"Kadın erkek eşittir" ibaresinin tek başına "kadının durumunu güçlendirmek adına alınacak önlemlere itiraz gerekçesi" haline gelebileceğini savunan Bilgütay'a göre, düzenleme, eşitsizliğin boyutlarını artırabilir.
"AKP, 'namus' kavramına takılıyor"
Bilgütay, "pozitif ayrımcılık" ilkesinin sadece "kota" olarak algılanmasına da karşı çıkıyor, "İstediğimiz gibi geçseydi 10. madde, Türk Ceza Kanunu'na ilişkin taleplerimize dayanak teşkil edebilirdi" diyor.
"AKP, TCK'da gerekli düzenlemeleri yaptığını söylüyor; ancak kadınların taleplerini dikkat almıyor" diyen Bilgütay, "namus" kavramının "hukuki bir terim olmadığı" gerekçesiyle yasa kapsamına alınmamasına da karşı çıkıyor.
"Yasalar, devletin pozisyonunu belirler"
Bilgütay, "AKP, yasal değişikliklerin değil, eğitimin önemli olduğunu söylüyor. Eğitim tabii ki çok önemli, fakat hem devletin pozisyonunu göstermesi açısından hem de eğitmek istediğimiz insanlara bir dayanak göstermesi açısından yasalar da çok önemli" diyor; TCK'ya ve Anayasaya ilişkin eleştiri ve önerilerini şöyle sıralıyor:
* TCK'da namus cinayetleriyle ilgili değişiklikler yetersiz. Namus cinayetleri nitelikli insan öldürme kapsamına alınmadı; ağırlaştırıcı neden sayılmadı. Komisyon yaptığını söylese de, haksız tahrikte gerekli düzenleme yapılmadı.
* Düzenlemede "namus" kelimesini geçirmiyor, bunu da "namus saiki"nin hukuksal bir terim olmamasına bağlıyorlar. Oysa, nitelikli insan öldürme maddesinde "kan saikiyle" ifadesi geçiyor. İki ifadenin farkını anlamak mümkün değil.
* Bekaret kontrollerinin sadece tecavüz kurbanlarının rızasıyla ve tecavüzün ispatlanması için yapılmasını öngörüyorlar. Bu da iyi bir düzenleme değil. Genital muayene yapılabilir, kurbanın bakire olup olmadığı kanun açısından değişiklik yapmaz, yapmamalı.
"10. madde hem yetersiz, hem tehlikeli"
* 10. madde çok yetersiz, üstelik de çok tehlikeli. Bu haliyle madde, devleti kadın-erkek eşitliğini yaşama geçirmek için herhangi bir fiili önlem almakla yükümlü kılmıyor. Kağıt üzerinde, "kadın erkek eşittir" deniyor.
* Oysa kadın ve erkeğin gerçekte eşit olmadığı toplumlarda, bu ifade tek başına eşitsizliğin boyutunu artırabilir.
* Pozitif ayrımcılık, toplumun her aşamasında erkeklerden daha dezavantajlı konumda bulunan kadınların durumunu güçlendirmek için bir takım özel önlemler alınması anlamına gelir.
Anayasanın eşitlik ilkesi
* Kız çocuklarının eğitime daha fazla katılması, devlete sadece erkek memur alınmasının önüne geçilmesi gibi kadınların sosyal ve ekonomik hayata da eşit katılımını sağlayacak bir takım düzenlemeler de bu maddeye dayanılarak talep edilecekti.
* Oysa madde bu haliyle, kadınların aleyhine de okunabilir. Örneğin, siyasi kotalar. Kota talep ettiğimizde, bazı milletvekilleri bunu, "kadınlara yönelik bir imtiyaz olduğu; Anayasa'nın eşitlik ilkesine aykırı olduğu" gerekçesiyle engelleyebilir. (BB/YS)