Bilgi Üniversitesi'nde işten atılan işçilerin eyleminin 42. gününde düzenlenen açık hava dersinin ikincisi Prof. Dr. Büşra Ersanlı'nın "akademik özgürlük" başlıkla dersiydi. Ersanlı, "Tutuklanmamla beraber özellikle ifade özgürlüğü ve akademik özgürlük konusunda çok fazla düşünüp işin farklı yanları dikkate alma fırsatım oldu. Çünkü benim yakalanmam gerektiğini düşünen zihniyetin esas sorunun ifade özgürlüğü alanında olduğu ortaya çıktı" diyerek ifade özgürlüğün ana ilkeleriyle başladı konuşmasına.
"İfade, bireyler, toplum ve yönetim arasında bir ilişkilenme biçimi. Bilim, ifade, düşünce özgürlüğü birbirinden ayrılamaz. İfade, fikirsiz olmuyor. Fikirler olmadan örgütlenme de olmaz. Bunların hepsi birbirine sıkı şekilde bağlı."
"Ulus üstü, evrensel değerlerde belirtildiği gibi ayrımcılığı, dışlayıcılığı, kökten dinciliği, cinsiyetçiliği özendirmeyecek biçimde çok geniş bir ifade özgürlüğüne sahip olmamız gerekiyor."
"İfade özgürlüğünün reddedilmesi demek o konuda mutlak bir doğrunun var olduğunu kabul etmek anlamına geliyor. Bu varsayım bilimsel düşünceye aykırı. Hem mutlak doğrunun varlığı müzakere, tartışma ve görüş alış verişini engeller. Tek ve mutlak doğrunun varlığı üzerinden düşünmeye çalışmak bilimle bağdaşmaz."
Evrensel kavramlar taslakta yer almıyor
Ersanlı daha sonra hakkındaki iddianame hazırlanırken sıkça yapılan "zihin okuma"ları bu kez kendisi yeni Yüksek Öğrenim Kurulu (YÖK) tasarısı üzerinde yaptı:
"Bilim, hakikatin peşinden gidilmesini sağlayan bir dizi toplumsal norm. Evrenselcilik, çıkar gözetmeme YÖK'ün kaleme aldığı 26 sayfa içinde yok. Uluslararası bildirgelerde, akademik özgürlük tavsiye raporlarında akademik özgürlük, 'akademik çevrenin üyelerinin tek tek ve toplu halde bilgiyi araştırma, inceleme, belgeleme, yazma,anlatma, geliştirme ve işletmelerinde özgürlük' olarak tanımlanır."
"Akademisyenlerin devletten ya da başka bir kaynaktan gelebilecek müdahale ve baskı endişesi taşımadan işlevlerini yerine getirme hakkınsa sahip oldukları ve araştırmalarının toplumun karşı karşıya bulunduğu çağdaş sorunlara yanıt verir nitelikte olması gerektiği belirtilir. Tavsiye metinlerinde olan bu maddeler YÖK taslağında yok."
Sansür ve oto sansürün bilimsel araştırmalara zararının çok açık olduğunu belirten Ersanlı, bilimsel araştırmaların uzmanlar tarafından ancak geliştirmek için denetlenebileceğini söyledi.
"Akademik araştırmalar her zaman yasalarla bağımlı olmak zorunda değil. Özellikle değişim sürecinde, yeni anayasa yapımı söz konusuyken araştırmaların henüz değişmeyen yasalara bağlı kılınması akademik etik açısından kabul edilemez."
"Tasarıdaki özerklik sadece yapısal"
Tasarıdaki üniversite özerkliğinin sadece yapısal olduğunu söyleyen Ersanlı, hedefler bölümündeki "büyüme" vurgusunun nedeninin bölgesel ve küresel güç olma yolunda görülen Türkiye'nin buna paralel olarak akademiyi ayarlama gerektiği ihtiyacı olduğunu belirtti.
"Bölgesel ve küresel güce paralele olarak demokratik bir siyasi kültürün geliştirilmeye çalışıldığı söyleniyor, bu güzel bir şey ancak tüm evrensel metinlerde bulunan genel doğruların hiçbiri burada açıklanmıyor."
Ersanlı, taslağın "özgürlük ve devlet karşıtlığı"nı kaldırmak değil "piyasa ve devlet karşıtlığını ortadan kaldırmak" istemesiyle üniversiteyi piyasa dostu şeklinde dizayn ettiğini belirtti.
Eğitim ve öğretime vurgu yok
Taslakta eğitim ve araştırma başlığı altında evrensel ilkelerden hiç bahsedilmemiş olmasını eleştiren Ersanlı, akademik özgürlükle ilgili kavramların kullanılmaması, pragmatik bir anlayışla hızlı süreçlerin amaçlanması, uluslararası kurumların tanımlarına yer verilmemiş ve özerklik ifadesinin de yapısal bir özerklik olmaktan öteye gidememesi nedeniyle taslağı demokratikleşme açısından yetersiz olarak tanımladı.
Akademik hak ihlallerine karşı örgütlü güç
Akademik hak ihlalleri konusuyla ilgilenen örgütlere ihtiyaç olduğunu belirten Ersanlı, bu konuyla ilgilenen en örgütlü gücün Eğitim-Sen olduğunu ve bunun yanında yeni kurulan GIT Türkiye'nin de çok önemli olduğunu belirterek "Örgütlü gücün uzun vadeli ve sağlam olması akademik hak ihlalleri, işten çıkarmalar, mobbing gibi konularında mücadele etmeyi sağlar" dedi.
Üniversitelerin akademisyenler, öğrenciler ve çalışanıyla bütün olduğu üzerinde durulmadığını belirten Ersanlı, "Akademik özgürlük olacaksa çalışanının da korunması, işten çıkarılmaması konusunda öğretim üyelerinin duyarlı olması gerekir. 750 öğrencin tutuklu olduğu, bir ülkede buradaki gibi birçok çalışanın işten atıldığı durumda bu bağlantıları görmeden yapacağımız şey yeterli olmayacak" dedi.
Bir katılımcının, açık hava derslerinin birincisinde Murat Belge'yi dinleyen işçinin işten çıkarıldığını ve bu durumda Murat Belge'nin de işten atılması gerektiğini belirtmesi üzerine Ersanlı, şirket anlayışı ve sınıfsal konumların bu durumda etkili olduğunu belirterek gücü gücüne yetene meselesinin etkili olduğunu vurguladı. (BK/EKN)