Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Şubat ayı sonunda Meclis'te kabul edilen Vakıflar Kanunu'nun dokuz maddesinin iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu.
Başvuru dilekçesini veren CHP Grup Başkanvekili Hakkı Süha Okay yaptığı açıklamada "yasanın Lozan Anlaşması'na, Anayasa'ya ve Cumhuriyet'in temel ilkelerine aykırı olduğunu" savundu.
"Türkiye'de bu yasa ile birlikte vakıflar, sosyal ve siyasal bir yapılaşmaya dönüştürüldü, sınırsız ve denetimsiz bir hale getirildi ve özellikle yabancı mali kaynaklara açık ve siyaseti denetim altına alabilecek bir yapılaşma oluşturuldu. Bütün bunlara baktığımızda cemaat vakıflarının eski yönetim biçimi olan Osmanlı yönetim biçimine dönüştürüldü. Oysa Cumhuriyet'in yeni yapılaşmasında böylesine bir vakıf anlayışına yer verilmemesi gerekiyordu."
CHP'nin iptalini istediği yasanın 5, 6, 11, 12, 14, 25, 26, 41 ve 68. maddelerinin başlıkları şöyle:
Yeni vakıfların kuruluşu, mal varlığı, şube ve temsilcilikleri, yönetim ve temsil şekli, idari para cezası, vakıfların mal edinmesi, akar cinsinden olan malların değiştirilmesi, amaç ve işlev değişikliği, uluslararası faaliyet, iktisada işletme ve şirket kurulması, vakıflar meclisinin oluşumu ve atamalar.
Yasa ve diğer eleştiriler
CHP'nin eleştirileri dışında, yasa cemaat vakıflarının el konulan mallarının iadesi için Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerle Anayasa'dan doğan sorumlulukları doğrultusunda adil bir düzenleme getirmediği için eleştiriliyordu.
Avrupa Birliği'ne (AB) üyelik sürecinde tartışılan kanun öncelikle, Vakıflar Hukuku alanında ikili yapıya son verdi.
Çünkü bu yasanın tüm vakıfları medeni kanun ile eşitlemesi öncesinde iki hukuk uygulanıyordu: Biri Osmanlı'dan kalan vakıflar hukuku, diğeri ise medeni kanuna göre kurulmuş vakıflara uygulanan hukuk.
Yeni yasayla yabancılara vakıf kurucusu ve yöneticisi olmanın yolu açıldı, ayrıca bu güne kadar izne tabii olan birçok uygulama konusunda da Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne bildirim yeterli kılındı. (EÜ/GG)