"Ben bunu olabilecek bir seçenek olarak düşünüyorum," şeklinde konuşan Prof. Dr. Erzan, "Taslakta devletin temellerine dinamit koyan ya da mevcut yüksek öğretim sistemini olumsuz etkileyebilecek bir nokta görmedim," diyor.
Prof. Dr. Erzan, asıl sorunun İmam Hatip Okulları'nın normal eğitime alternatif bir eğitim haline getirilmesinde yattığını vurgulayarak, aslında bu durumun ortadan kaldırılması gerektiğini söylüyor.
Prof. Dr. Erzan, YÖK Yasası'nda yapılmak istenen değişikliklere Genelkurmay Başkanlığından tepki gösterilmesi konusunda ne düşündüğüne ilişkin sorumuzu, "YÖK yasa taslağına ilişkin tartışmalar doğrudan doğruya politika meselesidir ve ben ordunun doğrudan politikaya müdahalesini sorunlu buluyorum," diye yanıtlıyor.
Demokratik üniversite/YÖK taslağı
Prof. Dr. Ayşe Erzan'ın, şu andaki YÖK taslağının yasalaşması durumunda oluşacak yeni yapılanmanın "demokratik üniversite" diye nitelendirilip nitelendirilemeyeceği konusundaki görüşleri ise şöyle:
*'Demokratik üniversite' çok kapsamlı bir konu. Demokrasi ve üniversite sözcüklerinin yanyana getirilmesinden ne kastedildiği de değişik çevrelere göre değişiyor. Yalnız doğrudan doğruya Anayasa ile belirlenen bazı hükümler var ki, bunlar değişmeden gerçek bir bilim ve düşünce özgürlüğünden bahsetmek mümkün değil. Çünkü eğitimin amacı Anayasada çok ideolojik terimlerle tanımlanmış. Bu tanımlama tek bir düşünce modelinin aktarılmasını ve öğrencilerin sadece bir tek dünya görüşü içinde şekillenmelerini içeriyor.
* Üstelik, örneğin "Atatürk milliyetçiliği" gibi bir formül, 12 Eylül askeri darbesinin bir ürünü. Atatürk'ün düşünsel mirası 1982 Anayasasında yer alan 12 Eylül'ün getirdiği bir dizi kurum ve bunların kurucu metinlerde bu başlık altında tanımlandığı biçimde tanımlanmak zorunda da hiç değil. Ders kitaplarından tüm yüksek öğretime kadar, eğitim sisteminin amacı ve düşünce özgürlüğünün sınırları bu kadar dar çerçeveli, kısır bir alana hiçbir ülkede hapsedilemez. (YS/BB)