DEM Parti Eş Genel Başkanları soruları yanıtladı: Çağrıda YPG yok

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, PKK lideri Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta yaptığı çağrının ardından devam eden tartışmalara ilişkin Meclis’te gazetecilerin sorularını yanıtladılar.
NTV’nin, “Çağrı YPG’yi, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’ni kapsıyor mu?” sorusunu yanıt veren Hatimoğulları, dün Halk TV’de katıldığı programı hatırlattı ve bu sorunun orada da geldiğini söyledi.
Öcalan’ın çağrı metnini gazetecilere gösteren Hatimoğulları, çağrıda YPG ve Özerk Yönetim ile ilgili bir ifadenin yer almadığını belirtti.
"Yorum yapamayız bu konuda" diyen Hatimoğulları, "Olası bir barışın her bölgeye yansıması olacaktır. Türkiye, barış sürecini inşa etmeye başlarsa Ortadoğu'da model olur. İsrail-Gazze sürecine de pozitif katkı sağlar. Yine Suriye’de yeni gelişmeler oldu. Orada çok ciddi bir kaos var. Türkiye iyi bir adım atarsa, bir barış ile taçlanırsa Suriye’ye de etkileri olacaktır. Bu sorun SDG meselesi, orada aktif devam eden bir süreç var, onların iç sorunlarıdır. Bir şey diyemeyiz. Bu metinde olmayan bir şeyi, ısrarla başlığa çekmek… Bu bizim sorumluluğumuzda değil” yanıtını verdi.

PYD ve SDG KENDİ YOL HARİTASINI ÇİZECEK
Mazlum Abdi: "Öcalan’ın çağrısı PKK’yeydi, doğrudan bizim bölgemiz için değildi"
"Arka kapılar ardından yürüyen bir süreç yok"
Çağrıda geçen “Tüm gruplar” ibaresi nedeniyle “YPG” sorusunun doğduğunu dile getiren Bakırhan, “Devlet değil, Ömer Çelik böyle algılıyor” dedi.
Kayyım ve HDK’ye yönelik soruşturmaya ilişkin soruları da yanıtlayan Bakırhan, şöyle konuştu: “Farklı bir süreç yürütülüyor. Arka kapılar ardından yürüyen bir süreç yok. Bir uzlaşma yok. Şu an işin girişindeyiz. Kayyım atamaları, bomboş dosyaların yıllar sonra raftan çıkarılması… Bunlar olmasın diye bu sürece destek veriyoruz. Kürtlere demokrasi, Alevilere eşit yurttaşlık yok, diyebilir miyiz? Böyle olmaz. Yürüyen bu sürecin kendisi, Türkiye’nin demokratikleşmesini öngörüyor. Metnin kendisi de bunu diyor. Demokratik toplum baroyu da HDK’yi de kapsıyor. Bu süreç demokratikleşme sürecidir. İlerleyebilmesi için bu antidemokratik uygulamaların olmaması gerekiyor. Süreç bunlardan bağımsız değil. Sayın Öcalan, sadece Kürt kimliğine odaklanan bir perspektif ortaya koymadı."

Remzi Kartal: Öcalan’ın açıklaması demokrasi mücadelesinde yeni bir başlangıçtır
"Toplum Sayın Öcalan’ı görmek istiyor"
“Çekilen görüntü Newroz’da yayınlanabilir mi?” sorusuna Bakırhan, “Öyle bir çalışmamız yok ama toplum Sayın Öcalan’ı görmek istiyor. Olursa iyi olur” cevabını verdi.
PKK’nin kongreyi toplamasına dair ilişkin soruyu ise Hatimoğulları, “Abdullah Öcalan; ‘bunu yapabilmem için koşulların hazırlanması gerekiyor’ dedi. Bunu PKK de diyor. Sayın Öcalan’ın fiziki koşullarının düzeltilmesi ve istediği tüm kesimler ile görüşmesi gerekiyor. Bu süreci barışa evriltmek istiyorsanız, bunların olması gayet normal olur” diye yanıtladı.

PKK ateşkes ilan etti
"Çağrı PKK'ye yapıldı"
“Çağrı metninde ‘bütün gruplar’ kimin için söylendi?” sorusuna Bakırhan, şu cevabı verdi: “PKK, Türkiye merkezlidir. Çağrı, bu evin içinde kurulan, Öcalan’ın kendi örgütüne yapıldı. Orayı netleştirelim. Suriye’de farklı bir denklem var. Henüz oturmamış bir rejim var. Sayın Öcalan yaptığımız 4 saatlik görüşmede, Suriye’yi tarif etmedi. Kendi örgütünü tarif etti. Türkiye’de 50 yıllık bir mesele var. Bir parti feshedilecek, silahlar bırakılacak iken şuna mı yapıldı, buna mı yapıldı, tartışması yapılıyor.
Demokratikleşme adımları oraya da yansıyacaktır. Suriye’yi de etkileyecektir. Sırrı Bey de aslında bunu söyledi. Buradaki çözüm orayı da etkileyecek. Sürece uygun bir dil kullanmak çok önemlidir. Biz bunun mücadelesini veriyoruz. Buradaki sorunları çözersek oturur Suriye’yi de konuşuruz. Güvenlik kaygılarının olmadığı demokratik bir Suriye’yi kim istemez. Yüzyıllık bir sorunun muhatabının üstüne kapalı kapıların olmaması lazım, artık açılması lazım. O kapının açılması iyi olur."

