Keçiler ve Koyunlar başlıklı fotoğraflardan birinden detay...
"Kaçakçılıktan sonra en büyük gelirimiz keçiler ve koyunlardır. O yüzden keçileri ve koyunları çekmek istedim ve hocalarımız da iyi olur deyince hemen çekmeye başladım.
Bizim köyde kış aylarında en çok hayvanlarla kadınlar ilgilenir. Yem verirler, su verirler hayvanların yavrularını beslerler. Ben de onları çektim ve hikayemi bitirdim."
12 yaşındaki Özkan Kaplan'ın Keçiler ve Koyunlar adlı metni böyle. Kaplan'ın çektim dediği fotoğraflar da bu metnin kendisi de Roboski'de çocuklar ve gençlerle gerçekleştirilen fotoğraf atölyesinin sonucu.
Toplam 60 çocuğun katıldığı bu proje sona erdi; sıra çocukların fotoğraflarını sergilemeye geldi.
İstanbul, Diyarbakır ve Van’dan 25’e yakın gönüllü fotoğrafçının katkısıyla gerçekleştirilen Gençlerin ve Çocukların Fotoğrafları ile Roboskî Projesi’nin çalışanlarından Semra Yeşil çocukların gözünden Roboski’de yaşamı anlatan bu fotoğrafları sergi ve kitap yapmak istediklerini belirtti.
“Şimdi ortaya çıkan fotoğrafları sergilemek ve kitaplaştırmak için desteğe ihtiyacımız var.”
Yeşilin verdiği bilgilere göre, fotoğrafların çeşitli şehirlerde kamuoyu ile paylaşılması ve aynı içeriğe sahip üç dilli bir kitabın (Kürtçe, Türkçe, İngilizce) basılması planlanıyor. Kitabın içinde 60 çocuğun kendi hikayelerini anlattıkları mini-röportajların bulunduğu bir film dvd’si de olacak.
Hatta bunun için dün bir de destek kampanyası başlatıldı.
60 çocuk, 43 hikaye
Projeye aralarında katliamda hayatını kaybedenlerin yakınlarının da olduğu Biju, Ortasu ve Roboski köylerinden 60 çocuk ve genç katıldı.
Yeşil altı aylık atölye çalışmalarında yaşları 7-17 arasındaki 60 çocuğun 43 hikaye ortaya çıkardığını anlattı.
“Atölyeler süresince önce fotoğraf üzerine bilgiler, ardından hepsine kompakt bir makine verildi. Hepsi bir hikaye yazdı ve bunu fotoğrafladı.
“Çekilen fotoğraflar içinden atölyeyi yürüten fotoğrafçıların da desteğiyle çocuklar tarafından hikaye seçkileri yapıldı.”
Kara Duvak
Çocukların yaptığı çalışmalardan bir başka örnek de 16 yaşındaki Funda Encü'nün Kara Duvak adlı çalışması...
"Sizce duvak nedir? Gelin başına takılan mutluluğu, sevinci anımsatan kırmızı beyaz renkli bir örtü değil midir? Peki hiç kara duvak ismini duydunuz mu? Sessiz çığlığını kara duvağında taşıyan bir gelin gördünüz mü?
Her genç kızın hayalidir gelinlik, ama biz bu acıdan sonra gelinliği de sevinci de unuttuk. Mutluluğu ise gerideki anılarımızda bıraktık.
Gülerken bile kendimizi suçlu hissediyoruz. Eskiden davullu zurnalı düğünler, halay çekenler…
Gelinlikli Roboski şimdilerde adeta kara duvaklı bir gelin.
Üç yıldır ablamın düğününün hayalini kuruyorduk abimle. Kırmızı rengarenk elbiseler yapmıştık kendimize. Nereden bilebilirdik ki, ablamın siyahlar içinde, abimin, amca oğullarımın olmadığı bir evden gelin gideceğini…
Acı sadece ölümden ibaret mi, yaşamak acı sayılmaz mı, Roboskî’de onlarsız geçen her bir günün nasıl acıyla geçtiğini kimse bilemez.
Sevinci başlatan bahar geldi Roboski’ye, düğünlerin, şenliklerin, sevinci başladığı mevsimdir, şimdi ise sessizliğe ve siyaha büründü: Roboskî…" (YY)
Manşet fotoğrafı: Atölye çalışmaları esnasında çocuklar.