* Fotoğraflar: Anadolu Ajansı
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Maraş merkezli 6 Şubat depremlerinin üzerinden altı ay geçti.
Geçen altı ayda depremden etkilenen kentlerdeki enkaz kaldırma ve moloz taşıma çalışmalarını, asbest ve benzeri kimyasalların halk sağlığını ve ekosistemi nasıl etkilediğini Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği'ne bağlı (TMMOB) Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Dursun Kahraman'la konuştuk.
TIKLAYIN - Dosya: 6 Şubat 6 Ay
ÇMO, depremlerin ilk günlerinde (2023 Mart ayında) depremden etkilenen tüm kentlerde 104 milyon ton inşaat ve yıkıntı atığı (İYA) oluşması beklediklerini duyurmuştu.
Kahraman, Hatay özelinde hazırladıkları raporla Antakya ve Samandağ ilçesinde üç döküm sahası ve bir yerleşim yerinden olmak üzere toplam sekiz adet katı asbest numunesi analiz ettiklerini ve her iki örnekten birinde asbest tespit ettiklerini söyledi.
Hatay Valiliği ise 15 Temmuz 2023'te paylaştığı duyuruda, Hatay'da beşi moloz döküm sahası, biri park, biri konteyner kent olmak üzere yedi lokasyondan alınan numunelerin analizine göre asbestin 'mevzuat standartlarının altında çıktığı'nı açıklamıştı.
İkiz Kuleler'deki asbest
bianet'e konuşan ÇMO Yönetim Kurulu Başkanı Kahraman'ın depremin altıncı ayı ile ilgili değerlendirmeleri şöyle:
"Amerika Birleşik Devletleri'nde (ABD) 11 Eylül saldırılarının üzerinden 22 yıl geçse de insanların sağlığını etkilemeye ve onları öldürmeye neden oluyor. Nedeni ise İkiz Kuleler'e yapılan saldırıların ardından enkazlardan yayılan asbest ve benzeri kimyasal maddeler.
"Saldırıda yaklaşık 3 bin kişi hayatını kaybetti; ancak ne yazık ki bu sayı asbest ve diğer kanser yapıcı kimyasal maddelerin havaya karışmasıyla arttı. Bu maddelerden ilk etkilenenler arama kurtarma çalışmalarına katılan ekipler ve gönüllülerdi."
* Fotoğraf: 11 Eylül saldırısı. Kaynak: Raw Pixel
Türkiye'deki mevzuat
"Türkiye, şu an asbestin etkilerinin uzun vadede görülmesine 'güvenerek' rahat davranıyor. Türkiye'nin asbestle ilgili mevzuatı esasen oldukça iyi; ancak uygulamaya baktığımızda mevzuatla örtüşmeyen faaliyetler yürütüldüğünü görüyoruz. İşin açıkçası, depremin ilk günlerinden itibaren kendi yasalarına dahi uymadılar ve uymamaya da devam ediyorlar.
"Halk sağlığı, ekosistem yok sayıldı. Sulak alanların yanına kurulan çadır kentlerle halk sağlığı, dere yataklarına dökülen molozlarla ekosistem bir kez daha zarar gördü. Molozlarda asbest dışında birçok kirletici madde var. Bunların mevzuata uygun ayrıştırılması yerine inşaat sektörüne tekrar geri kazandırılması gibi alenen kâr etmeye yönelik uygulamalarla karşı karşıya kaldık.
İki örnekten birinde asbest
"Gelinen noktada iki ayrım var: Meslek ve ekoloji örgütlerinin deprem bölgesindeki asbest riskine dair raporları ve devlet kurumlarının açıklamaları. Bunlardan en çarpıcı olan ise Hatay Valiliği'nin açıklamasıydı. Biz bu açıklamadaki bilgilere, Bilgi Edinme Hakkı Kanunu çerçevesinde erişmeye çalışacağız. Fakat zaten valiliğin açıklaması, kapalı alanda yapılan kişisel maruziyet ölçümüne dayanıyor.
"Oysa bizim hazırladığımız 'Hatay İli Asbest Teknik İnceleme Raporu'nda özellikle Çamlıyayla inşaat ve yıkıntı atıklarının döküldüğü sahada aldığımız numune örneklerinde asbest olduğu oldukça açık. Antakya ve Samandağ ilçelerindeki üç döküm sahası ve bir yerleşim yeri olmak üzere toplam sekiz adet katı asbest numunesi aldık ve bunlardan dördünde asbest tespit ettik. Yani Hatay'da alınan her iki örnekten birinde asbest var.
ÇMO Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Dursun Kahraman
"Konutların, çadırların ve kamu kurumlarının 100 metre yakınında döküm sahaları tespit ettik. Orman arazileri, zeytinlikler, seralar, tarım arazileri ve su kaynaklarına çok yakın bölgelerin döküm sahası olarak tercih edildiğini gördük -ki bu yeni bir afetin göstergesi. Özellikle ilk zamanlarda atık yönetiminde çalışanlar ve bölgede yaşayanlar koruyucu donanımdan hiçbir şekilde faydalanamadılar, şu anda da yeterli bir şekilde faydalanamıyorlar.
