“Her şeye rağmen mücadelemizi sürdüreceğiz. Ama yöre halkının vicdanlarında büyük bir yara açtıklarını unutmasınlar.”
Bergama Çevre Platformu Sözcüsü Erol Engel’le Çukuralan’da Koza Altın İşletmeleri A.Ş’ye ait altın madenin üçüncü kez kapasite artırımı alması hakkında konuşurken, konuşmasını bu sözlerle sonlandırıyor.
TIKLAYIN - Çukuralan'da İptal Edilen ÇED'e Nihai Olumlu Kararı
Kendisine ve avukatlara göre bu karar hukukun açıkça ihlali ve halk sağlığını tehdit ediyor.
“İzmir’deki Bölge İdare Mahkemeleri bu bölgedeki madenlere veya madenlerin kapasite artırım isteklerine birkaç kez üst üste yürütmeyi durdurma kararı verdiler. Ama maalesef siyasi iktidar çevreyi korumakla hükümlü bakanlık aracılığıyla tam bir aymazlık gösteriyor.
“Çukuralan örneğinde yargı öyle bir karar vermiş ki burada 2009/7’yi uygulamanız mümkün değil. Çünkü maden Çökek Deresine atık bırakacak, kirlilik bulaştıracak. Dere de Madra İçme Suyu Barajı’na zarar verecek. Bilirkişi raporuyla bu kanıtlandı. Bu derenin ve barajın yeri değiştirilemeyeceğine göre, burada madenin faaliyet göstermesi gölge halkı ve çevre için yıkım olur.
“Bu bilirkişi raporuna karşılık gittiler alelacele Nevşehir Üniversitesi’nden alınan uyduruk bir raporla mahkemenin yürütmeyi durdurma kararını ortadan kaldırdılar. Madenin atığının dereye arıtılarak verilebileceğini yazdılar.”
Yetersiz üniversiteden niteliksiz rapor
Engel raporun Türkiye’nin kendini kanıtlamış üniversiteleri dururken seviyesi belli bir üniversiteden alelacele alınmasını manidar bulunduğunu belirtiyor. Bilirkişi raporunun alanında uzman dokuz kişilik, her biri alanında uzman kişiler tarafından hazırladığını belirten Engel, bu raporun karşılığının yetersiz bir üniversiteden alınan niteliksiz bir rapor olamayacağını savunuyor.
'Kızılçam özel yetiştirme alanı'nda 4 bin 620 ağaç kesilecek
“Şimdi maden şirketi üçüncü kez kapasite artırımına gidiyor ve 4 bin 620 ağaç an itibariyle kesime hazır. Kaldı ki bölge ‘kızılçamın özel yetiştirme alanı’ olarak Tarım ve Orman Bakanlığı’nın seçtiği özel bir bölge orası. Daha önce de 30 bine yakın ağaç kesmişlerdi. Kesilen bölgede daha sonra ağaçlandırma yapmışlar ama bir sağlamlaştırma yok. Diki diki vermişler. Yağmurda hepsi yıkılmış, tutmamış.
“Madenin bulunduğu Çukuralan Köyü Dikili’ye bağlı. Köyün hemen yanında bir dere var ve derenin diğer tarafı Bergama’nın Kaplan ve Aşağıbey köyleri. Şimdi sıra bu köylere geldi. Kurulan çam fıstığı kooperatifleri var. Şirket buralara da girebilmek, sondaj yapabilmek için köylüye makine alın, çalıştırın diyor. Köyden birkaç kişiyi işe alalım diyor. Ama köy halkı şirketin köylerine ne yaptığını biliyor ve bu konuda bilinçliler.
“Altın şirketi için heba edilecek bir bölge değil”
“Bölgede tescilli doğal sit alanı var. Kozak Yaylası Balıkesir’e bağlı Ayvalık ve Altınova’yı içme suyuyla besleyen bir yer. Yani burası bir altın şirketinin faaliyeti için heba edilecek bir yer değil.
“Sağlık Bakanlığı yargının kararını uygulamıyor”
"İşin asıl dramatik tarafı ise siyanür yöntemiyle cevher arıtma yapıldıkça maden çevresindeki köylüleri kansere mahkum ediyorsunuz. İki buçuk ay önce İzmir İdare Mahkemesi bölgede sağlık taraması yapılması kararı aldı ve Sağlık Bakanlığı’na yazılar yazıldı. Ama maalesef iki buçuk aydır Sağlık Bakanlığı yargının almış olduğu bu kararı uygulamıyor. Göz göre hem yöre insanının doğası yok ediliyor hem de sağlığı çok ciddi tehlike altına sokuluyor.
“Her iki kapının biri kanser”
"Ovacık Köyü’ne gidin altın madeni artık neredeyse köyün içinde kalmış. 50 metre mesafe var ya da yok. Bu köylerde yaşayanların çalın kapısını, her iki kapının birisi mutlaka kanser.
"Biz karara karşı yine dava açacağız, köylümüzle de tepkimizi ortaya koyup, kamuoyuyla paylaşacağız. Her şeye rağmen mücadelemizi sürdüreceğiz. Ama yöre halkının vicdanlarında büyük bir yara açtıklarını unutmasınlar." (HA)