Kadınların haklarını aramakla ilgili ciddi engellerle karşılaştığını belirten İHD İstanbul Şubesi, feodal değer yargıları ve kadını erkeğin namusu olarak gören yerleşik ahlak anlayışının kadınları zorladığını vurguladı.
"Adli Tıp raporları tek delil olarak kabul edilmemeli"
İHD, kadına yönelik şiddet konusunda en büyük açmazın cinsel işkencenin kanıtlanmasıyla ilgili yaşandığına dikkat çekti; Adli Tıp raporlarının tek delil olarak kabul edilmemesi gerektiğini kaydetti.
Cinsel işkencenin belgelenmesinde bağımsız hekim raporlarının da delil olarak kabul edilmesinin önemine işaret eden dernek, "Kadınlar, yaşadıkları şiddeti anlatamıyorlar. Korkuyorlar, utanıyorlar, kirlenmişlik duygusu hissediyorlar ve bir yalnızlık içerisine hapsoluyorlar" dedi.
Sığınma evleri yetersiz
Dernek şiddet mağduru kadınların gidebilecekleri sığınma evlerinin sayısının yetersiz olduğunu da belirtti.
Açıklamada, kadınların siyasete katılmaları için ön açıcı olabilecek pozitif ayrımcılığın hayata geçirilemediği, kadınların eve hapsedildiği ifade edildi, Türkiye Cumhuriyeti'nin kadınlara karşı her türlü ayrımcılığı önleme sözleşmesinin 5. maddesi uyarınca uygulamada yetersiz kaldığının altı çizildi.
Savaşlarda kadınların "savaş ganimeti" olarak görüldüğünü belirten İHD, "Bizler insan hakları savunucusu kadınlar olarak tüm dünyada hüküm süren erkek egemen devletleri, kadınlara yönelik şiddeti durdurmaya çağırıyoruz" dedi. (AÖ/TK)