Oysa, salt yapabilirlik/sevmek ise söz konusu olan, bale yapabilmek, bale dansçısı olabilmek, sosyal durumu nedeniyle, ailesinin ekonomik ya da akademik geçmişi nedeniyle ayrıcalıklı diye tanımlayabileceğimiz insanlara özgü değildir.
Bale yapabilme yeteneğinin, isteği, aklı, yüreği, iradesi ve tüm bunları mesleğin hizmetine koşmaya yeterli fiziksel becerisi olan insanların tümüne verilmiş bir yetenek olduğunun altını çizmek gerekli. (Bir demiryolu işçisinin çocuğu olan ve klasik bale eğitimi için çok geç bir yaş olan 17'sinde bale eğitimi alma fırsatı yakalamış olan, yüzyılın en iyi baletlerinden biri olarak kabul edilen Rus dansçı Rudolph Nureyev buna iyi bir örnektir.)
Ankaralı, İstanbullu, kısaca büyük kent diye adlandırılan kentlerde büyüyen çocuklar gibi, Diyarbakırlı çocuklar da, Afyonlu, Hakkarili, Trabzonlu, ve Çorumlu çocuklar da bale yapabilirler. Aralarından dünya sahnelerinde boy gösterecek dansçılar da çıkabilir. Neden çıkmasın ki? Bildiğimiz kadarıyla Fransız çocuklarının da, İngiliz vb., diğer ülkelerin çocuklarının da, tüm dünya çocuklarında olduğu gibi 2 kolu, 2 bacağı, gözü, kulağı vb. var. İş, gerekli ortamın sağlanması ve sıkı bir çalışma, başarma isteği taşımayla alakalı.
Tam bu noktada akla, Erkan Mumcu'nun Kültür ve Turizm Bakanlığı'ndan istifa etmeden birkaç gün önce ortaya atıverdiği, Kamu Personeli Yasa Tasarısı kapsamında, devlete bağlı sanat kurumlarından biri olan Devlet Baleleri'nin kurumsal yapılarında gerçekleştirilmesi planlanan değişiklikler akla geliveriyor. Şimdilik uyumaya bırakılmış gibi görünen, ya da yeniden kapağı kapalı bir tencerede pişirilmekte olan yasa tasarısında; yaşı nedeniyle sahneye çıkmayan bale sanatçılarından, emekli edilmeleri yoluyla, bir an önce kurtulmak öne alınmış gibi görünüyordu.
Oysa ki, Türkiye'nin dört bir yanında da Diyarbakırlı çocuklar gibi bale yapmayı sevebilecek, belki de evrensel ölçülerde başarılı olabilecek, gazetelere haber olabilecek çocuklar yaşamakta, diğer yanda da, meslek yaşamı boyunca tecrübe edinmiş, dans etmeye yeterli olmasa da, bilgilerini aktarabilecek enerjiye sahip yetişmiş insanlar. İyi planlanmış, doğru bir organizasyonla, 3 büyük kentte birikmiş gibi görünen bale sanatçılarından eğitim alanında yararlanmak neden mümkün olmasın?
Yürek ve akıl istiyor ki, ülkemizdeki tüm çocuklar eşit beslenme, eğitim, sağlık olanaklarıyla ve kendilerini yetenekleri doğrultusunda geliştirebilecek ortamlarda büyüsünler. Yürek ve akıl istiyor ki, ülkeyi yönetenler, geleceği planlayanlar ülkemizin yer altı, yer üstü, yetişmiş insan vb. tüm kaynaklarını doğru, akılcı, adil ve eşit bir biçimde tüm yurttaşların yararlanmasına sunsunlar.
Bianet'te (04.02.2005) ve ardından Evrensel Kültür dergisinde yayınlanmış olan " Kültür Sanatta Kritik Haller " başlıklı yazının bitiminde olduğu gibi:
Tüm mesele, her sorunda olduğu gibi, bu sorunda da "nereden baktığınız" ve "hedefinizin ne olduğu"nda düğümleniyor! (MA/TK)