Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül ise toplantıya gönderdiği mesajda, kadınların durumlarının İslamiyet'e bağlanamayacağını söyledi.
Akgün: Demokratikleşme için kurumsallaşma ve katılım
TESEV Dış Politika Program Direktörü Mensur Akgün, açılış konuşmasında, Demokrasi Destek Diyalogu(DAD) programının bölgede gelişmekte olan reform dinamiğine destek verme hedefinin olduğunu ve programın 2006 yılındaki temalarının iki başlıkla ele alınacağını söyledi.
Akgün, temaların ilkinin "Kadınların kamusal hayata katılımı; ikinci temasınınsa siyasi çoğulculuk ve seçim süreçleri olarak belirlendiğine dikkat çekti.
Akgün demokrasinin istikrarlı bölgede yeşereceğini; kurumsallaşma ve katılımın da demokratikleşmede istikrarı getireceğini belirtti.
Paker: Bölgede kadın hakları STK oluşumu var
TESEV Yönetim Kurulu Başkanı Can Paker, Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da kadınların toplumun en mağdur kesimlerini oluşturduğunu söyledi. Eğitimin en çok vurgulandığı ülkelerde bile okur yazarlık oranının yüzde 35'lerde seyrettiğini belirten Paker şöyle konuştu:
"Kadınların toplumsal hayatın her safhasında yer edinmesi ve toplumsal cinsiyet eşitliği, demokrasinin olmazsa olmazlarındandır. Kadın okur yazar oranının düşüklüğü, eğitim eşitsizliği, namus cinayetleri, medeni hak eşitsizliği ve siyasal katılımın eksikliği süregiden problemlerdir. Tüm bu sorunlara karşın bölgede kadınların haklarını savunan kuvvetli bir sivil toplum oluşumuna sahip."
Gül'ün mesajı: Kadınların bugünkü durumu dinle açıklanamaz
Paker, Türkiye'deki kadın hareketindeki olumlu değişim ve gelişmenin, kadın hareketinin öncüsü STK'lerin güçlü ve kararlı çalışmasıyla gerçekleştiğini belirterek "Bu örgütler, kadınların güçlendirilmesiyle ilgili yaptıkları çalışmalarla Türkiye'de genel anlamda demokrasinin yerleşmesine de katkıda bulundular" dedi.
Toplantıda Dışişleri Bakanı ve Başbakan yardımcısı Abdullah Gül'ün mesajını da Geniş Orta Doğu Koordinatörü Büyükelçi Ömür Orhun okudu.
Gül toplantıya gönderdiği mesajında şöyle dedi:
"Kadınların toplum hayatındaki rollerinin güçlendirilmesi, demokrasinin derinliği ve kalıcılığıyla doğrudan ilişkili, olduğuna dikkat çekerek "İslam'ın cinsiyet eşitliğine karşı olduğuna inanmıyoruz.
"Bu nedenle kadınların bugünkü durumlarını sadece din ve geleneklerle açıklamak mümkün değildir. Kadınların toplum hayatına katılımlarını kısıtlayan yasal, siyasi ve psikolojik tüm engelleri ivedilikle ortadan kaldırmalıyız.
Acar: ABD dahil 11 ülke CEDAW'ı imzalamadı
Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) öğretim üyesi ve CEDAW Komitesi eski Başkanı Feride Acar ise cinsiyet eşitliğinin demokrasiye katılımın sağlanması için önemli bir kavram olduğunu söyledi.
Acar, Cinsiyet eşitliğini sağlayan CEDAW sözleşmesi Türkiye dahil bir çok ülkenin imza koyduğunu belirterek, "Buna rağmen devletler kadınların demokrasiye katılım haklarını inkar ediyorlar" diye konuştu.
CEDAW'a çekince koyan devletler var
CEDAW'a imza atan devletlerin kotalar ve geçici politikaları hayata geçirmeleri gerektiğini söyleyen Acar, konuşmasında şu noktalara dikkat çekti:
"Aralarında ABD'nin de(Amerika Birleşik Devletleri) olduğu 11 devlet CEDAW'a imza koymadı. 69 ülke ise imzaladı. İmzalamayan ülkeler geçici politikalar ve kotanın yasaya aykırı olduğunu iddia ediyor.
"CEDAW'a imza koyan ülkelerde bile uygulamada sıkıntılar vardır. Pek çok devlet kadınların insan haklarını CEDAW'ı uygulamayarak istekli olmadıklarını göstermektedir. Koydukları çekinceler bunu göstermektedir."
"Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da Cinsiyet Eşitliği ve Siyasal Katılım" sempozyumunun ilk okurumu "Cinsiyet eşitliği kavramının çerçevesinin çizilmesi ve katılımcıların kendi ülkelerinden verdikleri örneklerle sürdü.
Bu oturumun kolaylaştırıcılığını Avrupa Parlamentosu (AP) milletvekili Emma Bonina yaptı. Oturuma, Amal Basha (Sisters'Arab Forum For Human Rights-Yemen), Sameena Nazir (Freedom House- Ortadoğu'da Kadın Hakları Programı Direktörü-Pakistan) ve Serpil Sancar (Ankara Üniversitesi Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü) katıldılar. (AD/KÖ)