17 Ekim Dünya Yoksullukla Mücadele gününde, Açık Alan Derneği - Derin Yoksulluk Ağı, İstanbul Planlama Ajansı Florya Kampüsü’nde “Yoksulluk, Kesişimsellik ve Dayanışma” başlıklı bir çalıştay düzenledi.
Derin Yoksulluk Ağı, 17 Ekim Dünya Yoksullukla Mücadele gününde derin yoksullukla ilişkilendirilebilecek sınıf, toplumsal cinsiyet, etnisite ve mekân gibi birçok boyut arasındaki kesişimselliğin önemine vurgu yaparak yeni bir ortak platform kurulması için adım attı.
Çalıştaya, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Yoksulluk Dayanışma Ofisi Koordinatörü Hacer Foggo, Prof. Dr. Pınar Uyan Semerci, Prof. Dr. Emre Erdoğan, Doç. Dr. Davuthan Günaydın, Doç. Dr. Neşe Şahin Taşğın ve Avukat Mine Güliz Baykal katıldı.
“Yoksulluğu miras alan aileler”
Çalıştayın açılış konuşmasını yapan CHP Yoksulluk Dayanışma Ofisi Koordinatörü Hacer Foggo, her geçen yıl yoksulluğun arttığını söylerken “Şu anda 700 milyon insan derin yoksulluk içerisinde. Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri gerçekleştirilemeyecek” dedi.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin (İSİG) 2023 yılının ilk dokuz ayında gerçekleşen iş cinayetleri verilerine de değinen Foggo, “Yoksulluğun artması, suça sürüklenen çocukların artması demek. Çocuk işçilerin artması demek. İSİG’in açıkladığı verilere bakın 44 çocuk, bin 409 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetmiş. İşte bu rapordaki aileler yoksulluğu miras alan aileler” ifadelerini kullandı.
“Sistem yoksulluk döngüsünden çıkarmıyor”
Foggo’dan sonra söz alan Prof. Dr. Pınar Uyan Semerci, katılımcılara “Nasıl bir toplumda yaşamak istiyorsunuz?” sorusunu sorarak konuşmasına başladı.
Semerci, kişinin yoksullukla mücadele etmek isteyip istemediğine karar vermesi için önce kendine bu soruyu sorması gerektiğini söyledi.
Öte yandan yoksulluğun nasıl tanımlandığının önemini vurgulayan Semerci, “Yoksulluğu, kişilerin tembelliği olarak mı görüyoruz, yoksa yapısal bir sorun olarak mı görüyoruz? Yoksulluğa nasıl yaklaştığımız mücadeleyi etkiliyor” dedi.
Yoksulluğun yapısal bir sorun olduğu noktasında da mevsimlik tarım işçilerini örnek veren Semerci, “Mevsimlik tarım işçileri en çok emek verenler fakat sistem onları bu yoksulluk döngüsünden çıkarmıyor” diye konuştu.
“Şart koyduğunuzda o hak olmaktan çıkar”
Doç. Dr. Davuthan Günaydın ise sosyal yardımların sunulma biçiminin bireyin damgalanmasına neden olduğunu vurgulayarak Türkiye’de var olan seçici sosyal yardım sisteminin damgalanma ve utanma duygusunu artırdığını söyledi.
Türkiye’de muhtaçlığın gelir testi ile ölçülmeye çalışıldığını ve yoksulun yoksul olduğunu ispatlamak zorunda olduğunu söyleyen Günaydın, “Bir şeye şart koyduğunuzda o hak olmaktan çıkar” dedi.
Çalıştay, diğer katılımcıların konuşmalarıyla devam etti ve soru-cevaplarla son buldu. Derin Yoksulluk Ağı, bu çalıştayın çalışmaları açısından bir başlangıç olduğunu ve benzer çalışmaların devamının geleceğini söyledi.
(AD/TY)