* Fotoğraflar: Anadolu Ajansı.
Maraş merkezli 6 Şubat depremlerinden sonra, depremden etkilenen 11 kentten geriye yüz binlerce ton inşaat ve yıkıntı atığı (İYA) kaldı.
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği'ne bağlı (TMMOB) Çevre Mühendisleri Odası'nın (ÇMO) tahminlerine göre 6 Şubat depremleri nedeniyle yaklaşık 104 milyon ton İYA oluşması bekleniyor.
Deprem bölgesindeki enkaz kaldırma çalışmalarının nasıl yürütüldüğüne dair bianet'e konuşan ÇMO Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Dursun Kahraman "Öyle bir konuma düşürüldük ki enkaz hakkında konuşamıyoruz. Nereye dokunacağımızı şaşırdık. Asbest tehlikesi nedeniyle enkazları sulayın demeye dilimiz varmıyor, çünkü insanlar su bulamıyor orada," dedi.
Enkaz kaldırma çalışmalarında büyük bir belirsizlik hakim. Mevcut hükümetin verdiği bilgilerle çalışmalara dair sadece bir fikrimiz oluşabiliyor. Enkaz kaldırma çalışmaları şu anda nasıl yürütülüyor?
Ne yazık ki şeffaf bir şekilde ve belirli bir yöntemle yürütülmüyor. Büyük bir acının ardından bunları konuşmak zul gelse de bunları da konuşmamız gerekiyor. Çünkü sadece asbest tehlikesi yok, deprem bölgesindeki enkazlar tonlarca kimyasal barındırıyor.
Binalarda buzdolapları, çamaşır makineleri var. Her şeyden önemlisi cansız bedenler var. Buna 'Asla yoktur," diyemiyoruz. Büyük tereddüt yaşıyoruz.
Baştan savma enkaz yönetimi
Atıklar nereye dökülüyor?
Adıyaman'daki deneyimlerimi aktarabilirim ki, atıklar maalesef dere yataklarına ve benzer su kaynaklarına dökülüyor. Dere yatağının ucunda bölgenin su ihtiyacının karşılandığı bir baraj var örneğin, oraya dökülüyor. Bu kadar baştan savma bir atık yönetimi olamaz. Hani 'Yangından mal kaçırıyormuş' gibi deriz ya, bu da tam depremden mal kaçırma oldu.
Yüzlerce depremin olduğu bu topraklarda depremlerden sonra her seferinde aynı konuşmalar, bilgi paylaşımları ve uyarılar yapıldı. Ve şimdi görüyoruz ki bunların hepsi yok sayılmış. Bunca deneyime rağmen nasıl oluyor da bir eylem planı yok? Enkazlar nasıl kaldırılmalı, süreç hangi yöntemlerle işletilmeli ve bu atıklar nerelerde depolanmalı üzerine yüzlerce sayfalık metinler bulabilirsiniz. Ancak siyasi irade bu bilgileri kullanmaya lüzum görmüyor. Ki zaten birilerinin söylemesine ihtiyaç duymadan bu bilgilere onlar da hakim. En basitinden atıkların taşındığı kamyonların üzeri örtülü bir şekilde yol alması gerektiğini biliyorlar.
Siz bu konuya dair ne tür çalışmalar yürüttünüz?
Biz oda olarak Bilgi Edinme Hakkı Kanunu çerçevesinde enkaz çalışmalarıyla ilgili hem ilgili Bakanlığa hem de İl Müdürlüklerine en az 10-15 soru yönelttik. Merakla bekliyoruz verecekleri cevapları. Ancak bu soruların yanıtları bir sene içinde mi gelir örneğin, onu da bilmiyoruz.
Bir yandan da bir bakıyoruz, valilerden biri çıkıp "İki hafta içinde enkaz kaldırma çalışmalarını bitireceğiz," diyor. Nasıl? Hangi iki haftada? Milyonlarca metreküp İYA'dan bahsediyoruz. Ve enkazın yüklenmesi, taşınması, geçici de olsa ayrıştırılması zaman alan süreçler.
Asbest tehlikesi
Ne tür tehlikeler barındırıyor bu İYA'lar?
Asbest tehlikesinden bahsediyoruz ısrarla, atmosfere karıştığı zaman doğrudan kanserojen etkisi olduğunu biliyoruz. Ama toplum öyle bir çaresizliğin içine itildi ki, deprem bölgesindeki insanlar kullanma ve içme suyu sıkıntısı yaşarken enkazın nemli, sulanabilir bir şekilde kaldırılıyor ve taşınabiliyor olmasını öneremiyoruz bile. Dilimiz varmıyor. Böyle bir çaresizliği bu topluma reva gören siyasi bir irade var.
İnançlı yurttaşlar alınmasınlar; fakat bu durum bana şunu hatırlatıyor, bin 400 yıllık bir öğreti olmasına rağmen hâlâ Ramazan ayında şöyle yaparsak oruç bozulur mu, böyle yaparsak ne olur, diye soruluyor. Biz de her depremden, selden, yangından sonra buna benzer bir süreç yaşıyoruz.
Bilgiler ciddiye alınmıyor
Uyarılarınız neden dikkate alınmıyor?
Bu bilgiler aslında artık pazara dökülmüş durumda; ama bu bilginin ciddiye alıp alınmamasıyla ilgili bir sorunumuz var. Ve biz bu bağlamda, tüm bunların siyasi iradenin yanlış politikaları yüzünden başımıza geldiğine dair yaygın anlayışı reddediyoruz. Bunlar yanlış politikalar değil, siyasi iradenin kendi politikalarının doğrudan ve doğru bulduğu uygulamalarının sonucu. Çünkü sermayenin çıkarıyla doğanın, yaşamın ve ekosistemin çıkarları hiçbir zaman örtüşmez.
Teşhir etmek zorundayız
Depremlerin ilk günlerinde donarak can veren yurttaşlarımız oldu. Şimdi bakıyorsunuz, depremden 10 gün sonra kardan dolayı hâlâ Van'da yollar kapalı. Van deprem bölgesi değil mi? Bu yolu açmak kimin işi? Bu durum insanlara nasıl kabullendirildi? Depremlerden sonra o yollar açık olsaydı birçok can kaybının önüne geçilebilirdi.
Öyle bir konuma düşürüldük ki enkaz hakkında konuşamıyoruz. Nereye dokunacağımızı şaşırdık. Asbest tehlikesi nedeniyle enkazları sulayın demeye dilimiz varmıyor, çünkü insanlar su bulamıyor orada. Bunu teşhir etmek ve temel sorunu konuşmak zorundayız.
ÇMO'dan çağrı ÇMO'nun kurumsal sitesinde tüm canlıların yaşam hakkının korunması ve yıkımlarda hiçbir canlının geride kalmadığından emin olunması için tespitlerin yapılmasına dair yer alan teknik bilgi notundan: "Depremler sonrası siyasi iktidarın ve yetkililerin deprem sonrasında yürüttüğü ve tüm canlı yaşamını hiçe sayan süreçleri önlemek için demokrasi güçlerini, emek ve meslek odalarını, ekoloji örgütlerini birlikte tutum almaya, dayanışmaya ara vermeksizin bu sorumluluğu taşımaya, başta kendi üyelerimiz olmak üzere davet ediyoruz." |
(TY)