Birkaç zamandır televizyonlarda eskiden Nurseli İdiz'in sunduğu "Saklambaç"ın formatına benzer "evlenme" programları revaçta. Bir kaç tane daha varmış ama ben Flash TV'de yayınlanan, adı "Desti İzdivaç" olana rastladım, belki bir rastlantı değildi, en rahatsız edici olanı oydu.
"Saklambaç"taki usül, kadın ve erkek arasında bir paravan var, birbirleriyle sohbet ediyorlar, "tanımaya çalışıyorlar", sonra paravan açılıyor ve evlenip evlenmeyeceklerine dair nihai kararı veriyorlar. Sunucu Esra Erol bu sırada türlü taşkınlıklar, şakalar, komiklikler yapıyor. Hatta, "ev sahibi" konumundaki aday beklerken, stüdyoya sonradan giren adayı "göbek attırtmadan" sandalyeye oturtmuyor. Bu arada bir ayrıntı, Esra Erol başka bir kanala transfer olmuş sanırım, Flash TV'deki programı kim sunuyor, bilmiyorum.
Rıza?
Bu programı izlemenin, "BBG"yi, "Benimle Evlenir misin?"i izlemek kadar eğlenceli olmadığını itiraf edeyim. Diğer programlara katılanların, şu ya da bu nedenle, dahil oldukları kabusa "rıza" gösterdiğinden sözedebiliriz. Ne kadar bütünlüklü bir rıza olduğu tartışmaya açık olsa da...
Desti İzdivaç'a katılan kadınları izlemekse sahiden insanın kalbine derin bir acı gömüyor. Programa orta yaşlarında ya da orta yaşın üzerinde kimseler katılıyorlar. Hiç evlenmemiş ya da çoğunlukla eşleri ölmüş erkeklerin katılma nedeni, yaşlılıklarında kendilerine bakacak, evde hizmetçilik yapacak bir kadınla evlenmek...
Ben izlediğim kadarıyla programda hiç evlenmemiş kadına rastlamadım (mutlaka katılmışlarsa da), çoğu bir biçimde eşlerinden boşanmışlar ya da eşleri ölmüş, ekonomik sıkıntıdalar, çocuklarına iyi bir yaşam sağlayamıyorlar, belki mahallede "dul kadın" olarak varlık göstermekten bezmişler...
Çaresiz...
Muhtemelen o yaşa kadar evde "köle" gibi çalışmışlar, bir işe girememişler, sigortalar yok, belki eşlerinden emekli maaşı kalmış, yalnızlar...
Bu durum gözönüne alındığında erkek adaylarla aralarındaki diyaloglar öyle rahatsız ediyor ki...
Hiç unutmadığım bir diyalog vardı, konuşmasındaki aksandan yabancı olduğu anlaşılan bir kadın (belli ki yıllardır burada yaşıyor) Anadolu'da çiftçilik yapan bir adamla konuşuyor paravan ardından...
Kadın orta yaşın biraz üzerinde, dünya güzeli, sevimli, cana yakın... Suratsız bir adam, kadın "yabancı" diye pek yanaşmıyor evliliğe... "Çocuklarım 'olmaz' der falan" diyor..
Öğretilenler...
Kadın adamın bu tavrının farkındaysa bile, öyle içten ve sevgi dolu davranıyor ki, farkında değil gibi duruyor, insan daha beter üzülüyor... Sonra paravan açılıyor, adam kadının "güzelliğini" görünce, aklı başından gidiyor, evlenmeyi kabul ediyor. Onu sevdiği, benimsediği için değil.. Kendine bakacak, üstelik de güzel bir kadın diye....
Ve tabii, bir erkek adayın bir kadın adayla evlenmeyi kabul etmemesi bir kadının bir erkeği reddetmesinden daha rencide edici oluyor... Kadınlar istenmediklerinden kendilerinde hata arıyorlar, hepimize, bu duygulanım öğretildiğinden...
Uzun sözün kısası, bu program ve onun temsil ettikleri hakkında öyle "yukarıdan" cümleler kurmaya utanıyorum... Tek yapmak istediğim, o kadınların o programa gitmemeleri için yalvarmak, onları buna mecbur bırakan bütün bir geleneğe sövmek, isyan etmek... (NZ/GG)