Özel’den Öcalan çağrısına yorum: Şeffaf ve samimi olunmalı
"Meclis'te çalışma grubu kurulmalı"
Hatimoğulları, sürece dair sürekli Meclis’i işaret ettiklerini belirterek, “Meclis’te kurulacak bir çalışma grubu ile bu işe başlayabiliriz. Bazı yasama faaliyetleri gerektiren durumlarda ve komisyonu aşan bir durum olduğunda ise Meclis’in inisiyatif alması gerekiyor. Bunun için bir komisyonun olması lazım ayrıca tüm partilerinin temsilcilerinin olması gerekiyor. Böyle bir zemin de var. Yaptığımız görüşmeler esnasında bütün partiler bunun sinyalini verdi. Önemli olan burada devlet ve iktidarın rol üstlenmesidir" dedi.
"Anayasanın kapsayıcı olması gerekiyor"
“Anayasa’dan nasıl bir değişiklik bekletiniz var?” sorusunu da yanıtlayan Bakırhan, “Anayasaya ihtiyaç var. İktidarın kendisi de söylüyor. Bu süreç ilerlerse Türkiye karar verir. Ama neticede yapılacak olan anayasanın kapsayıcı olması gerekiyor. Bu sorunları ortadan kaldıran, benimdir diyebileceği bir anayasa olabilir. Bu tartışmaların anayasa ile bir bağlantısı yok” diye konuştu.

“Öcalan’ın çağrısı, yeni çatışma koşullarına göre bir yenilenme çağrısı”
"Bir infaz kanuna ihtiyaç var"
Hatimoğulları, “Demirtaş ve diğer tutsakların serbest bırakılmasına dair bir yasal düzenleme beklentiniz var mı?” sorusunu da şöyle yanıtladı: “Türkiye’nin önünde iki iş var. Demirtaş ve siyasetçiler için yeni yasaya bile gerek yok. AİHM, kararını verdi zaten. Var olan yasayı uygulasalar yeterli. AİHM kararlarını uygulamalı ve bir an önce hepsi serbest bırakılmalılar. Kobanê Davası kapsamında tutuklanan tüm arkadaşlarımız serbest bırakılmalı.”
"CHP, bu süreci heba etmemeli"
“Yeni kayyım atanırsa süreç baltalanır mı? Bu sürece karşı olan odakların kayyım atamasına yol açtığı söyleniyor. Bu konularda ne düşünüyorsunuz” şeklindeki soruya yanıt veren Bakırhan ise “Kayyım atanmaması gerekliliği bir yana, yerine kayyım atanan arkadaşlarımız görevine iade edilmeli. Kayyım sürece karşı sabotajdır. Sürece tabiki de zarar veriyor. Süreci baltalayacak adım olur. Bir taraftan bir süreç diğer taraftan kayyımcı politikalar olmaz. Devlet içindeki odaklar -odak kaldı mı bilmiyorum- bence direk hükümet tarafından yapılıyor.
Bir diğer önemlisi de şu; CHP, bu süreci heba etmemeli. Beğenmiyorsa kendi politikalarını ortaya koyması gerekiyor. Türkiye silahtan arındırılacak, bunu desteklemek yerine ‘Vay efendim anlaştılar’ demek ne kadar doğru? Tekrar söylüyorum; barış süreci kişi ve siyasi partilerden çok çok kıymetlidir. Bahsedilen mesele milyonda bir bile gündemimizde değil. Sandık gelirse toplum seçmini yapar. Aslında Erdoğan’ı 22 yıldır ayakta tutan, iktidar yapan bu muhalefet aklıdır. Bunlar doğru değil. CHP yönetimi bu söylemlerin üzerinde yoğunlaşsın. Perspektif ortaya koysun. Ne yapalım yani silahlar bırakılmasın mı? Biz Kürt ve Türk gençlerinin yaşamını yitirmesin diye mücadele ediyoruz" dedi.

Öcalan'ın çağrısı dış basında: "Barışa giden yol uzun ve belirsiz"
"Öcalan'ın kongreye katılması gerekiyor"
Bakırhan, "Öcalan fiziken kongreye nasıl katılabilir?” ve “Erdoğan’dan somut adım olarak ne bekliyorsunuz?” sorusuna da, “Sayın Öcalan’ın bir biçimde toplanacak kongreye katılması gerekiyor. Görüntülü de olabilir. Nasıl olacağı bir yana meselenin çözülmesini istiyoruz. Barışın olmasını istiyoruz. Meseleyi getirip silaha sıkıştırmak doğru değil. 50 yıllık meselede biraz daha titiz, parmak sallamayan bir yaklaşım ile hareket etmek lazım. Bu sorunun demokratik yollarla çözülmesi lazım. Diğer milletler, inanç grupları, kadınlar, gençler ve herkesin rahat olduğu bir Türkiye olsun istiyoruz" cevabını verdi.
(RT)