* Fotoğraf: AA arşiv
Haberin Kürtçesi için tıklayın
Mardin’in Dargeçit ilçesinde 20 yıl önce sekiz kişinin sorgulanıp infaz edilmesiyle ilgili açılan davanın görülmesine bugün Adıyaman 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi.
Davada dönemin Mardin Jandarma Komando Tabur Komutanı Hurşit İmren, Dargeçit İlçe Jandarma Komutanı Mehmet Tire, Dargeçit Merkez Jandarma Karakol Komutanı Mahmut Yılmaz, Karakol Komutanı Yardımcısı Haydar Topçam ve Uzman Çavuş Kerim Şahin’in de aralarında bulunduğu 18 sanık “taammüden öldürmek”le suçlanıyor. Hiçbiri tutuklu değil.
Davanın 29 Mart’ta görülen son duruşmasında esas hakkındaki mütalaasını sunan savcı, “Öldürme eylemine iştirak ederek üzerlerine atılı suçu işlediğini gösterir her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği” gerekçesiyle sanıklar hakkında beraat talebinde bulunmuştu.
Savcılık mütalaasına karşı tarafların son savunmalarını yapması ve karar çıkması beklenen bugünkü duruşmada mahkeme heyeti 6. kez değişti. Mahkemeye atanan yeni heyet başkanının da hazır bulunmadığı duruşmaya geçici heyet baktı.
Sanıkların ve müdafilerinin heyet değişikliği nedeniyle mazeret bildirerek katılmadığı duruşma salonunda kaybedilenlerin aileleri ile avukatları Erdal Kuzu hazır bulundu.
“Her seferinde heyet değişiyor”
Mezopotamya Ajansı’nın haberine göre bugünkü duruşmada dönemim Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Dargeçit Şube Müdürü Abdulah Çolak tanık olarak dinlendi.
Samsun'dan Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığı ile duruşmaya katılan Çolak, “O dönem Şube müdürüydüm. 1995 yılında 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutladığımız zaman iki öğretmenin olmadığını fark ettik. Kutlamada sonra bize haber geldi, kayboldukları söylendi. Daha sonra karakolda telsizlerden alıkonulduklarını öğrendik” şeklinde beyanlarda bulundu.
“Gözaltılar oldu ama kimin gözaltına alındığını bilmiyorum. Tutuklamaları halktan duydum. Velilerden bize bir kayıp olduğu ile ilgili bir başvuru olmadı. Kayıp öğrencileri ismen bilmesem de direk tanımıyorum. Mehmet Tire’yi tanıyorum, okulların açılmasında, öğretime başlamasında bize yardımcı oluyordu. O dönem Dargeçit ilçesindeydi. Beraber alıkonulan öğretmenlerin cenazesine katıldık. Evimize arada geliyordu.”
14 yaşında öldürülen Seyhan Doğan’ın kardeşi Hazni Doğan, sanıkların duruşmalara katılmamasına ve heyet değişikliklerine tepki gösterdi:
“30 yıldır yargı süreci devam ediyor. Mahkeme güvenlik gerekçesiyle başka şehirlere alınıyor. Mahkemelere gelen sadece bizleriz. Katliam yapanlar dışarıda, güvenlik sorunları mı var gelmiyorlar? Biz gece saat 4’lerde yola çıkarak geliyoruz. Her geldiğimizde başka bir heyet var. Her seferinde heyet değişiyor. Adalet istiyoruz.”
“12 yaşındaydı, kemikleri kuyudan çıkarıldı”
12 yaşında öldürülen Davut Altınkaynak'ın babası Abdulaziz Altunkaynak da, çocuğunun fotoğrafını mahkeme heyetine göstererek, “Bu çocuk 12 yaşındaydı. Kemikleri 120 metre derinliğinde bir kuyudan çıkarıldı. Katiller elini kolunu sallayarak geziyor. 12 yaşındaki çocuğun katilleri dışarıda gezerken anne ve babası her yerde kemiklerini aradı. Bu çocuk kime ne zarar verebilirdi? Bu mahkemenin son olmasını istiyoruz. Yürekli bir mahkeme kararı bekliyoruz. 20 defadır buraya geliyoruz artık biz de yorulduk” dedi.
Kaybedilen Abdurrahman Coşkun'un (21) ağabeyi Mehmet Coşkun ile Nedim Akyön'ün (16) ağabeyi Ahmet Akyön de şikayetçi olduklarını tekrarlayarak, sanıkların tutuklanmasını talep etti.