"Afet ve Atık yönetmeliklerin sadece Hatay'da değil, depremin vurduğu diğer kentlerde de dikkate alınmadığı, 25/01/2013 tarihli ve 28539 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Asbestle Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmeliğe hiçbir şekilde uyulmadığını tespit ettik.
Diğer kentler
"Malatya, Adıyaman ve özellikle Elbistan'da durum daha da vahim. Bu kentlerle ilgili detaylı raporlarımızı da önümüzdeki günlerde paylaşacağız. Ancak şunu söyleyebilirim, depremlerden sonraki ilk 10 gün Adıyaman'daydık, arkamda 'Moloz dökülemez' levhası vardı ve hemen önümüzde dere yataklarına moloz dökülüyordu. Uygulamada her yerde aynı işlemleri yürüttü, çünkü zihniyet aynı. Sel felaketinde de, orman yangınlarında da, Marmara Denizi'nin korunmasında da aynı yönetimsizlik hâkim. Temel sorun da bu.
"Depremden sonraki ilk günlerde vahşice sürdürülen moloz kaldırma çalışmalarında bir takım düzenlemeler yapılmıştı, evet bu durum biraz düzeldi; ama şunu özellikle vurgulamak gerekiyor: En berbat olandan değil de berbat olandan bahsediyoruz şu an. Haliyle bunu 'olumlu' bir gelişme olarak göremeyiz. Altyapı çalışmaları keza, sistematik bir şekilde yürütülmedi. Yollar kapalı olduğu için insanlara ulaşılamamıştı, bunları unuttuk mu? Büyük İstanbul depremini konuşuyoruz sürekli. İstanbul'daki olası bir deprem için hangi yolların açık olacağının, hangilerinin olmayacağının bilgisi var mı? Buna yönelik bir plan var mı? Aynı şekilde enkaz kaldırma çalışmaları için de. İstanbul'un atık depolama alanları neresi olacak?"
Adıyaman
6 Şubat depremlerinden etkilenen kentlerden bir diğeri olan Adıyaman'da ise durum farklı değil.
Adıyaman İl Sağlık Müdürlüğü'nün kentteki sağlık sorunlarına dair paylaştığı bilgilendirme metninde, görüşlerine yer verilen Halk Sağlığı Uzmanı Dr. Yusuf Emre Bostan, enkaz kaldırma çalışmalarında havada uçuşan asbestin ciddi bir sağlık sorunu olabileceğini söyledi.
Bostan, açıklamasında özetle şöyle dedi: "Yaşadığımız deprem felaketi sonrası şehrimizde hasar gören binaların yıkımı devam etmektedir. Bu binaların yıkımı esnasında alınan önlemlere rağmen ciddi miktarda toz oluşmakta ve rüzgarla şehrin geneline yayılmaktadır. Vatandaşların tozu önemsemeden yıkım faaliyetlerini izledikleri ve herhangi bir önlem almadıkları görülmektedir. Bu ileride ciddi bir sağlık sorunu olabilmektedir."
Malatya
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Malatya Temsilcisi Bedir Özten, 26 Temmuz 2023'te yayımladığı yazılı açıklamada yıkım çalışmaları esnasında Malatya'da asbest, ampullerdeki cıva buharı, kurşun ve PCB maddelerinin kente "zehir saçtığını" söyledi.
Özten, açıklamasına şöyle devam etti:
"Ağır hasarlı yapıların yıkılıp enkazın kaldırılması, nakli ve depolanması kural ve kaidelere uyulmadan yapılıyor. Bina yapımında ve ev eşyalarında kullanılan binlerce malzeme ve bu malzemelerin yapımında kullanılan binlerce maddenin içerisinde insan sağlığına (canlı sağlığına) zararlı olanları var. Bunların bir kısmı havada asılı kalıyor, havadaki bu toz; çeşitli maddelerin tozlarından oluşmuş bir karışım. Bunlardan en önemlileri; asbest, ampüllerdeki cıva buharı, kurşun, PCB gibi maddelerdir. Bunlar; kısa orta ve uzun vadede canlı sağlığını tehdit eden unsurlardır.
"Bina yıkımları, enkazların nakli ve depolanması yürürlükteki yasa ve yönetmeliklere uyulmadan yapılmaktadır. Çalışmaların canlı sağlığı hiçe sayılarak daha fazla kar sağlamak amacı ile yapıldığı görülmüştür. İlgili yetkili ve sorumlu kurumlar buna seyirci kalamamalıdır."
İYA depolama
İYA'nın depolanması, doğa ve canlı sağlığı açısından oldukça büyük önem taşıyor. ÇMO'nun İYA depolanmasına dair bilgilendirme notunda şu başlıklara dikkat çekiliyor:
"Depolama alanının tarım ve orman alanlarına yakın noktalarda seçilmesi atığın taşınması ve dökülmesi sırasında ortaya çıkan toz emisyonu ile, depolanması sırasında ise toprağın yapısında meydana getireceği bozulmayla tarım ve orman alanlarını olumsuz etkilemektedir. İYA'nın tatlı ve tuzlu su kaynaklarına doğrudan verilmesi veya bu su kaynaklarını etkileyecek mesafede depolanması bölgenin sucul ekosistemini yok edecektir.
