Tekirdağ Marmaraereğlisi’nde yer alan Kimyasal Ürün Depolama Terminali’nin kapasitesinin artırılması planlanıyor.
1. Derece Deprem Risk Alanında bulunması ve yerleşim alanlarına yakın bir yerde olması nedeniyle bölgede büyük tehlike oluşturacağı belirtilen projeye yurttaşlar ve sivil toplum kuruluşları itiraz ederken, meslek örgütleri de tehlikelere karşı uyarıyor.
Proje kapsamında, antik döneme kadar uzanan geçmişi ve deniz turizmi ile Marmara bölgesinin önemli yerleşim alanlarından olan Marmaraereğlisi’nin Sultanköy Mahallesindeki “Kimyasal Ürün Depolama Terminali”nde tank sayısının 58’e çıkarılması planlanıyor.
Terminalin mevcut durumda depolama faaliyeti için toplamda 102 bin 577,91 m³’lük depolama izni bulunurken, kapasite artış çalışması ile terminal arazisindeki 37 depolama tankının yıkılarak yerine 39 depolama tankı yapılması ve toplam 58 tank ile terminalin tank depolama kapasitesinin 124 bin 223,00 m³’e çıkarılması hedefleniyor.
Yanıcı kimyasalların depolanmasına ilişkin yapılan planlamanın bölgede büyük bir tehlike oluşturacağı kaydediliyor.
“Büyük risk”
Konuya ilişkin bianet'e konuşan Marmaraereğlisi Çevre Gönüllüleri Derneği Başkanı Mine Olgaç, projenin Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporunda çok sayıda planlama ile ilgili aykırılıklar söz konusu olduğunu ve Deprem Risk Alanına kurulacak olması nedeniyle büyük risk oluşturduğuna dikkat çekti.
Yaratacağı olumsuzluklar ile bölge ve denizin büyük bir felaketle karşı karşıya kalacağını söyleyen Olgaç; turizm, tarih ve tarım kentinin “hoyratça yok edildiğini” belirtti.
Söz konusu projede kimyasal maddeler nedeniyle oluşacak kokunun bölgenin yakınlarında yaşayan insanların yaşamını olumsuz etkileyeceğini söyleyen Olgaç, şöyle dedi:
“Kimyasal madde gazlarının hava ile taşınması sonucu kent sağlığı her zaman tehdit altında olacaktır. 1. Derece Deprem Risk Alanı içinde olan Kimyasal Ürün Depolama Terminali, ayrıca oluşabilecek bir kaza ya da doğal afet durumunda BOTAŞ Dolum Tesisleri de göz önüne alındığında 50 km çapında bir alanda felakete neden olabilir.”
“Atıklar gizlice dökülüyor”
Projenin, verimli tarım toprakları, M.Ö 4300 yılına dayanan tarihi geçmişi ve kültürel varlıklarına karşı bölgede ihtiyaç duyulmayan bir sanayileşmeyi beraberinde getireceğini söyeleyen Olgaç, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Tekirdağ’da tamamı dolmamış 14 organize sanayi bölgesi olmasına rağmen bölgede ısrarla sanayileşme çalışmaları devam ediyor. Mevcut proje de bölge için oldukça riskli. BOTAŞ yüzünden vatandaşlar mağdur olurken, üzerine kimyasal tanklarda ki kapasite artışı ile yaşam alanlarındaki tehlike daha da artıyor. BOTAŞ’ın olduğu bölgede koku nedeniyle vatandaşlar zor süreçler yaşıyor. Şikayet için 181 arandığında ise talebiniz oluşturuldu ve sonuçlandı bildirimleri geldi. Sorunun nasıl çözüldüğü ya da sonuçlandığı ise bilinmiyor.
“Öte yandan etraftaki tesislerden Kınıklı Deresi’ne gizlice dökülen atıklar mevcut. Dere, zaman zaman siyah, kırmızı gibi farklı renklerde akıyor. Bunlarla birlikte kimyasal depolar da bölge için büyük bir tehdit ve büyük bir tahribata neden olacak. İşletme aşamasında kimyasal madde tanklarının temizlik işlemlerinden kaynaklanacak atıksuların kimyasal arıtma sisteminde arıtılacağı ÇED raporunda belirtiliyor.
“Kirlilik yükü değişken ve yüksek olan bu tesis atık suların arıtımı yüksek teknoloji gerektirirken, raporda bu konuda yeterli açıklama yapılmamış olup çözüm-çözümsüzlüğün işletmeyi alma aşamasında belirleneceği anlaşılmaktadır. Geçtiğimiz hafta düzenlenen ÇED toplantısında da bölge halkı, çevre örgütleri ve meslek odalarının projeyle ilgili itirazlarda bulundu. Kent yaşam alanı içinde bulunan bu projenin iptal edilerek, kent halkının kullanabileceği sağlıklı yaşam alanına dönüştürülmeli.” (SCİ/TY)