Cumartesi Anneleri/ İnsanları: Cüneyt Aydınlar için adalet, barış için demokrasi

Cumartesi Anneleri/İnsanları, 1040. hafta buluşmasını bugün Galatasaray Meydanı’nda yapıldı. Polis, hak savunucularından sadece 10 kişinin basın açıklamasına katılmasına izin verdi. Açıklama yine polis barikatları önünde yapıldı.
Kayıp yakınları, 1040. haftada gözaltında kaybedilen Cüneyt Aydınlar’ın akıbetini sordu ve “bilinen failleri yargılansın” çağrısı yaptı.
Eren Keskin: Cüneyt Aydınlar gözaltında işkenceyle öldürüldü
İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Eren Keskin, açıklamada şu bilgileri paylaştı:
*54 yılının Şubat ayında bize bir haber ulaştı. 15-40 yaş arasındaki gençlerin gözaltına alındığı bilgisi geldi. Devlet, bu gözaltıları resmi kayıtlara farklı tarihlerle geçiriyordu. Gerçek gözaltı tarihini gizleyerek, daha sonraki bir tarihi kayıt altına alıyordu. Bunun nedeni, gözaltına alınanlara işkence yapıp, işkence izleri biraz geçtikten sonra resmi süreci başlatmaktı.
Cüneyt Aydınlar da bu şekilde gözaltına alınmıştı. Aslında 20 Şubat'ta gözaltına alınmasına rağmen, resmi kayıtlara 27 Şubat olarak geçirildi. Ancak Cüneyt'in durumu diğer kayıplardan farklıydı; onun gözaltına alındığına dair resmi kayıt mevcuttu.
Daha sonra gözaltına alınanlar devlet güvenlik mahkemesine çıkarıldı, ancak Cüneyt onlarla birlikte değildi. O an, eksik olan bir kişi olduğunu fark ettik ve diğer gençlere sorduk. 'Cüneyt'i kaybetmiş olabilirler' dediler.
Gençler mahkeme sürecinden sonra tutuklanıp cezaevine gönderildi. Cezaevine gittiğimizde, tutuklananlardan bazıları bize Cüneyt’in artık yürüyemez durumda olduğunu, ağır işkenceler gördüğünü anlattılar. Polisler onu götürürken, 'Cüneyt, ölüme gidiyorsun' demişlerdi.
Daha sonra, Cüneyt'in işkenceye maruz bırakıldığı yerin mahallede bir bölge olduğu söylendi. Birkaç kişiyle birlikte o mahalleye gittik. İnsanlar konuşmaktan çekiniyordu, ancak adını hiç unutmadığım Esmer Teyze bizimle konuştu. Bize, Cüneyt’in kendi evine de getirildiğini, birçok eve götürüldüğünü söyledi. Cüneyt, Esmer Teyze’ye 'Teyze, artık yürüyecek halim kalmadı. Bana çok işkence yapıyorlar' demişti.
Mahallede çocuklarla da konuştuk, çünkü çocuklar her zaman daha dürüst ve açık konuşurlar. Toplanıp etrafımıza geldiler ve dediler ki:
"Abla, Cüneyt yürüyemez durumdaydı. Polisler onu kollarından tutup bir inşaata soktular. Sonra bir silah sesi duyduk. O andan itibaren Cüneyt’i bir daha görmedik."
Biz bunun üzerine suç duyurusunda bulunduk. Ancak biz başvuru yapana kadar, yetkililer Cüneyt'in "kaçtığına" dair sahte belgeler düzenlemişti. Polisler hakkında soruşturma açılmamıştı. Suç duyurumuzun ardından, sadece 'neden kaçırdınız?'şeklinde bir soruşturma açıldı. Ama asıl sorulması gereken soru, 'Neden işkence yaptınız?' olmalıydı. Sonunda, dava düşürüldü ve polisler aklandı.
Cüneyt Aydınlar, bu devletin resmi olarak gözaltına aldığı bir kişiydi. Ancak gözaltında işkenceyle öldürüldü."
"Duyan oldu mu?"
Eylemde, Cüneyt Aydınlar'ın kardeşi Emrah Aydınlar da konuştu. Aydınlar, "Yıllardır arıyorum onu. Bir iz, bir ses, bir gölge… Zamanın içine saklanmış bir gerçek, tarihin unutturmak istediği bir yüz. Kaç yıl geçti bilmiyorum. Kaç dilek diledim, kaç kez yetkililerin kapısını aşındırdım, kaç mektup yazdım, kaç kez sesimi duyurmaya çalıştım… Ama duyan oldu mu?" diye sordu.
