Tasarıyı hazırlayan komisyonda Yargıtay'dan dokuz yargıç, dört-beş akademisyen ile barolar birliğinden bir üyenin görev yaptığını hatırlatan İriz, "Komisyon üyelerinin niteliği böyle olunca, yargıç ve savcıların CMUK'taki talepleri tasarıya yansıdı" ancak savunmanın hareket alanı daraldı" dedi. .
"Tasarı yeterince tartışılmadı"
Tasarının kamuoyunda yeterince tartışılmadığını belirten Avukat İriz, baroların görüşlerinin alınmadığına da dikkat çekti.
"Baroların görüşleri alınmadan bu tasarı gündeme geldi. Biz tasarıyı sonradan gördük. Baro odalarına, 'CMUK Yasa Tasarısı hakkında görüşlerinizi 31 Mart'a kadar bildirin' diye yazılar asıldı. Ancak tasarı baroda yok. Örneğin biz tasarıyı 31 Mart'tan sonra TBMM'den temin edebildik."
Tasarı'nın uygulamadaki 1412 Sayılı Yasa'ya olumlu bir değişiklik getirmediğini söyleyen İriz, daha önce yasayla getirilen olumlu değişikliklerde de kısıtlamalara gidildiğini belirtti.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne aykırı
Avukat Metin İriz, "haksız yakalamaya ilişkin açılan dava zaman aşımıyla düşerse, haksız yakalama tazminatı verilemeyeceği"ne ilişkin içtihat kararının hüküm haline getirildiğini belirtti.
Tasarı ile savcıya yakalama emri verme yetkisi tanındığını belirten İriz, bu düzenlemenin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne aykırı olduğunu söyledi.
Tutuklamaya ilişkin "koruma kurulu"nun getirildiğini, ancak bu kurulun tasarıda tanımlanmadığını belirten İriz, yasaya ilişkin diğer eksiklikleri de şöyle sıraladı:
* Tasarı ile savcıya yakalama emri verme yetkisi tanınıyor. Hakim kararı aranmasına rağmen, örneğin "gecikmesinde sakınca hali" gibi bir kriter getirilmiş. Bu düzenleme, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 5. maddesine aykırı.
* Arama ve el koyma müessesi de, anayasal reformlara, Anayasa'nın 20. ve 21. maddesine uymuyor.
Çapraz sorgu yok
* Tutuklamaya ilişkin "koruma kurulu" getiriliyor. Ancak bu kurul, tasarıda tanımlanmıyor.
* Tasarıda getirildiği söylenen çapraz sorgu da gerçek çapraz sorgu değil. '97 Yasa tasarısı "direk sorar" diyor. "Müdafi ve sanık tanığa soru sorar" diyor. 2002 tasarısında yine eski düzen bulunuyor. Mahkeme, hakime veya mahkeme başkanına soru soracak. Mahkeme başkanı tekrar tanığa soru sorduracak. Mevcut düzenlemenin de bir şekilde ilga edilmesine neden oluyor. Böyle çapraz sorgu olmaz.
* Çapraz sorgu, müdafiinin özellikle tanıktan delil elde etmesine yönelik bir şey. Karar verecek olan hakimin taraf olmamasını sağlayan bir uygulama. Ama maalesef burada da çapraz sorguyu bu şekilde düzenlemişler.
Zorunlu müdafii uygulaması yine yok
* Zorunlu müdafii uygulaması, bu yasa tasarısında da getirilmiyor. Kişi isterse avukat talep ediyor. 18 yaşından küçükler, malul, sağır ve dilsizler ve TCK 46 kapsamında olanlar için zorunlu müdafii var. Ama bütün olarak zorunlu müdafi kurumu getirilmemiş. Türkiye'de şu anda ceza yargılamasının en büyük sıkıntısı zorunlu müdafiinin olmaması. Bu olmayınca Türkiye'de bizim incelediğimiz ceza davalarının ancak yüzde üçü, avukatla yürüyor.
* Tasarıyla oluşturulmak istenen "uzlaşma kurumu"nda da avukata yer tanınmıyor.
* Bakış, yargıç ve savcıların işini kolaylaştırma bakışı olursa, savunma güme gidiyor. Tasarı kamuoyunda yeterince tartışılmadan çıkarsa, zannedersem mumla arayacağız bazı şeyleri. (BB/NK)