"Depolama alanı seçilirken tarım ve orman alanları, sulak alan hassasiyeti dışında hâkim rüzgarların yönü, çığ ve taşkın riskleri, yağış durumu vb. meteorolojik etmenler dikkate alınmalıdır.
Yer seçimi
"Deprem sonucu oluşan İYA'nın niteliği göz önüne alındığında içerisindeki asbestli malzemeler, çeşitli tehlikeli atıklar ve kontamine olmuş evsel atıklar, insan ve evcil hayvan cesetleri, İYA'nın kirletici özelliğini arttırmaktadır. Dolayısıyla bu atıkların geçici/kalıcı olarak depolanacağı alanın yer seçimi de zemin özellikleri de çok önemlidir.
"III. sınıf atık depolama tesisine teste tabi tutulmaksızın kabul edilebilecek atıklar Atıkların Düzenli Depolanmasına Dair Yönetmelik Ek-2'de Cam elyaf atıkları, beton, tuğlalar, kiremit ve seramikler, beton, tuğla kiremit ve seramik karışımları ya da ayrılmış grupları, cam, toprak, kaya ve taşlar olarak belirtilmektedir. Ancak bu atıkların teste tabi tutulmadan düzenli depolama tesisine kabul edilmesi için kaynağının tek olması ve tek bir atık türü içermesi ve atıkların diğer depolama tesislerinde bertarafını gerektirecek düzeyde kontamine olduğu veya metal, asbest, plastik ve kimyasallar gibi olmaması gereken maddeler içerdiğinin tespit edilmesi halinde, bu atıkların III. sınıf depolama alanına kabul edilemeyeceği şartı belirtilmektedir.
Kentten uzak
"Bu bağlamda ilgili atıkların depolanması için en az II. sınıf atık depolama tesisi özelliği gösteren depolama alanlarının yaratılması gerekmektedir. Aksi halde kontamine olacak olan toprak, yeraltı suları ve yeraltı sularından beslenen yüzey suları kullanılmaz hale gelecek, bölgedeki canlı yaşamını olumsuz etkileyecektir.
"Enkaz atıklarının ayrıştırılması için tespit edilecek bölge mümkün olduğunca şehirden uzak bir lokasyon da seçilmelidir. Faydalı ömrünü tamamlamış açık maden ocaklarının III. sınıf depolama alanı fiziki şartlarını sağlayacak şekilde tesis edilmesi ile bu alanlarda depolanması uygun görülmektedir."
Asbest nedir?Asbest ya da amyant, beyaz toprak olarak da bilinen, ısıya, aşınmaya, kimyasal maddelere oldukça dayanıklı, yapısal özellikleri açısından esnek, lifli yapıda kanserojen bir mineral. Nerelerde bulunur? Asbest liflerinin havaya salınması asbest içeren ürünlerin kullanımı, asbest içeren malzemelerin bulunduğu binaların bakım, yıkım, yenilenme ve tadilatları sırasında asbest içeren malzemenin bozulmasıyla oluşmaktadır. Bu nedenle bu tip asbestli malzemelerin bulunduğu binaların, yıkım, bakım, onarım ve yenilenme çalışmalarında çok özel önlemlerin alınması ve bu önlemlerin ciddi bir şekilde denetlenmesi gerekmektedir. Asbestin sağlık üzerine etkileri Asbest lifleri, çeşitli nedenlerle havaya salınan bu liflerin solunmasıyla vücuda girerler. Bu lifler vücuda girdikten uzun yıllar sonra sağlık sorunlarına yol açabilmektedirler. Asbest, Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı (IARC) listesinde "kesin kanserojen" olarak tanımlanmıştır. Asbestin neden olduğu sağlık sorunları esas olarak üç başlıkta sıralanabilir:
Asbest lifleri iki genel gruba ayrılır ve bu iki grupta altı lif türü vardır. Bu liflerden bazıları diğerlerine göre sağlık etkileri açısından daha tehlikelidir. Asbestten korunma Asbeste bağlı sağlık etkilerinden korunmada en önemli konu maruz kalımın engellenmesidir. Bu amaçla gerek mesleksel maruz kalımlarda gerekse de çevresel maruz kalımlarda gerekli önlemler dikkatle alınmalı ve uygulanmalıdır. Yıllar içerisinde asbestin korkutucu sağlık etkilerinin ve özellikle kanserojen özelliğinin ortaya çıkması kullanımını sınırlandırmış ve yasaklanmasına neden olmuştur. Asbestli binaların yıkımı sırasında, yakında yerleşim yeri, okul, işyeri olması ile toplum genelinde maruziyet artmaktadır. Bu nedenle, asbestten korunmanın bileşenlerinden biri de yıkım ile ilgili çevresel risk değerlendirmesi yapılmasıdır. (Kaynak: TTB). |
(TY)