Devlet Sırrı Kanunu tasarısı, Meclis Adalet Komisyonu'nda kabul edilerek Genel Kurul'a yollandı.
Tasarı, devlet sırrı niteliği taşıyan bilgi, belge ve kayıtların ne şekilde belirleneceğini, korunacağını, açıklanacağını düzenliyor.
Tasarıya göre, "Yetkisiz kişilere açıklanması, devletin uluslararası ilişkilerine veya milli güvenliğine zarar verebilecek mahiyetteki gizli bilgi, belge ve kayıtlar" devlet sırrı olarak kabul edilecek.
Başbakanın başkanlığında; Adalet, Dışişleri, İçişleri ve Milli Savunma bakanlarından bir Devlet Sırrı Değerlendirme Kurulu oluşturulacak. Kurul, Başbakan'ın daveti üzerine toplanacak.
Bilgi, belge ve kayıtların, devlet sırrı niteliğinde olması nedeniyle koruma altını alınmasına Devlet Sırrı Değerlendirme Kurulu karar verecek.
Devlet sırrı süresi 50 yıl
Bilgi, belge ve kaydın devlet sırrı olarak belirlenmesi teklifi, ilgili bakanlık aracılığıyla yapılabilecek. Başbakanlığa bağlı kamu kurum ve kuruluşları için teklif başbakanlık tarafından yapılabilecek. Başbakanlık veya bakanlıklar yapılan teklifi uygun görmedikleri takdirde kurula iletmeyecek.
Teklifin yapıldığı tarihten itibaren bir yıl süreyle bilgi, belge ve kaydın gizliliği korunacak.
Tasarıya göre, bilimsel bir buluş, "milli güvenlik bakımından önem arz etmesi halinde" devlet sırrı olarak koruma altına alınabilecek. İçeriğinin gizli olması nedeniyle Resmi Gazete'de yayımlanmayan ikili veya çok taraflı antlaşmaların içeriğinin devlet sırrı niteliği taşıyıp taşımadığına kurul karar verilecek.
Cumhurbaşkanlığına ait, bilgi, belge ve kayıtların niteliğine Cumhurbaşkanı karar verecek.
Devlet sırrı olan bilgi, belge ve kayıt, 50 yıl devlet sırrı olarak korunacak.
Mahkemeye verilmeyebilecek
Mahkemelerce talep edilen devlet sırrı niteliği taşıyan bilgi, belge ve kayıtlar, kurulca gerekçesi belirtilmek şartıyla verilmeyebilecek. Ancak, verilmeyen bilgi ve belgeler, davada ilgili aleyhine sonuç doğurmayacak. Cumhurbaşkanı, bilgi, belge ve kayıtları mahkemeye göndermeye kendisi karar verecek.
MSB, MGK ve MİT'ten itiraz
Kanunun yayımı tarihinden önce işlem gören belgelerden devlet sırrı niteliklerine sahip olanlara, Devlet Sırrı Değerlendirme Kurulu'nca devlet sırrı niteliği verilebilecek.
Tasarının görüşmelerinde, Milli Savunma Bakanlığı (MSB), Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) ve Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Genel Sekreterliği temsilcileri, "Başbakanlığa bağlı kamu kurum ve kuruluşları için teklif başbakanlıkça yapılabilecek" ibaresine karşı çıktı.
Bu kısmın, "Başbakan tarafından yapılabilir" şeklinde değiştirilmesini, aksi halde tasarıda "başbakanlık" yazdığı için direkt başbakanlığa bağlı kurumların yapabileceği tekliflerin "havada kalacağı" iddia edildi. Temsilcilerin talebi reddedildi.
"Oslo'yu yazmak suç mu olacak?"
Komisyonun dünkü toplantısında kurulun oluşturulma biçimini eleştiren Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Aydın Milletvekili Bülent Tezcan, "idareye devlet sırrını belirleme yetkisi verilerek, dolaylı olarak suç ve ceza vermeyi belirleme yetkisinin de verildiğini" söyledi.
"Bir bilgi ve belgenin devlet sırrı olup olmadığı konusunda karar, siyasi iktidarın hakim olduğu bir kurula bırakılıyor. Kurul, bu noktada 'Şu bilgiler devlet sırrıdır' dediğinde artık bunları açıklamak suç olacak. Yani suçta fiili belirleme yetkisini idareye veriyoruz" dedi.
Siyasi ağırlıklı bir kurulun neyin devlet sırrı olacağına karar vererek, aslında Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) ilgili maddelerindeki suçların nasıl uygulanabileceğine karar vermiş olacağını belirten Tezcan, "Oslo görüşmelerini Başbakan önce inkar etti ama sonra 'Ben görevlendirdim' dedi. Bu görüşme kayıtlarının, tutanaklarının devlet sırrı olarak kabul edilmesi durumunda, hiç bir gazeteci bunu yazamayacak, açıklanırsa da suç olacak" diye konuştu.
CHP Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz da dünyadaki uygulamalardan örnekler verdi. Amerika Birleşik Devletleri'nde (ABD) gizlilik kararına karşı önce idare sonra da bölge mahkemesine başvurulduğunu söyledi. Yılmaz, bir denetim sisteminin mutlaka olması gerektiğini belirtti. (AS)