Limter İş Sendikası Eğitim Uzmanı Süleyman Yeter'in gözaltında öldürülmesinin ardından başlatılan soruşturmada, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi'nde görevli polis Mehmet Hallaç'ın da adı geçiyordu.
Hazırlık soruşturması kapsamında ifadesi alınan Hallaç, "daktilocu olduğunu, sorgulara girmediğini" ileri sürmüştü.
Soruşturmanın tamamlanmasının ardından dava açılmış ancak soruşturmayı yürüten savcılık, Hallaç'ı daktilocu olduğu gerekçesiyle dava kapsamının dışında tutmuştu.
Ne var ki, Mehmet Hallaç'ın İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi'nde bir başka işkence davasından yargılandığı ortaya çıktı. Ayrıca, Hallaç bu davadaki ifadesinde, daktilocu olduğundan bahsetmezken, sorgulara girdiği anlamına gelebilecek sözler kullanıyor.
Ahmet Okutucu yine "firari"
7. Ağır Ceza Mahkemesi'nde Hallaç ile birlikte yine Terörle Mücadele Şubesi'nde görevli iki polis daha yargılanıyor. Mehmet Hallaç'ın dışında dava dosyasında, Süleyman Yeter davasında yargılanan, komiser Ahmet Okutucu'nun da adı geçiyor. Yeter davasında olduğu gibi ifadesi şu ana kadar alınamayan Ahmet Okutucu'nun dosyası ayrıldı.
Mehmet Hallaç'la birlikte Şeref Bayrakçı ve Mahmut Yıldız adlı polisler, TCK'nın 243 maddesinden yargılanıyor. Söz konusu madde, "işkenceyle suçu söyletmek"hükmünü düzenliyor.
11 Aralık 1998 tarihinde gözaltına alınan 6 kişi 4 gün gözaltında kaldıktan sonra İstanbul DGM tarafından tutuklanmıştı.
Gözaltında işkence gördükleri yönünde yaptıkları başvuru takipsizlikle sonuçlanmıştı. Ancak, Adli Tıp'tan gelen ve 6 kişinin "işkence gördüğünü" tespit eden raporlar üzerine, mahkeme heyeti polisler hakkında suç duyurusunda bulunmak zorunda kaldı.
Mahkeme heyeti, 6 kişinin değil sadece Ahmet Turan, Müslüm Turfan ve Dinçer Doğan'ın başvurusunu kabul etti. Davanın, 15 Nisan 2002 tarihinde İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmesine devam edilecek. (AD/NU)