Dengir Mir Mehmet Fırat hükümetin çözüm sürecinde erken seçime ihtiyacı olduğunu anlattı.
BDP Eşbaşkanı Demirtaş dün AKP’nin çözüm sürecinin ikinci aşaması için hazır olmadığını söylemiş, “gençler hala dağa çıkıyor” demişti.
Sürecin tıkanmasına, hükümetin beklenen adımları atmamasına dair ilk sözler değildi bu. Bu yönde çok fazla yorum yapıldı.
Eski AKP Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat’a çözüm sürecinin neden ilerlemediğini ve hükümetin ne yapması gerektiğini sorduk.
Sürekli çözüm sürecinin ilerlemediği söyleniyor. Hükümet niye adım atmıyor?
Bir kere atılması istenen adımlar nedir, bakmak lazım. İstenen, evrensel hak ve özgürlüklerdir. Temel hak ve özgürlükler hiç kimsenin lütfunda değil. Hele cumhuriyet ve demokrasi ise bir ülke, belli bir kesime hak ve özgürlükler ihsan edilemez. Onun doğuştan elde etmiş olduğu temel hakkıdır bunlar.
Bugün Kürt sorununda da temek hak ve özgürlüklerin kısıtlanmış olmasıdır problem. Bunun bir şarta bağlanmış olmasını ben düşünemiyorum. Şu çekilecek, bu olacak... Bu çok yanlış bir yaklaşım tarzı.
O halde siz çözüm sürecinin hatalı bir noktadan başladığını mı söylüyorsunuz?
Tabii. Eğer siz PKK’yi muhatap olarak alırsanız, AKP’nin Kürtler’den almış olduğu yüzde 50’den fazla oyu inkar etmiş olursunuz. Çünkü BDP’ye oy vermeyen veya PKK’ye taraf olmayan büyük bir kitle var. Niye AKP’ye oy veriyor? Çünkü programıyla baktığınız zaman, AKP temel hak ve özgürlüklerdeki kısıtlamaları kaldıran, Türkiye’nin demokratikleşmesinin önündeki engelleri kaldıracağını, cumhuriyet döneminde baskı altına alınan ve çevreye savrulan inançları ya da etnisitelerinden dolayı yok farzedilen veya özgürlükleri kısıtlanan kişilerin iktidara ortak olacağı inancıyla onlar da oy veriyordu.
Dolayısıyla bunun ötelenmesi veya şarta bağlanması hata; yok yüzde 15’i çıktı, yüzde 20’si çıktı...
Silahla hiçbir şekilde hiçbir problemin halli mümkün değil. Bunu PKK de BDP de biliyor.
Ama sürecin PKK’yle başlatılmasının nedeni, silahın onların elinde oluşu değil mi? Çözüm sürecinin başlaması için önce savaşın durması gerekiyordu...
Bana göre oradan başlamışsa hatadır. Doğrudur, silahların susması lazımdı. Ben eskiden beri bunu söylüyorum. Silahla hiçbir işi halletmek mümkün değil.
Dünyada temel hak ve özgürlüklerin silah yoluyla, şiddetle alınmasının meşruiyetini dünya kabul etmiyor.
Peki, Demirtaş’ın “gençler hala dağa çıkıyor” sözünü nasıl yorumluyorsunuz?
Dağa çıkış yanlış algılanıyor. Dağa çıkış var ama PKK’nin bu gençleri dağa götürme sebebi silahlı mücadele değil, siyasi bir mücadelenin elemanlarını yetiştirmek için götürüyor.
PKK yurtdışına çıkınca meşru siyasete dönülecek. Herhalde elindeki silahla dağa çıkmış olan gelip burada siyaset yapamayacak. O zaman siyaset yapabilecek kadroların yetiştirilmesi lazım. Bana göre götürülen gençlerin orada göreceği silah kursu değil, siyaset kursudur.
Bu kişilerin suçu yoktur, ellerini kollarını sallayarak Türkiye’ye gelir, BDP’nin elemanı olarak çalışırlar.
Bana göre süreç devam edecek. PKK eylül ayına kadar çekilecek, bunun geri dönüşü yok.
Hükümet ne yapacak?
Hükümet derhal demokratikleşme yoluna başvuracak. Bir an önce yasalardaki antidemokratik şeyleri kaldırması lazım. Eşit vatandaşlığı tesis etmesi lazım. Bunları yapabilmek için de bana göre, yerel seçimlerle beraber bir genel seçimin yapılması lazım.
Hükümet elini yeterince güçlü hissetmiyor mu demek istiyorsunuz?
Meclis iki yıllıktır, önümüzdeki yıl üçüncü yılına girecektir. Ama bir anayasa değişikliğinin bu meclisten çıkmayacağı bellidir.
Dolayısıyla yeniden halkın oyuna başvurup, yeniden vekalet alıp, bu ivmenin hızlandırılması lazım. Bu ancak yeni bir güçle, yeni bir atakla olur kansındayım.
Arka arkaya üç tane seçim var. Bunun ekonomik, siyasi mahsurları var. Mümkün olduğunca aza indirmek lazım. Bunun da yolu yerel seçimleri genel seçimlerle birleştirmek, sonra da cumhurbaşkanlığı seçimini halkoyuyla yaptırmak.
Belki meclis aritmetiği değişir, yeniden anayasa yapmak imkanı doğar. Çünkü darbe anayasasının tümünü çöp kutusuna atmadığınız sürece, gayrimeşru bir zemin üzerinde Türk siyasetini götürebilmek mümkün değil. (YY)