Aydınlar'ın konuşmasının tamamını buradan okuyabilirsiniz.
31 yıldır soruyoruz: Cüneyt Aydınlar nerede?
Haftanın açıklamasını insan hakları savunucusu ve siyasetçi Oya Ersoy okudu. Ersoy, şu şöyle seslendi:
"Demokratik hukuk yollarının kapalı olmasının yol açtığı, başta zorla kaybetmeler olmak üzere tüm sorunlar, ancak hak ve özgürlüklerin önündeki engellerin kaldırıldığı, demokratik siyaset alanının genişlediği barış koşullarında çözüme kavuşabilir.
1040.haftamıza başlarken, önceki gün İmralı Heyeti tarafından kamuoyuyla paylaşılan “Barış ve Demokratik Toplum”çağrısının, barışa giden meşakkatli yolun başlangıcı olmasını diliyoruz.
1040 haftadır, kendisi gibi olmayanı düşmanlaştıran ve hukukun koruması dışına çıkaran siyasetin sonucunda gözaltında kaybedilen sevdiklerimizin bulunması ve işlenen suçun cezalandırılması için devlete sorumluluklarını yerine getirme çağrısında bulunuyoruz.
Bugün de 31 yıldır akıbeti karanlıkta bırakılan, bilinen failleri cezasızlıkla korunan Cüneyt Aydınlar’ı unutmadıkdiyerek buluştuk.
İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi öğrencisi olan Cüneyt Aydınlar, 20 Şubat 1994 tarihinde saat 13:00 sularında Bakırköy’deki Ömür durağında polisler tarafından gözaltına alınarak Gayrettepe Siyasi Şube’ye götürüldü. Burada yedi gün kayıt dışı gözaltında tutulduktan sonra, 27 Şubat 1994 tarihinde gözaltı kaydı yapıldı. Ancak aynı operasyon kapsamında gözaltına alınan 14 kişi mahkemeye sevk edildiğinde, aralarında Cüneyt yoktu.
İstanbul Emniyeti, Cüneyt’i soran ailesine ve İHD avukatlarına, “28 Şubat 1994 tarihinde yer göstermeye götürdük, elimizden kaçıp kayıplara karıştı” cevabını verdi. Cüneyt’ten bir daha haber alınamadı.
Ancak 17 Mart 1994 tarihinde, Cüneyt ile aynı operasyonda gözaltına alınan kişiler, avukatları aracılığıyla kamuoyuna bir açıklama yaparak, 2 Mart 1994 tarihine kadar Cüneyt Aydınlar ile birlikte gözaltında tutulduklarını söylediler. Tanıklar ayrıca, yoğun işkence gören Cüneyt’in; ağır yaralı, bir ayağı kırık, yürüyemez haldeyken 'ölmeye hazır mısın, ölmeye gidiyorsun' diyen polisler tarafından sürüklenerek bulunduğu hücreden götürüldüğünü açıkladılar.
Ailenin ve İHD’nin başvurduğu yetkili merciler, Cüneyt Aydınlar’ın gözaltında kaybedilmesi ile ilgili derhal etkin ve tarafsız bir soruşturma başlatmadı. Cüneyt’in kaybedilmesini önlemek ve sonrasında onu kaybedenleri cezalandırmak için kendi yetkileri dahilinde gerekli önlemleri almadı.
Elleri kelepçeli, ayakkabıları bağcıksız, görgü tanıklarının beyanına göre desteksiz ayakta duramayan birinin, 30 kadar polisin elinden nasıl kaçabileceğini sorgulamadı. Tanıkların beyanlarını değil, polisin dayanaktan yoksun firar senaryosunu esas aldı.
31 yıldır Aydınlar Ailesi’nin evlatlarının gözaltında kaybedilmesi ile ilgili gerçekleri bilme ve onun akıbetini öğrenme hakkı ihlal edildi.
Eylem, Galatasaray Meydanı'na karanfil bırakılması ile sona erdi. Karanfiller, "Tüm kayıplar için adalet" denilerek bırakıldı.
(EMK)
Cumhur İttifakı, Öcalan ve Kürt Meselesi: Seçmen bu süreci nasıl görüyor?

KADINLARIN GÜNDEMİ
Savaşın kazananı erkekler, kaybedeni kadınlar olmasın

F OTURUMU 675'İNCİ HAFTA
"İnsan yakanlar serbest bırakıldı, insan haklarını savunanlar tutuklu"

Yeni süreci hızla anlamınızı ve adapte olmanızı sağlayacak film önerileri

Hayati tehlikesi olan mülteci engelli gencin diyaliz desteği kesildi