“Cenazeleri kendi imkanlarımız ile bulduk”
Ailelerin avukatı Erdal Kuzu, mahkemede bir kez daha heyet değişikliği ile karşılaşmalarını protesto etti:
“Diğer mahkeme ‘toplanacak delil kalmadı’ dedi. Karar çıkacağını belirtti ama 6’ncı defa heyet değişti. Ailenin mücadelesi kötü muameleye dönüştü. 7 yıl boyunca aileler Adıyaman'a geliyor. Karar talep ediyoruz, heyet değişti ve daha da uzayacak. Bu doğru değil. Devlet adına suç işleyenlerin gerçeğinin ortaya çıkmasının zor olduğunun farkındayız. Bu ülkede herkesin hakkını korumak ile mükellefsiniz. Kendinizi ailelerin yerine koyun. 1995 yılında sonra bu mücadele başladı. Cenazeleri teker teker kendi imkanlarımız ile bulduk. Bulunduğu yerler devletin güvenlik gerekçesiyle boşalttığı köyler. Mağdurlar arasında bu ülkede bir ayrım var. Dünyanın hiç bir yerinde 12 yaşındaki bir çocuğu katledenler cezasız bırakılamaz.”
7 yıldır Adıyaman’da görülen duruşmalarda sanıkların yüzünü görmediklerini söyleyen Kuzu, “Dönemin Dargeçit savcısı ‘FETÖ’den alınıyor, denetim ile serbest bırakılıyor ama devletin denetiminde olan bir kişi 3 yıldır mahkemeye getirilmiyor. Bu adamın nerede olduğunu bilmiyoruz ama onu dinleme talebimizden vazgeçmeyeceğiz” dedi.
Dosyaya dair kararını açıklayamayan mahkeme, bir sonraki duruşma tarihini 11 Ekim 2021 olarak belirledi.
Ne olmuştu? |
28 Ekim 1995’te iki öğretmenin, ertesi gün de Amara köyü baş korucusunun oğlunun PKK tarafından kaçırılması ve ertesi sabah cenazelerinin bulunması üzerine Dargeçit'te gözaltılar başladı. Aynı gün sabaha doğru Doğan ailesinin evi, aralarında asker, özel harekât timleri, korucu ve sivil giyimli insanların olduğu 60-70 kişilik bir ekip ve panzerlerle basılarak 14 yaşındaki Seyhan Doğan apar topar gözaltına alındı. Aynı gece ve takip eden birkaç gün içinde Seyhan Doğan'ın eniştesi Abdurrahman Coşkun (21), dayısının oğlu Mehmet Emin Aslan (19), kardeşi Hazni Doğan (11) ve Abdurrahman Olcay (20), Nedim Akyön (16), Hikmet Kaya (24), Süleyman Seyhan (57) ve kızı Fehime Çelik de gözaltına alındı. O gece Davut Altınkaynak'ı (13) da almak için evlerini basan askerler kendisi evde olmadığı için annesi Hayat Altınkaynak'ı gözaltına aldı. Annesine Davut'un yerini söyletmek için çeşitli tehditlerde bulunan askerler en sonunda sadece sorgulayıp bırakacaklarını söyleyerek anneyi ikna ettiler ve dayısında kalan Davut Altınkaynak'ı da gözaltına alarak annesinin gözleri önünde Filistin askısında işkenceye aldılar. Hazni Doğan ve Fehime Çelik de türlü işkencelere maruz kaldı ve gözaltına alınanlara tanıklık ettiler. Hazni Doğan, Hayat Altınkaynak ve Fehime Çelik serbest bırakıldı ancak ikisi lise öğrencisi, üçü çocuk sekiz kişiden bir daha haber alınamadı. İddianameye göre, yapılanlara karşı çıkan ülkücü görüşteki Uzman Çavuş Bilal Batırır’ın da, suçu ihbar etmesinden korkulduğu için komutanları Hurşit İmren ve Mehmet Tire tarafından kalorifer kazanında yakılarak öldürüldüğü öne sürüldü. Seyhan Doğan’ın cesedi, kimliği belirsiz bir kişinin ailesine telefonla haber vermesi üzerine 6 Mart 1996’da bir kuyuda bulundu. Kayıp diğer kişilerin öldürüldüğü düşünülse de cesetleri bulunamadı. Mağdur ailelerin 2009’deki başvurusuyla tekrar soruşturma başlatıldı. Soruşturma kapsamında Midyat Cumhuriyet Savcılığı tarafından hazırlanan iddianame, Midyat Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi. Midyat Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianamede, dönemin Mardin Jandarma Komando Tabur Komutanı Hurşit İmren, Dargeçit İlçe Jandarma Komutanı Mehmet Tire, Dargeçit Merkez Jandarma Karakol Komutanı Mahmut Yılmaz, Karakol Komutan Yardımcısı Haydar Topçam ve Uzman Çavuş Kerim Şahin hakkında taammüden öldürme suçundan müebbet hapis cezası isteniyor. Dava, “güvenlik gerekçesiyle” Adıyaman'da görülüyor. |
(AS)