Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği’nden (CİSST) Zeynep Alpar’ın hazırladığı Özel İhtiyaçları Olan Mahpuslar 2014-2015 Raporu, Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi ofisinde bugün yapılan basın toplantısında anlatıldı.
Alpar’ın sunumuyla gerçekleşen ve CİSST’ten Mustafa Eren’in de katıldığı toplantıda, raporunda da içerisinde yer aldığı “Hapishanede Engelli, Yabancı, LGBTİ Olmak” kitabı da tanıtıldı.
21 sayfalık rapor şu başlıklardan oluşuyor: Türkiye Hapishanelerinin Genel Durumu; Sağlık; Nakiller; Çalışma. Engelli Mahpuslar; Yabancı Mahpuslar; LGBTİ Mahpuslar; Özel ihtiyaçları olan mahpuslar alanında sivil toplum örgütleri ne yapıyor?
“Türk, Sünni, erkek, heteroseksüel, yetişkin, genç, sağlıklı”
“Türkiye’de hapishaneye konulanların hepsinin ‘Türk, Sünni, erkek, heteroseksüel, yetişkin, genç, sağlıklı’ olduğu farz ediliyor. Aksi durumda Adalet Bakanlığı ne yapacağını, nasıl davranacağını bilmiyor. Hapishaneler ‘standart’ insan için tasarlanıyor oysa her insan özel, her insan farklı ihtiyaçlara sahip.”
Zeynep Alpar, bu sözlerle başladığı sunumunda 2015 itibariyle Türkiye’deki hapishanelerde toplam 164 bin 461 mahpus olduğunu, yeni hapishanelerle kapasitenin artırılmaya çalışıldığını söyledi: “Hapishanelerin yapımı tamamlandığında, 2017’de 300 bin kişiyi hapsetmek ‘mümkün’ olacak.”
Ayrıca, şehirdışına kurulan hapishane kampüslerinin insanlıkdışı olduğunu da ekledi.
"Çıplak arama" yerine teknoloji
Raporun ilk bölümünde hapishanelerle ilgili sorunlara şöyle değiniliyor:
“Çıplak arama, ceza infaz sistemine dair en yaygın rahatsızlık konularından biri. Söz konusu uygulamanın dünyanın birçok ülkesinde yapılıyor olması bunu haklı kılmıyor.”
“Havaalanları da güvenlik konusunda yüksek risk taşıyan, güvenlik zafiyetinin uçak kaçırmalara, hatta 11 Eylül gibi facialara neden olabileceği yerler. Ama buralarda rutin bir çıplak arama uygulaması yok. Kendinde 300 bin kişiyi hapsetme gücünü gören bir devletin, hapishanede kendi mutlak kontrolü altında tuttuğu insanları çıplak aramaya, ‘oyuk aramasına’ tabi kılmak yerine hava limanlarındaki teknolojiden faydalanması beklenir.”
Kampüse para var, tuvalet kağıdına yok
“Türkiye hapishanelerinde, içme suyu, ped, tuvalet kağıdı, sabun, deterjan gibi, temel sağlık ve hijyen için elzem olanlar da dâhil tüm sarf malzemeleri parayla satılıyor. Ailelerinden uzaktaki yabancılar ve yakınları tarafından dışlanma riski altında olan LGBTİ’ler gibi özel ihtiyaç sahipleri de dâhil olmak üzere, dışarıdan para gönderilemeyen pek çok mahpus için bu çok ciddi bir sorun.”
“2014 yılında yeni hapishanelerin inşasına 590 milyon 104 bin 673 TL harcayan Adalet Bakanlığı’nın hapishanelerde tuvalet kâğıdı bulundurmaktan aciz olması akıl almaz bir durum.”
“Birçok ülkede insanlara hapishaneye girişlerinden itibaren düzenli olarak zarf ve posta pulu veriliyor / ücretsiz haberleşme imkânı sağlanıyorken, Türkiye’de hapis cezası alan pek çok insan yoksulluğa da mahkûm ediliyor. Bu, mahpusların son derece ucuza çalıştırılmasını da kolaylaştırıyor.”
Engelli mahpuslar |
Adalet Bakanlığı’nın engellilere ilişkin istatistik verileri, esas olarak ortopedik, görme, işitme, konuşma ve zihinsel engellileri kapsıyor. Oysa beden fonksiyonlarını etkileyen kalp damar hastalıkları, organ yetmezlikleri, kanser, metabolik rahatsızlıklar, HIV gibi pek çok rahatsızlık, engellilik hâli oluşturuyor. Birleşmiş Milletler başta olmak üzere uluslararası kuruluşların ve Türkiye’deki engelli derneklerinin kullandığı “aklî engel” kriterleri, sadece öğrenme bozuklukları gibi “zihinsel engelleri” değil, şizofreni, bipolar bozukluk gibi “psikososyal engellilik” hallerini de kapsıyor. Adalet Bakanlığı ise hapishanelerin yaşam alanlarının engelliliğe uygun olup olmadığına dair sorumuza “Ülkemiz genelinde 360 ceza infaz kurumu bulunmaktadır. Bu kurumlar çok katlı olmadığından, engellilerin yaşam şartlarına mani bir durum bulunmamaktadır” cevabını verdi. Bakanlığın, engelli mahpusların özel ihtiyaçlarını anlayabilmek, takip edebilmek ve karşılayabilmek için bu alanda çalışan sivil toplum örgütleriyle sistemli çalışma yürütmesi gerekiyor. |
“Çeşitli hapishanelerde, çalışmak isteyen zihinsel engelli bir mahpusun önce kurs görüp sonra atölyede çalışmaya başlaması, ziyaret ettiğimiz bir hapishanede işaret dili bilen iki personelin bulunması, görme engelli mahpus için kütüphanede kitapların sesli olarak kaydedilmesi ve aynı işlemin görme engelli yabancı mahpusların da gelebileceği düşünülerek yabancı dillerde de yapılacağının belirtilmesi gibi, aslında norm olması gereken olumlu adımlarla da karşılaşıyoruz.”
