüşmelerinin Kürtçe olduğunu ve hepsinin ya eksik ya da yanlış çevrildiğini söyledi. Tunç, “HDP üyesiyim. 20 yıldır aynı mahallede oturuyorum ve aynı telefonu kullanıyorum. Yaptığım bütün çalışmalar yasaldır. İllegal bir iş ve örgüt ile alakam yoktur. Tahliye talebinde bulunuyorum” dedi.
Duruşma ertelendi
Duruşmaya verilen kısa aranın ardından mahkeme kararını açıkladı. Mahkeme, DİAYDER üyeleri hakkında aleyhte ifade veren gizli tanıklar “X-Tanık”, “Kartal” ve “Padişah Farklı”nın dinlenmesi için usuli işlemde bulunmasına, Ekrem Baran’ın telefonunda “İBB Sultan” şeklinde kayıtlı olan kişi ile yapılan tüm telefon görüşmelerinin gönderilmesi için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na yazı yazılmasına karar verdi.
Ayrıca heyet, İBB çalışanı Nülifer Taşkın ve Yavuz Saltık’ın, Ekrem Baran ile yaptığı telefon görüşmeleri nedeniyle haklarında soruşturma başlatılması için savcılığa oy çokluğuyla suç duyurusunda bulundu.
Mahkeme, Aydın Ayhan ve Mehmet İnan’ı, sağlık durumları ve tutuklu kaldığı süreyi gözeterek, adli kontrol şartıyla tahliyesine, Ali Fuat Hatip, Ekrem Baran, Hafit Tunç ile Mehmet Emin Aslan’ın ise tutukluluk hallerinin devamına karar vererek duruşmayı 13 Mayıs’a erteledi.
İddianamede ne var?
DİAYDER hakkında hazırlanan 35 sayfalık iddianamede derneğin, KCK sistematiği doğrultusunda kurularak faaliyet yürüttüğü iddia ediliyor.
Derneğin internet sitesinde Kürt sorununa ilişkin düzenlediği anket, 2013'ten bugüne yaptığı açıklamalar ve üyelerin katıldıkları eylemler suçlama konusu yapılmış durumda.
Derneğin kamu kurum ve kuruluşlarından elde edilen yardım kartlarının sistemli bir şekilde örgüt üyelerine ulaştırıldığı da iddialar arasında.
İddianamede sanıklardan Mehmet İ.'nin, İBB'de gassal olarak işe alınmasında DİAYDER yöneticilerinin referans olduğunu ve kendisiyle birlikte bazı kişilerin de dernek öncülüğünde işe alındığını yönünde ifadeler var.
Yine iddianamede Mehmet İ.'nin kişilerle belediyeye ilk girdiklerinde maaşlarından bir kısmını DİAYDER'e vereceklerini söylediği anlattığına yer veriliyor.
Mehmet İ.'nin aldığı 4 bin lira maaşın bin lirasını DİAYDER'e verdiği kaydedilen iddianamede, benzer şekilde DİAYDER tarafından belediyelerde işe sokulan üyelerin maaşlarının bir kısmını derneğe aktardıkları belirtiliyor. (RT)