Kadın hakları savunucları 25 Kasım nedeniyle geçtiğimiz bir yılda kadına yönelik şiddetle mücadelede öne çıkardıkları sorunları bianet'e anlattı.
Esen Özdemir (Amargi Kadın Kooperatifi):
Amargi olarak son dönemde gündemimize, henüz tek başına pek çalışılmamış olan cinsel şiddeti aldık. İşyerlerinde, sendikalardaki cinsel taciz olayları, bize bu konunun farklı iktidar ilişkileri mekanizmalarını içerdiğini gösterdi. Maruz kalan kadınların kabul ve ifade etmesi güç olduğundan mücadelesi de daha zor. Farklı örgütlerle kurduğumuz Cinsel Şiddete Karşı Kadın Platformu bir senedir faaliyette.
Üniversitelerde forumlar, protesto eylemleri yaptık. Kadınların cinsel tacizi hak edebileceğine dair mini etek giymek, gece bara gitmek gibi mitlerle beraber, bu travmanın ömür boyu atlatılamayacağı mitini de yıkmaya çalışıyoruz. Bunun diğer travmalar gibi atlatılabilen bir süreç olduğunu anlatıyoruz. Nihai hedefimiz, cinsel şiddetin yol açtığı travmaları azaltacak tecavüz kriz merkezlerine kurulması. Bunun için avukat arkadaşlarımız bir yasa tasarısı hazırladı; meclisle kabul edilmesi için bakanlar ve milletvekilleriyle ön görüşmeleri yapıyoruz.
İlknur Üstün (KADER):
Bu yılki çalışmalarımızda, kadınların hangi mekanizmalarla siyasette ve karar alma süreçlerinde var olmalarının engellendiğinden yola çıktık. Siyasal şiddet bu noktada en önemli etken. Özellikle yerel yönetimlerde, güç ve şiddete dayalı, ötekileştirme ve ayrımcılıktan beslenen bir rant siyaseti yapılıyor. Şiddetin siyasetin işleyiş biçimini şekillendirmesi, kadınların karar mekanizmalarında varlığını otomatikman engelliyor. Yerel seçimlerde seçilen kadın sayısına dair korkunç rakamlar bunun göstergesi.
Türkiye genelinde farklı alanlardan kadın örgütleriyle Kadın Koalisyonu'nu oluşturduk. Amacımız, hiyerarşiyi besleyen, anti-demokratik siyaset anlayışına karşı farklı grupların sorun ve ihtiyaçlara birlikte çözüm üreteceği alternatif bir siyasetin sözünü kurmak. Yerelde bu siyaset biçimini dönüştürmenin, siyasi şiddeti ortadan kaldırmanın, kadınların hak ve özgürlük mücadelesinin yolunu açacağını düşünüyoruz.
2007 seçimlerinde yüzde 100'ün üstünde bir artışla yüzde 9.1 kadın oranına ulaşıldı ancak kadınlar sayıları ve siyasi partilerin genel tavırları nedeniyle mecliste istenen ölçüde varlık gösteremiyor. Şiddet konusunda DTP'li kadın milletvekillerinin çalışma ve önergeleri olumlu örnekler.
Bu yıla damgasını vuran gelişme, Nahide Opuz davasında AİHM'in Türkiye'yi tazminata mahkum etmesiydi. Devlet her türlü ayrımcılığı, kadına yönelik şiddeti ortadan kaldırma kararını dünyaya iletmiş oldu. Şimdi bu konuda ne yapılacağı sorgulanmalı.
Genel şiddet ortamıyla siyaset, siyasetle gündelik hayatımız doğrudan ilişkili; bu yüzden mücadelenin çok farklı boyutları içermesi gerekiyor. Yaşamın havan mermisine hedef olması, kadınların nedeni belirtilmeden aylarca hapiste tutulması, ev emeğinin görünmezliği, sokaktaki taciz, bütün bu şiddetleri bir arada ele almayı, şiddet ortamının devamında en güçlü unsur olan siyasetin kurumsal yapıları ve işleyiş biçimine karşı alternatif yapılar kurmayı amaçlıyoruz.(YC/EÜ)