Yabancı mahpuslar |
Adalet Bakanlığı’nın CİSST’in bilgi edinme başvurusuna verdiği cevaba göre, 2014’te Türkiye’de 2 bin 222 yabancı mahpus vardı. 2015 için bu sayıyı öğrenemedik çünkü 29 Nisan 2015 tarihli bilgi edinme talebimiz, “yabancı mahpus sayısının verilmesi özel bir çalışma, araştırma ve inceleme gerektirdiğinden” reddedildi. Türkiye’deki yabancı mahpuslar, dil sorununu ve yakınlarından uzakta olmaktan kaynaklanan maddi-manevi sıkıntıları daha yoğun olarak yaşıyor. Türkiye’deki yabancı mahpusların sorunları tutuklanma aşamasından başlıyor. Yabancı mahpuslar gözaltına alınırken ve haklarında tutuklama kararı verilirken yabancı dil bilen görevlilere çoğu zaman ulaşamıyorlar. Mahpuslardan kendileri için getirilen tercümanın da Türkçe bilmediği, baro tarafında atanan avukatla dil sorunu nedeniyle iletişim kuramadıkları şeklinde şikâyetler alıyoruz. Yabancı mahpuslarla hapishanede ilgilenen personelin büyük bölümü, onların dilini veya İngilizceyi bilmediği için anlaşmakta ciddi sıkıntı çekiliyor. En büyük sorun sağlık alanında yaşanıyor, çünkü revirlerde genellikle dil bilen personel yok. |
“İtalya Padova’da, yabancıların hapishane nüfusunun yarısını oluşturduğu Due Palazzi Hapishanesi’nde, ziyaret alanında skype odaları bulunuyor ve bütün mahpuslar bu imkândan faydalanabiliyorlar. Bu esnada infaz koruma memurlarının gözetimi altındalar, ama konuşmaları dinlenmiyor, izlenmiyor, kaydedilmiyor.”
LGBTİ mahpuslar |
Türkiye’deki hapishanelerde kaç LGBTİ mahpus bulunduğu meçhul. Bakanlığın 2013’te verdiği 79, 81, Mayıs 2014’te verdiği 95 gibi sayılar var, ancak güncel sayıları öğrenmek için 23 Mart 2015’te bilgi edinme hakkı kanunu kapsamında Türkiye hapishanelerinde kaç lezbiyen, gey, biseksüel, transeksüel ve interseks birey bulunduğunu ve bunların hangi hapishanelerde tutulduğunu sorduğumuzda, “özel hayatın gizliliği” ilkesine göre sorumuza cevap verilmesi uygun görülmedi. Oysa kişilerin tek tek cinsel yönelimleri sorulmamıştı, özel değil genel olan istatistiki veri sorulmuştu. Türkiye hapishanelerinde kişiler nüfus cüzdanlarındaki cinsiyete göre yerleştiriliyor, yani cinsiyet geçiş ameliyatı geçirmemiş olan trans kadınlar erkek hapishanesinde, trans erkekler kadın hapishanesinde tutuluyor. Gey veya biseksüel olduğunu söyleyen veya cinsel yönelimi duyulan gey mahpusların erkek hapishanesinde trans kadınların koğuşuna yerleştirildiğini veya hücrede kaldığını, kadın hapishanesinde lezbiyen veya biseksüel olduğu “anlaşılan” kadınlarınsa, koğuş arkadaşıyla ilişkisi olduğu düşünüldüğünde ayrı koğuşlara alındıklarını biliyoruz. LGBTİ mahpuslar, özellikle erkek hapishanesinde tutulan trans kadınlar, erkek mahpuslardan zarar görebilecekleri gerekçesiyle ayrı oda veya koğuşlarda tutuluyorlar, atölye ve kurslara çıkartılmıyor, ortak alanları kullanamıyorlar. Bu, tecrit ve ayrımcılık demek. LGBTİ mahpus sayısının az olduğu yerlerde izolasyon daha da ağırlaşıyor. |
“Hapishanede LGBTİ hakları adına bizce doğru olan bir adım, Brezilya’nın Rio Eyaleti’nde yeni başlayan uygulamadaki gibi, trans mahpuslara kadın hapishanesinde mi yoksa erkek hapishanesinde mi kalmak istediklerinin sorulmasıdır. ABD’nin New York Eyaleti’nde ise, ‘trans mahpusların şiddet, tecavüz ve aşağılamadan korunması için atılan tarihi bir adımla,’ Rikers Island Hapishanesi’nde yeni bir konut birimi açılacak.” (AS)