Devlet içinde varlığını sürdüren Susurluk benzeri çetelerin, bu tip çatışmalardan beslendiğini söyleyen Fırat, Avrupa Birliğinin (AB) yakın bir hedef haline geldiği bu dönemde, devletin yeniden eskisi gibi yönetilmesi arzularının güçlendiğini belirtiyor.
Dünyadaki silah üretimlerinin de satışlarının da devletlerin kontrolünde ve bilgisi dahilinde sürdüğünü hatırlatan Fırat, PKK-KADEKin arkasında Amerika Birleşik Devletleri (ABD) gücü olmadan çatışmaya giremeyeceğini söylüyor.
Fırat, ABDnin ise, bölgede böyle bir çatışma ortamı yaratmaktansa Türkiyeye ambargo uygulamayı tercih edeceğini savunuyor.
Ateşkes tek taraflı olmaz
Bölge halkının da savaş istemediğini vurgulayan Fıratın görüşleri özetle şöyle:
* Türkiye PKK-KADEKın ateşkes ilanını da savaş ilanını da hiçbir zaman meşru görmedi; ateş ya da savaş gibi bir tanımlaması olmadı. Ateşkes için taraflar söz konusu ise, Türkiye bu konuda hiçbir zaman taraf değildi.
* PKK-KADEK, 1998de kendi kendine ateşkes ilan etmişti, şimdi de ateşkesi sona erdirdiğini açıkladı.
* Türkiye ise, bu durumu bir iç güvenlik meselesi, Türkiye Cumhuriyeti devletine yönelik bir eylem, terör olarak tanımladı.PKKnin açıklamalarını kendi kendilerine yap-boz oynuyorlar gibi bir yaklaşımla değerlendirdi.
* PKK-KADEK, 1 Eylülde ateşkesi sona erdireceğiz. Ateşkesin çift taraflı olması gerekir. Bundan sonra karşılıklı olması kaydıyla ateşkese yanaşacağız diyor. Doğrudur.
Silah satışı ve KADEKin arkasındaki güç
* Ancak, PKK-KADEK, yeniden çatışma başlatmak ya da başlatmamak için Türkiyeye bir takvim dayatamaz.
* Öncelikle, silah satışı ve üretimi devletlerin kontrolündedir. Kontrol dışındaki satışlar da, yine devletlerin bilgisi, toleransı ve göz yumması ile gerçekleşir. Silahı ya devlet ya da devletin vergilendirdiği firma satar. Yasa dışı satışlardan da devletlerin istihbarat örgütleri haberdardır.
* 1999 öncesi dönemde, PKKye silah satışı devletlerin bilgisi dahilinde gerçekleşiyordu. PKKnin Suriye, Libya, İran, Yugoslavya ve Rusyadan silah temin ettiği biliniyor.
* Halk böyleyken, PKK-KADEKin de ateşkesi sona erdirebilmesi için arkasında devletler olması gerekir. Kim bu kurumlar?
* Özelikle son birkaç yıldır, dünyada patlayan her tabancayı ABD denetliyor. Bütün çatışmalar, ABDnin bilgisi ve kontrolü dahilinde sürüyor.
* Ortadoğunun göbeğinde, ABD işgalindeki bir bölgede ve NATO müttefiki bir ülkede bir savaşın, çatışmanın başlaması da ABD bilgisi ve kontrolü dışında olamaz.
* ABDnin PKK-KADEKe savaş izni vermesi ise, Türkiye ve diğer bütün ülkelerle ilişkilerini bozacaktır. ABDnin yanında ya da karşısında olduğu ülkeler-güçler vardır. Böyle bir durumda kayıtsız kalmaz ve böyle bir şeyi şimdiye kadar hiç desteklemedi.
* Bölgedeki çatışma ortamı ABDnin Türkiye nezdinde elini güçlendirecek argümanlar içerebilir ama, ABD ambargo uygularsa Türkiyeyi çok daha güç duruma düşürebilir.
Halk savaş istemiyor
* Böyle bir ihtimali göz önüne almazsak, geriye küçük çapta sokak eylemleri kalıyor. Küçük çapta sokak eylemleri ile de ulusal mücadele yürümez.
* Başka bir açıdan bakacak olursak, bölgede hiç kimse savaş istemiyor. Geçtiğimiz beş yıl boyunca bölgede çatışma olmamasından, halk rahatsız olmadı. Türkiye bu süreçte Kürtler için bir takım adımlar ve reformlar gerçekleştirmediği halde, bölgede şu anda savaş ve çatışma yaşanmaması iyileştirici bir faktör.
* Sonuçta, seçtikleri belediye başkanı tarafından yönetiliyorlar, partileri seçime giriyor, çocuklar okula gidebiliyor. Bütün bunlar fiilen huzur göstergesi ve insanların altı yıl öncesine göre huzurlu oldukları bir gerçek.
* Bu nedenlerle, ateşkesi bitirmek bence çok tanımlanabilir bir şey değil. PKK-KADEKin öne sürdüğü gerekçeler ulusal kurtuluş hedefleri değil, ancak siyasi manevralar olarak değerlendirilebilir.
Öcalan devletle uzlaşma halinde
* Ayrıca, Öcalanın mesajlarında ve avukatlarla görüşmelerinde Genelkurmay ile Öcalan arasındaki yakınlaşmanın işaretleri seziliyor. Öcalan, benim okuduğum son cezaevi görüşmesinde Kıvrıkoğluna atıfta bulunarak, o ilkelerin hayata geçirilmesini istiyor. Dolayısıyla, Öcalan, örgütüne savaşa başlayın talimatını veremez, vermiyor. Çünkü, devletle uzlaşma halinde.
* Öyleyse, PKK-KADEKin ateşkes ortamını sona erdirmesi ne anlama geliyor?
* Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ile PKK-KADEK arasında yeni bir çatışmanın zeminini yaratmak, Genelkurmay içindeki bazı odakların hoşuna gidiyor. Avrupa Birliğinin (AB) yakın bir hedef haline geldiği bu dönemde, devletin yeniden eskisi gibi yönetilmesi arzularını güçlendiriyor.
* Ateşkesin sona erdirilmesinin gerekçesi, devletin derinliklerinde aranmalıdır. Ateşkesin kaldırıldığının İmralıdan ya da Kandil dağından ilan edilmesi, devlet içindeki bazı odakların bilgisi ve onayı dışında değil.
* Biliyoruz ki, devlet içinde bu tip çatışmalardan beslenen ve egemenliğini sürdüren Susurluk benzeri pek çok çete var.
* Barış ortamı, Türkiye toplumuna yönelik sorunların çözümü, demokrasi, insan hakları ve özgürlükler geliştikçe Türkiyede bu güçlerin işini bozuyor. İşi bozulanlar ise, Süleymaniyede kafalarına çuval geçirilenlerin teşkilatıdır. Ordu değilse de, ordu içinde de ağırlığı olan, sivilleri de kapsayan Susurluk benzeri organizasyonlardır, derin devlettir.(BB)